Hangi yanıma iliştirsem seni, Kanar. Gece boy verir penceremde. Ay ışığını düşürür tenine, Tenin üşür. Dokunsam, Git diyemem Git desem, Dokunamam…
...Alıp başımı gidesim gelir kendimdenKaranlık ve kimsesiz sokaklara atarım bedenimiRuhunu çarmıha gererim geceninBütün düşlerimi intihar ederimYine de kurtulamam kendimdenDola..
Derin bir uykusuzluğun ardına açtı yıllar yorgunu gözlerini. Saatine baktı. Daha uyuması gereken beş saati vardı. Umursamadı. Odasına vuran loş ışığın eşliğinde bir sigara yaktı, yatağından çıkmadan...
Gittin, Gözlerini de alarak benden.Sığınmıştım oysaKendi karanlığımdan, Gözlerinin aydınlığına.Şimdi, Bir masal, bir düş yarattım gözlerin için, İçinde İstanbul kanayan…
Kendimi kusuyorum avuçlarıma, Bir kadını boğuyorum düşlerimde, Karabasan silueti üşüşüyor başucuma, Kırmızı pabuçlu bir akşam çalıyor kapımı, Bir kadın ölüyor kendi zehrinde.Ce..
Gecenin bir vakti Aşkla karışık yağıyor yalnızlık Mumlar eşliğinde üşüyor odam Suretine dönüşüyor gölgeler Duvarlar hasret kokuyor İsmini yazdığımdan beri
Zaman pusulasını savurdumKentin kalbineSahipsizlendi bütün sokaklarGöç mevsimi değildi aslında bende kalanSen…Hoşça kalma yitikliğine-Düş kurmalı- geceler yaratTanrı denen ..
Tanrı bütün insanları kandırmıştır. Şimdi de bütün insanlar tanrıyı kandırmaya çalışıyor.Bütün kutsallarıma ihanet ettim. Şimdi aklın karanlığında yok oluyorum. Sahipsiz.Aşkmış... Senin aşkını..
Eskiden kara trenler vardı. Vagon vagon umutları, sevdaları, hüzünleri ve intiharları taşıyan… Ve tren garları… Aynı gar ne çok anlamları barındırırdı bağrında. Aynı gardan ve aynı saate hareket ede..
Farkına varmakla başlar mücadele ve yeniden doğuş. Zihinde ve yürekte depreşir reform hareketleri. Martin Luther’i canlanır inançlarının ve savaşı başlar ihtilalinin. Ardın sıra peygamberi..