Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ekim '12

 
Kategori
Güncel
 

Da Vinci şifresi'nden Da Vinci köprüsü'ne...

Da Vinci şifresi'nden Da Vinci köprüsü'ne...
 

Çok az sayıda insan dünya durdukça duracak bir isim bırakır geride...Leonardo da Vinci de bunlardan biri hiç şüphesiz.

Sanatıyla, bilmsel çalışmalarıyla hala  tam öğrenilememiş bu dahi, çağdaşı olan Osmanlı Sultanı II.Beyazıt'a bir mektup yazarak Haliç'in üzerine yapılması düşünülen köprüyü kendisinin yapmak istediğini söylüyor.

Da Vinci'nin Sultana yazdığı mektup bir iş başvurusu aslında. Ama, zamanın ruhunu yansıtması bakımından Da Vinci'nin kullandığı kelimeler de üslup da çok şey anlatıyor.

Bu mektup, Da Vinci'nin sanatının büyüklüğünün yanısıra Osmanlının evrensel gücünü de ortaya koyuyor. Söz konusu mektuptan bir bölümü okuduğumuz da ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılacaktır:

Ben kulunuz, İstanbul’dan Galata’ya uzanan bir köprü yapmak istediğinizi, yapabilecek biri bulunamadığı için köprüyü yapamadığınızı duydum… Ben kulunuz, nasıl yapılacağını biliyorum… Öyle bir köprü yapacağım ki, yelkenleri fora olsa bile bir gemi altından geçebilecek… Allah sizi bu sözlere inandırsın ve bu kulunuzun her zaman hizmetinizde olduğunu bilin…”

Yapımcılığını Adem Özkul'un yaptığı TRT belgeselinde bugün Topkapı Müzesi arşivlerinde bulunan bu mektup ile köprünün macerası özgün bir dille anlatılıyor.

Başbakan Erdoğan, bugün Haliç'e Karadeniz suyunun akıtılması töreninde Da Vinci Köprüsünü yeniden gündeme getirdi.

Bu köprü, aslında uluslararası gönüllüler grubu tarafından yapılacak...Leonardo Usta'nın tasarımının güncel yorumu olacak bu "gönüllü köprüsü" aynı zamanda  en genel anlamıyla Doğu ile Batı arasında "gönül köprüsü" de olacak...

Bir ayağı Eyüp'te bir ayağı Sütlücede olacak bu "tarihi köprü" çağları aşan bir mesajla İstanbul'u yeniden dünyanın merkezi haline getirecek...

Pier Loti sırtlarından Da Vinci köprüsünü seyretmek, Da Vincinin dehası üzerinden "Altın Boynuzu" aşmak çok yönlü bir "turizm cazibesi" oluşturacak...

İstanbul, küçük kafaların algılayamayacağı kadar büyük bir şehirdir. Bu bakımdan, İstanbul söz konusu olduğunda "Şehir ve Adam"  aynen "Makam ve Adam" gerçeğinde olduğu gibi değerlendirilmelidir.

"Öyle makamlar vardır ki, adamları büyütür; öyle adamlar vardır ki geldikleri makamları büyütür"

Öyle şehirler de vardır ki, kendisine hizmet edenleri "dünya çapında adam" haline getirir...

İstanbul böyle bir şehirdir. Eğer, günümüzün "Şehir ve Adam" (Bu isim yetmişli yıllarda televizyonlarda izlediğimiz ve başrolünü Antony Quin'in oynadığı bir belediye başkanı dizisinin ismiydi, orta yaştakiler hatırlayacaktır) ından söz edeceksek; bu şehir İstanbul'dur; bu adam da Tayyip Erdoğan'dır.

Hem şehir adamı büyütmüştür; hem adam şehiri...Bu, su götürmez bir gerçektir; ama her zaman böyle açık gerçekleri görmek istemeyenler, görmeyeceklerdir...

Da Vinci gibi bir büyük usta'nın İstanbul gibi bir "büyük şehir"e 500 yıl ötesinden gelen bu mimari harikası, İstanbulun evrensel kimliğine bir katkı daha sunacaktır. Belki de Da Vinci'nin bir "şifresi" de budur..

Yapım aşamasını dikkatle ve merakla izleyeceğiz...Şimdiden hayırlı olsun!

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..