Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Kasım '14

 
Kategori
Alışveriş - Moda
 

Doğum Nedir?

Doğum Nedir?
 

Her bebek doğduğunda yaşanan her anın farkındadır ve kayıtlarına alır.


Biz doğuma hazırlık eğitmenleri için doğumu anlamak ve anlatmak kolay gözükebilir. Ancak aileler için heyecanlı ve bazen maalesef toplumsal negatif hipnoz nedeni ile tedirginlik ve korkuların arttığı bir eylemdir. Bu yüzden gerçekten doğumu anlamak ve anlatmak ailelere yönelik temel hedeflerimizden bir olabilir.

İşte size örnek bir doğum öyküsü;

“Hamileliğin son günlerde bedeniniz ve bebeğiniz yavaş yavaş doğuma hazırlanırlar. Relaksin gibi salgılanan hormonlar sayesinde hem eklemlerinizde bir gevşeme ve açılma olur, hem de rahim ağzınız gittikçe yumuşamaya hatta incelmeye başlar. Doğuma yaklaşık 1-2 hafta kala, rahimdeki hazırlık dalgalarının da desteği ile bebek başını yavaşça pelvise yerleştirir. Bunu birçoğunuz hissedersiniz. Bebeğin akciğerlerindeki gelişme tamamlandığında ve bebek tam olarak hazır olduğunda anneyi uyaran hormonlar salgılayarak kendi doğumunu başlatacak ilk sinyalleri verir. Doğumun nasıl başladığı hala bilinememektedir. Bebekler ne zaman doğacaklarını bilirler. Doğum dalgaları beyinden salgılanan oksitosin hormonu tarafından yönetilir. Bu hormon kana aralıklı olarak salgılandığından dalgalar arasında annenin yeterli dinlenme süreleri olur. Oksitosin hormonun bir diğer sevgi hormonudur. Buna şaşırmamak gerekir çünkü orgazm, doğum ve emzirmenin ortak hormonudur. Sadece kadında değil erkekte de salgılanır. Oksitosin salgısı bebeğin başının önce rahim ağzı sonra da vajina duvarlarına baskısı ile artar. Her bir dalgada bebeğin yaptığı bu basınç sayesinde bir yandan oksitosin salgısı artarken diğer yandan da rahim ağzı yavaş yavaş açılır. Artan oksitosin salgısı nedeni ile dalgaların sıklığı ve şiddeti yükseldiğinde beden size yardıma hazırdır. Beyinden salgılanan ve doğal bir ağrı kesici veya mutluluk verici hormon olan endorfin sayesinde bu dalgaları çok daha rahat karşılayabilirsiniz. Endorfin morfin benzeri güçlü bir ağrı kesici hatta uyuşturucu bir maddedir. Birçok sporcuda salgılanır ve spordan alınan zevki arttırır. Morfin benzeri etki nedeni ile anneler kendilerini başka bir dünyada gibi hissedebilirler. Bu hormon doğumda zaman kavramını yitirmenize ve kendi içinizde güce odaklanmanıza yardımcı olur. Doğumdaki annebebek bağlanmasından da oksitosin ile birlikte rol oynar. Bu ikisi birçok kadının doğumdan zevk almasının kaynağı olan temel hormonlardır. Ancak oksitosin çok utangaç bir horondur. Optimum şartlar sağlanmazsa hemen kaçar. Optimum doğum şartları için mahremiyetin sağlanması, oda ısısının uygun olması, gürültü ve kalabalığın olmaması, ışıkların aşırı parlak olmaması gerekir. Eğer bunlar sağlanmaz ve korku veya strese bağlı olarak tehlike anında salgıladığımız adrenalin hormonu devreye girerse doğumun açılma döneminde oksitosin salgısı azalır. Dolayısı ile dalgalar da azalabilir. Bunu önlemenin en güzel ve kolay yolu mahremiyete saygıdır ki bu doğum yapan her annenin temel hakkıdır.

Oysa adrenalinin bir miktar salınımı doğumun ikinci dönemi olan bebeğin doğuşunda pozitif etki yaratır. Adrenalin bu aşamada anneye güç ve enerji getirir. Aktif doğum için daha dik pozisyonlara doğru geçmenizi sağlar. Bu sayede yer çekiminin de desteklediği aktif dik pozisyonda ıkınma daha kolay olur. Bu adrenalin kordon sayesinde bebeğe de geçer ve doğuma yakın bu anlarda bebeğin kalp atışlarını destekler, doğum sonrası bebeğin gözleri açık ve aktif olmasını sağlar. Bu sayede bebek bir yandan dış dünyaya ve ilk nefesine hazırlanırken diğer yandan da annesinin ilgisini çekmeyi de garantilemiş olur. Doğumdan hemen sonra bebeklerin tek ihtiyacı anne göğsü ile buluşmaktır. Kordon kesilmeden anne karnına konulan bebeklerin hayata geçişleri güvenle olur. Annesinin cildi sayesinde vücut ısısını korur. Anne sesi ve kalp atışını duyduğu için kendini güvende hisseder. Kan şekeri daha iyi ayarlanır. Steril doğan barsak florası hastane mikropları yerine annenin dost cilt mikropları ile tanışır. Bu durum ilerdeki birçok sindirim ve allerji problemlerini önler. Bırakıldığında el ve ayak hareketleri ile memeyi kendi bulur. Bu hareketler annede oksitosin salgısını arttırır ve bu sayede plasenta çok daha az kanama ile kolayca dışarı atılabilir. Doğumdaki hormonal orkestrasyonun en önemli üç elemanı oksitosin, endorfin ve adrenalin, kendiliğinden başlayan ve müdahale edilmeyen doğumlarda maksimum seviyede salgılanarak, doğumun annebebek tarafından en doğal ve coşkulu olarak hissedilmesine rehberlik ederler. Doğum sonrası anne ve bebeğin mümkün olduğunca uzun bir süre cilt cilde çıplak teması, emzirmenin yaklaşık 20 dakika içinde başlamasının ve hayata daha güvenli bir başlangıcın garantisi olacaktır.”

 

Bu uydurulmuş değil, uygun destekle her gün gördüğümüz anne ve bebek dostu doğumlardan birinin gerçek hikayesidir. Anneler ve babalar içlerindeki içgüdüsel güç sayesinde zaten doğuma hazırdırlar. Tek yapılacak şey bu doğum gücüne inanmak olacaktır. 

Op.Dr.Hakan Çoker

www.dogumakademisi.com

 
Toplam blog
: 14
: 601
Kayıt tarihi
: 18.04.14
 
 

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı, LCCE(Lamaze sertifikalı Hamile Eğitmeni),HP (HypnoBirthing® A..