Mahzenlerde Bulunan Sistem

Adım, adım gezersin.

Tarihin not düştüğü, insanının ürettiği ve sevdaların bulunduğu yollarda.

Yokuşlarını, dolambaçlarını, düzlüğünü görürsün.

Alın terini silerken yediğin katıkta, düşürüldüğün tuzakta yahut ta damla düşerken bir kitap sayfasında.

Yükünü yüklenmişine, yük yükletilmişine ya da taşıdığı yükü bilmeyenlere rastlarsın.

Köşe başında bir vitrinde, kimi afili kapağı ile yer tutmuştur.

Tutturulmuş yapraklarında bulduğun ise kocaman “yok”ta bıraktığı soru işaretleridir.

Dışına aydınlık gözüken mahzenler kazılmıştır kimi kez o köşe başlarına.

Bir filmin senaryosunda, lokmalık hamburgerinde bazen de starının söylediği terennümde.

Ayrılmaz parçan haline gelmiş sosyal medya da kucaklar o mahzenler.

Sızar dimağına.

Yeni benlikleri dizayn eder.

İmanında, inancında ve kültüründe…

Birden vermez dozajı.

Azar, azar ve karar, karar.

Dün elde etiklerine…

Yarın ekleyecek kadar.

Ağır yük taşınan küfeyi sırtlamışı “hamal” ilan eder.

Salar meydana “maymunlarını” …

Ekonomi dalında, medya dalında, siyaset dalında ve din dalında, daldan dala atlattırırken.

Tarumar etmektir istediği yaşamını.

Gözdağı da verir mahzeninde kazılmış mevzilerinden ve “kurşunlar” sıktırır geleceğine…

Sözle, kalemle, mermi çekirdeği ile…

İşte o vakit kafan “dank” eder.

Arayış içine girersin.

“Büyük dava” adamlarına rastlarsın.

Yokuşlarda terleyen, dolambaçlarda çözen ve düzde bir mızrak gibi bekleyen.

Kefenleri yorgan.

Ufukları ilahi aşka koşan.

“La İlahe İllallah Muhammeden Resulullah”  için gecesini gündüzüne katan.

Derininde görebilirsen, yüreğinde haz ve geleceğinde hep umut vardır.

Ardından…

Giden.

Gidilen.

Gidilecek tüm adımlarında.