Fen-Edebiyat Fakülteleri kapatılıyor

Hükümetin aldığı son karar hepimizi çok şaşırttı. Hükümet dershanelerden sonra fen ve edebiyat fakültelerinin de kapatılması için çalışmalara başladı.

Fen ve edebiyat fakültelerinin öğrenciler tarafından ya açıkta kalmamak ya da sınav stresine yeniden katlanmamak yerine “yazalım da kurtulalım” mantığı ile tercih edildiğini ve kuruluş amaçlarından saptıklarını belirten hükümet yetkilileri, dershaneler sorunu çözüme kavuştuktan sonra fen ve edebiyat fakültelerinin de dönüştürüleceğini belirti.

Pek çok öğrencinin eğitim fakültelerine girecek puanı alamayınca fen ve edebiyat fakültelerini tercih ettiklerini bildiren yetkililer, bu fakülteden mezun olan gençlerin formasyon beklentisi içine girdikleri ve öğretmen olma yarışına katıldıkları belirtildi. Mevcut atanamayan öğretmen sayısının oldukça fazla olduğunu belirten yetkililer bir de bunlara formasyon alarak fen ve edebiyat fakültelilerin katıldığını ve atanamayan öğretmen sayısında hızlı bir artış olduğunu belirttiler.

Açıklamalarına bir örnekle devam eden hükümet yetkilisi: “2014-2015 eğitim-öğretim döneminde ortalama 14bin genç edebiyat fakültesi tarih bölümünü ya da eğitim fakültesi tarih öğretmenliğini tercih etmiş. Bilindiği üzere halen atanamamış 15bin tarih öğretmeni atanma umuduyla sıra beklemekte ancak 2014 öğretmen atamasında sadece 339 tarih öğretmeni atayabildik. Dolayısıyla açıkta kalan gençler belli bir yaşı aştıkları için başka bir mesleğe yönelmekte zorlanmakta bu da gençlerin psikolojik sorunlar yaşamasına ya da emeklerinin sömürüldüğü alanlarda çalışmalarına yol açmaktadır.” dedi. Bu gibi durumların yaşanmaması adına fen ve edebiyat fakülteleri kapatılarak gençler eğitim fakültelerine ya da başka alanlara yönlendirilecek. Böylece hem atama bekleyen öğretmen sayısı azaltılmaya çalışılacak hem de gençlerin dört yılını boşa harcamalarının önüne geçilecek.

Bilindiği gibi fen ve edebiyat fakültelerinin asıl amacı öğretmen yetiştirmek değil. Bu fakülteler alanlarında uzman öğretim üyeleri ve görevlileri yetiştirmekle yükümlü kurumlar. Ancak YÖK tarafından kontenjanlar kısıtlanmadığı için bu kurumlar öğretim üyesi yetiştirme konusunda da yetersiz kalmakta. Kalabalık sınıflarda değerli hocalarımız öğrencilerine gereken ilgi ve alakayı gösterememekte böylece öğretim üyeliğini hak eden gençlere gerekli eğitim verilememekte.

Peki, bu kurumlar kapatılınca burada çalışan hocalarımız ne olacak? Fen ve edebiyat fakültelerinde görev yapan hocalarımız çalıştıkları üniversitelerde altı yılı doldurmuşlarsa, ihtiyaç dâhilinde, sözlü mülakatla eğitim fakültesi kadrolarına alınacak, eğitim fakültesi kadrolarına alınmayan öğretim üyeleri ise halk eğitim merkezlerinde branşları doğrultusunda uzman eğitimci olarak değerlendirilecek.

Hemen paniğe kapılmayın hükümetimizin maalesef böyle bir projesi yok. Fen ve edebiyat fakültelerindeki değerli bazı hocalarımız dershanelerin kapanmasını sevinçle karşılayıp bizi sömürücü ilan etseler de biz onların kurumlarının kapatılmasını ve önlerine set çekilmesini asla kabul etmeyiz. Çünkü bu kurumlarda derslerine girilmesi bile şeref sayılacak eğitimcilerimiz mevcut. Bazı kendini bilmezler, kendi yetiştirdikleri öğrencileri sömürücülükle suçlayıp zaman zaman küçümsese de bu eğitim kurumlarının daha az kontenjanla yola devam etmesi ülkemizin yararına olacaktır.

Ateş düştüğü yeri yakarmış. Odalarında oturup günlerinin çoğunu laf salatası ile geçiren, sevdiği öğrencisine on puan ekleyip dersten geçiren, sevmediği öğrencisine bir puanı bile çok görüp yıllarca süründüren, kendi kitaplarını satmak için yarışan, her yaptığı işi reklam ve övünme aracı yapan, falancanın torpili ile o kurumlarda kendilerine masa ve afili unvanlar bulan kişilerin emekten, emek sömürüsünden, alın terinden bahsetmesi ve geleceğin üniversite hocalarını ve öğretmenlerini yetiştirmesi kadar garip bir durum olamaz herhâlde.

Saygılarımla…

https://twitter.com/nrllhcetinkaya