Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ekim '14

 
Kategori
Futbol
 

Hakemi etkileme ve bahane üretme sanatı!.

Hakemi etkileme ve bahane üretme sanatı!.
 

Denemesi bedava!.

Yani?

Dene, nasıl olsa hiçbir şey yitirmezsin; belki de kazanacakların olur. Sözgelimi, Geçen hafta, “bir yolcu” dediğimiz Ünal Aysal, ”Cüneyt Çakır, Galatasaray maçlarında şaibeli bir hakemdir.” dedi.

Bir şeyler elde etti mi?

Giderayak hem de nasıl!

Ünal Aysal’a öykünen Gençlerbirliği Basın Sözcüsü de, “denemesi bedava”yı denedi. Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı’nda iyi sonuçlar alamadıklarını söz etti ve dedi ki:

"O maçların hepsini izleyen biri olarak şunu net bir şekilde söyleyebilirim ki, az ya da çok, bize karşı hepsinde de hakemlerin katkısı oldu.”

Ve iki yıl önceki bir maçı anımsattı:

“Özgür Yankaya'yı da iki sezon önce yine bir İstanbul takımına karşı yaptığımız maçtan çok iyi hatırlıyoruz. Galatasaray maçında 1-0 öndeyken aleyhimizde verdiği garip penaltı, halen taraflı tarafsız futbol severler tarafından hatırlanıyor."

(Takımların, Fenerbahçe’ye karşı çok iyi “bilendikleri" yadsınamaz. Böyle olunca, çok zevkli ya da “kör dövüşü” biçiminde geçen maçlar izleniyor. Kazananda büyük bir sevinç, yitirende “ah vah”...

Başka maçlarında susanlar, maçtan sonra konuşmayanlar, Fenerbahçe maçlarında bülbül kesilirler. Bunlar, ya “tepe”deki olur ya da öne sürdükleri “geri”dekiler, futbolcular, teknik adamlar...)

*****

Gençlerbirliği Basın Sözcüsü’nün, “Fenerbahçe’yi koruyacak, bizi doğrayacak” yollu imada bulunduğu hakem Özgür Yankaya, dün nasıldı?

Mervan’ın Kadlec’e yaptığını sadece faulle geçiştirdi.

Gençlerbirliği’nin “eksik” kalmaması için çaba gösterdi.

Fenerbahçe lehine iki penaltı verdi; üçüncüsünü fazla olur diye “es” geçti.

Ya Gençlerbirliği, kimi futbolcular?

Nasıl olsa “uyarı” bize yetecek, “yola devam” kafasıyla olsa gerek, “dalma”ları "onsekiz"de de sürdürdüler. “Bir puan yeter” havasıyla oynamayı yeğlediler. Kaleci Volkan Demirel’i “yoklama”yı akıllarına getirmediler. Ama Fenerbahçe kalesine “bir geldi pir geldi”ler. Emenike’yi devirmeseydiler ya da Yankaya, “devam” deseydi, Ankara’ya “şen şakrak” dönecektiler.

Şimdi hakem Özgür Yankaya için ne denecek?

Fenerbahçe, penaltılarla 2-1 kazandığına göre, taraf mı tuttu?

Göstermediği kartlar, verdiği kararlarla hangisini korudu?

*****

Fenerbahçe’nin sergilediği futbol tat veriyor mu?

Buna “Evet” diyen, “bir şey anlamaz”dan sayılır. Çünkü Fenerbahçe, skor lehine olmadığı zamanlarda bile, yan paslarla vakit öldürüyor. Sözgelimi, ilk yarı bitmek üzere, topu "onsekiz"e göndermek varken, yan paslarla ilerlemeye çalışmak...

Sonrası mı?

“Bitti” düdüğü çalıyor.

Yan paslar, skor aleyhte olduğu için işe yaramıyor. Çünkü diklemesine, hızlı gidişler olmadığı için de, rakibin toparlanmasına fırsat veriliyor. Uzaktan şut atmak sanki “kusur”, ille de paslarla kaleye girilecek.

Fenerbahçe, Diego’yu saymayalım, geçen yılki takım. Ama geçen yılki gibi, genelleştirerek söylersek, etkili değil. Zaman zaman bir “bıkkınlık” seziliyor.

Takımdaki durgunluğun yanı sıra, tribünlerden, o bildik “homurtu”lar da eksik değil. Takımlarının puan yitirmesinden çok büyük zevk alanlar olacak!.

Ya İsmail Kartal?

Ne yapsa, önce kimi, sonra kimi oynatsa, yüklenmelere bakılırsa, deyiş yerindeyse, “kafayı oynatacak”... Sahaya sürdükleri “iyi” sonuçlar aldığı sürece, “ayakta kalacak”...

Sevinecek, dün olduğu gibi, ikinci golden sonra duygulanacak, ağlayacak. Özellikle maçlardan sonra, konuşa konuşa “deneyim” kazanacak, nasıl konuşması gerektiğini öğrenecek.

(İsmail Kartal, protestoyu "kazanılmış hak" sayanlara üzülmesine üzülmüş , ama 3 Temmuz sürecinde “onların sayesinde ayakta kaldıkları”nı söyleme yanılgısına düşüyor. )

*****

“Takım sevgisi”ne diyecek yoktur!

Ama bu “sevgi”nin arkasına sığınmanın “arkası”nı çok iyi “analiz etmek” gerekir. Kimi durumlar olur ki, “faili meçhul”lerin sorumlusu sayılan/ görülenlerin “Ne yaptıymsa devlet için yaptım” savunmalarından farksız değildir, “takım sevgisi” arkasına sığınmak.

Son söz:

Takımının başarısız olmasından zevk almak, olumsuz bir sonuç alınması için çalışmak, böylesi bir durumda “rakip takım seyircisi olmak”, “takım sevgisi”nin arkasına sığınmanın resmidir.

 

 

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..