Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Haziran '10

 
Kategori
Blog
 

Büyükada'da bir Yassıda mahkumu! (2)

İlyas Bey’in yanıma gelip “Canını sıkma Ahmet, on yılla yırtarsın! Sayılı günler tez geçer ” demesinden işkillenmiştim!

“Ne oluyor Abi? Bir numara mı dönüyor kaderimle ilgili?” Diye sordum!

Neşe Hanımın kahkahasını unutamıyorum!

“Hah hah hayy! Kendi ayağınla düştün tuzağımıza Ahmet! Senin için öyle bir fezleke hazırladım ki en az idam yiyeceksin!

Fazlasını bilmem!”

Soğuk terlerin, benim gibi sıcakkanlı bir insanın teninden kayıp, yer çekiminin azizliğiyle yukarıdan aşağıya doğru hızla

çoraplarıma doğru indiğini hissettim! (ya da başka bir şey!)

Başımın döndüğünü hatırlıyorum!

Uyandığımda Derinmavi’nin başucumda duruyor olması aklıma iki ihtimal getirmişti!

“Allahım ya cennetteyim –ki bu en iyi ihtimal- ya da durum vahim!” Diye geçirdim içimden!

“Kapat gözlerini Balci! Yorulma !”

İnsanın gözünü açıp kapamakla yorulduğunu ilk defa duyuyordum!

“Ne oldu bana? Siz kimsiniz? (biliyordum ama laf icabı sormuştum!)

“Ben Derinmavi! Doktorun!”

“Dünyadayım yani!”

“Şimdilik!”

“Sonra?”

“Allah kerim!”

Avrupa Birliği müktesebatı çerçevesinde ürünlerin belli bir garanti müddeti ve son kullanma tarihi etiketlemesi zorunluydu

bildiğim kadarıyla!

“Müebbet olsam! Sanki idam edilecekmişim gibi sözler duydum!”

“Suçun büyük diyorlar Balci!”

“Ne yapmışım yahu! Ben karıncayı bile ezmedim hayatımda!”

“Dosyanı görmedim! İlyas Beeey! Hastamız uyandı!”

İlyas Bey yarı açık kapıdan içeri girdi! Elinde kocaman bir dosya vardı!

“Ahmet kardeş; hakkında büyük iddialar var! Ona yakın suçtan aranıyordun! Toplu harem kurmaktan idamla yargılanacaksın

dostum! Ama korkma, on yılda yırtarsın! Rahşan affı yakındır!"

Yağlı ilmeğin boynumdan geçirilişi ve üzerine çıktığım sandalyeye bir tekme vuruluşu gözlerimin önüne geldi! Aslında güzel

bir sahneydi doğrusu!

“Bir şeyler yapamaz mısınız İlyas Bey, Doktor Hanım?”

“Ne gibi?”

“Sağlık durumu idama elverişli değildir gibi!”

“Var mı bir derdin?”

“Boyun fıtığı var bende! Yağlı ilmik rahatsız eder beni! Bir de son isteğimi soracaklar değil mi?”

“Tabi!”

“Recebin yanına gömün beni derim! Olur mu?”

“Ciddi misin?”

“Yok kız, şaka yaptım! Sapık mıyım ben! Zaman kazanmaktı derdim!”

Yarım açık kapı bu kez tam açıldı! Yan duvara güm diye vurdu üstelik! Gelenleri tanıyordum!

Sema Hanımla Neşe Hanım!

“Ne oldu, düzeldi mi? Mahkeme heyeti bekliyor yukarıda! Herkesle böyle uğraşırsak ohooo! Uğraşsın ehl-i kubur!”

“Efendim mahkûmun mazereti var!”

“Neyi varmış?”

“Boyun fıtığı!”

“Zehirli iğne yaparız o zaman!”

“Efendim penisiline de alerjim var!”

“Sana sormadık!”

“Ölecek olan benim efendim!”

Sema Hanım ilave etti çıkarlarken!

“Veda mektubunu hazırla çabuk! Kime yazacaksın merak ediyorum doğrusu! Çocuk haftada bir sevda değiştiriyordu ayol! “

Allah’ım gene o kahkaha!

Kapının hızla kapanmasıyla anahtarın yere düşmesi bir oldu! (iki olmadı!)

Son bölüm yarın!

 
Toplam blog
: 1640
: 466
Kayıt tarihi
: 27.01.07
 
 

Doğum tarihim değişmedi ama çok şey değişti bu güne kadar. En başta, dede oluyorum! Evet; şaşırdı..