belliydi gidişinden unutacağın unutacağın ve bidaha hiç aramıyacağın. kahpe dünyanın çarklarında.. kurtarılmayı bekleyen hayallerime hiç ama hiç dokunmayacağın. belliy..
kavuşmayan sevgili uzattığın kolların devrik taşların çocukluğumun cambazlığı gençliğimin yasak diyarı... sessizliğinde nice isyanlar birikir ki o isyanlarda içindeki..
sana gelenler oldu dünlerde ölüsüne rahmet dirisine sevgiyi dokundurdular özlem giderdiler anılarının yaşadığı yerlerde özlediklerini aradılar kaybettikleri izlerde<..
sabahlarımda kızarmış ekmeğin gecelerimde teninin kokusu yok yorgun başlıyor güne telaşelerim neşelerim.. ekmek arasıyla doyuyor insan.. bu..
kibar olmayan dillerde; kör, topal, çolak, kamburdur adımız. göremez,yürüyemez, tutamaz derler bazen de… demezler ki, engeline engeller ekliyoruz görmeyene, yürüyemeyene..
Yaş kemale erdikçe, yaşadığımız yerler daha bir anlam, kıymet kazanıyor. Ona baktığımızda herbir köşesi kimbilir neleri hatırlatır bizlere. Böyle bir günün seyrinde onu izlerken, bu dizeler döküldü..
Altmışlı yaşlardayım. Zonguldak doğumluyum. Demem o ki, her evin ekmek kapısı kömürün çocuğuydum. Emek nedir, ekmek nasıl kazanılır ta o zamanlar babamın, ancak fırçayla yıkanıp temizlenen işçi elb..
bir kıvılcım olacak ölümün belki de onun için öldün unutulmayacakların bahçesinde bundan böyle gonca gülsün... Öldüğünü öğrendiğim ilk anda döküldü yüreğimden... Bu canlar..
Bu akşam efkârlandım yine Hüznün nevalesini yüklendim Düşüncelerimi önüme serdim Ağladım. Uzaklar ‘’gel’’diyordu ''Gel hadi neyi bekliyorsun! ’’ Bir şarkı tuttur..
Gittin.. gelmeden hiç bir iz yok açıp kapadığın kapılardan elime dokunan ayağımdaki çorapta cebimdeki mendilde bile hatıran yok bana sarılan gittin.. gelmed..