Kırmızı ışıkta durur sözyaşlarınUnutma ihtimallerinin arasında bir yerde Eşitsizliği kavramaya bir büyük bir küçüktür hasretin Sevdiklerinin türevi alınamamaktadır, Süreksiz bir fonksi..
sorun çıkarmamız gerekkafayı bulup kavga etmeliyizhınca hınçgürültüyse gürültümesela şakağına dayamalıyım özürlerimiusulca olmasın bu defabir defada ve çok ses çıkararakçek..
Koşuyorum bi vakit Uykumun bitmesine yakın Rüyamın en güzel yerinden çıkageliyor Gözyaşlarımın arasından kuru bakıyorum sözlerine Özlüyorum Hasretlik olmayı özlüyorum kimi ..
Sidikli bir çocuktuk sonuçta hepimiz, aklımız çişimizi bile tutmuyordu çoğu zaman… Böyle kara kara kocaman açıp gözlerimizi, gözlerinin içine bakarken kalabalıkların, yüzümüze bakılmadığını..
Olmadı. Sen o gece oğlum birbirine köpek gibi aşık iki bira şişesine gömmüşsündür bildiklerini çünkü sevmek kolay söylemek zordur kalbinin müsvettele..
Bakarsın bi gün -O bir gün değil çünkü daha çoktur bi gün- Kaçak tütün sarar, Kitaplardan sehpa yapıp, Acı kahve içeriz, Gündüzün ortasında. Üşürüz ve parmakla..
Uzak bir diyarda, Var olduğun bir akşamüstü, Kalbime geliyorsun. Usulca yanıma yaklaşıp, Ellerimi tutuyorsun. Birden tüm dünya kupaları evime taşınıyor. ..
"Misal her dilde “merhaba” farklı iken, sen hep anadilimdesin" Tüm dünya dillerinde aşık oluyorum sana. Sözlerime fransız kalmayasın diye, Almanca yeniliyorum gözl..
Harama meyleder gibiyim, Her baktığında gözlerine. Sevmenin ikinci hali gibi; Sözlerin, silah! -Kafama sıkıyorsun- Gözlerin, siyah! - Ne güzeldirler-..
ve ne yazık ki evet hiçbir gaile senin kadar kaale alınmayacak. Soğuk bir keyifsin, bir külah dondurmanın eriyişi gibi gidişine kahkaha atmak geliyor her uzvuma ağzımd..