Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ocak '14

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Nibelungen Destanı incelemesi

Nibelungen Destanı incelemesi
 

Huns are fighting against the Germans


Nibelungen Destanı : Nibelungen Destanı Avusturya'da Tuna nehri bölgesinde yaşayan, adı bilinmeyen bir yazarın yaklaşık 1200'de kaleme aldığı, orjinali Nibelungenlied (Nibelungen Türküsü ) olan, Almanca epik şiirin metnidir ve 13. yüzyıldan kalma üç yazmayla günümüze ulaşmıştır.

Nibelungen'deki bazı öğeler çok eski tarihlere aittir. Bu öğelere klasik İzlanda edebiyatındaki sagalarda da rastlanmaktadır. Siegfried'in kahramanlıkları ve yara almaz oluşu gibi özelliklere, Brünhild gibi amazonlara, sadece Kuzey Amerika destanlarında değil Dede Korkut ve Oğuz Kağan gibi destanlarda da rastlanmaktadır. Bu açıdan Nibelungen, destanların harmanlanarak ortak ögelerinin bir araya getirilmesi ile oluşturulmuş bir metne benzemektedir.

Nibelungen Destanı'nda Siegfried'e sağlanan en özel silah Balmung kılıcı olarak verilmektedir. Bu kılıç efsaneye göre dünyadaki en iyi kılıçtır ve ayrıca ilahi bir gücü vardır. Şöyle ki, İskandinav tanrısı Odin'in ikiye bölünen kılıcının ( Gram ) Siegfried tarafından birleştirilmesi ile ortaya çıkmıştır. Destandan anlaşıldığına göre bu kılıca sahip olan kişi büyük bir güce sahip olur. Siegfried'in bu silahı alma macerası ise onun yeni maceralar aramak için şatosundan çıkması ile başlar. Atı ile karanlık ormandan geçen Siegfried bir dağa ulaşır. Burada yabancı adamların dağdan çok büyük bir hazine çıkardıklarını görür. Bu hazine o kadar büyüktür ki Siegfried şimdiye kadar böyle bir hazine görmemiştir. Bu hazine Kral Nibelung ve kral Schilbungen'in aralarında bölüşmek istedikleri Nibelungen hazinesidir. Siegfried atı ile yaklaştığı sırada krallar onu tanıyıp Siegfried'den bu hazineyi aralarında paylaştırmasını teklif ederler. Ödül olarakta efsanevi Balmung kılıcını verirler. Bu kılıç çok özel bir kılıçtır. Kılıç tanrı Odin tarafından Siegfried’in babası olan Siegmund’a verilmiştir. Fakat Odin bu kılıcın Siegmund’a uğursuzluk getireceğine kanaat getirince mızrağıyla kılıcı parçalamıştır. Fakat bu kılıcın parçalarını tanrı Odin’in kardeşi Valkyrie, Siegfried’in annesi Sieglinde’ye verir. Nihayet Sieglinde de kılıcın parçalarını ormanın derinliklerindeki demirci Mime ustaya verir. Fakat Mime usta bu kılıcı tekrar birleştiremez. Bunun üzerine ancak kalbinde korku olmayan birinin bu kılıcı tekrar birleştirebileceğine inanılmaya başlanır. Bu kişi ise Siegfried’in ta kendisidir. Bu kılıca sahip olan Siegfried'in hazineyi doğru bir şekilde paylaştırmadığını düşünen krallar adamlarıyla beraber Siegfried'e saldırmaya başladıklarında Balmung kılıcının verdiği tanrısal güç ile Siegfried iki kralı ve beşyüz adamı öldürmeyi başarır. Kahramana sağlanan bu çok özel Balmung kılıcına benzer daha birçok kılıç ile dünyanın değişik yerlerindeki efsanelerde karşılaşabilmek mümkündür. Örneğin yeşilçam filmleri ile tanıdığımız Romalıların ünlü Mars kılıcı Balmung kılıcı ile inanılmaz benzerlikler gösterir. Savaş tanrısı Mars'ın kılıcına hakim olacak kişinin dünyanın hakimi olacağı söylenir ve Hun hükümdarı Atilla bu kılıca sahip olmak için adamlarını gönderir. Aynı şekilde Nibelungen Destanı’nda da Siegfried öldürüldükten sonra Hagen kılıca sahip olur. . Hagen bu kılıçla Etzelburg’da Hunlara karşı savaşırken öldürünce kılıç bu sefer de Atilla'nın eline geçer.Bu örneklerden anladığımız üzere kılıç dünya medeniyetleri için çok büyük bir öneme sahiptir.Ayrıca kılıca ilahi bir anlam yüklemek ve onu bir nevi tanrının kılıcıymış gibi lanse etmek de ortak bir gelenektir.

Nibelungen Destanı'nda kahramana sağlanan bir başka özel eşya ise şeytan külahıdır. Şeytan külahını Mime Usta kardeşi cüce Alberich için yapmıştır. Bu cüce Siegfried, Nibelung ve Schilbund adlı kralları öldürdüğü zaman onların öcünü almak amacıyla Siegfried'e saldırır. Alberich'in külahı onu görünmez kılar ve kendisine on iki adamın gücünü verir. Siegfried bu görünmez düşman karşısında ilk başta kendini zar zor savunabilir. Fakat daha sonra cücenin külahını yere düşürür ve onu yenmeyi başarır. İşte burada Siegfried ayrıca bu külahın da sahibi olmuştur. Bu ilahi külah Siegfried'e düşmanlarına karşı müthiş bir üstünlük sağlar. Siegfired artık görünmezlik özelliğine sahip olmuş ve on iki adam gücüne sahip olup gücüne güç katmıştır. Böylece tanrılar Siegfried'in yenilmezliğine bir katkıda daha bulunmuş olurlar.

Ayrıca Nibelungen Destanı bize eski zamanlardaki insanlar için silah yapımında kullanılan demir ve metalin ne denli önemli olduğunu da açıkça gösterir. Şöyle ki, hemen destanın başlangıcında Siegfried ormanın derinliklerinde atölyesi olan bir demirci ustasına uğrar ve "ben de demircilik sanatını öğrenmek istiyorum eğer bana öğretirseniz ben de sizinle kalırım" der. Bunu üzerine Mime usta, Siegfried'in uzun boylu ve güçlü olduğunu görür ve onun bu isteğini onaylar yani onu kendi çırakları arasına alır. Bu çıraklık görevindeyken Siegfried'e tanrılar yeni bir armağan verirler. Şöyle ki, Mime Usta Siegfried'in çok güçlü olduğunu anladığı zaman ondan korkmaya başlar ve ona yapılması zor bir görev verir. Usta, şöyle düşünür " Siegfried'i ormana kömür hazırlamaya yollarım, ona korkunç ejderhanın bulunduğu bataklığa giden yolu tarif ederim. Böylece buralara bir daha dönemez. " Siegfried ise ustasının ona verdiği bu görevin arkasında hiç bir art niyet aramaz ve ustasının söylediği yere doğru yola koyulur. Mime ustanın tarif ettiği yere gittiğinde ağaçları devirir ve bir öbek oluşturur ve odun kömürü hazırlamak için ateş yakar. Biraz soluklanmak için bir kütüğe oturduğunda insanı bir lokmada yutabilecek o korkunç canavar, büyük ejderha çıkagelir. Tam bu sırada Siegfried yanmakta olan odunlardan birini alır ve ejderhanın kafasına onu öldürene kadar darbeler indirir. Daha sonra parmağını tütmekte olan ejderha kanına bandıran Siegfried o anda tanrılardan bir başka hediye daha alır. Parmağı hiç bir kılıcın onu kesemeyeceği bir zırhla kaplanır. Siegfried hemen elbisesini çıkartır ve sırtında, omuzlarının arasında tesadüfen bir ıhlamur yaprağının örttüğü küçük bir bölge hariç, tepeden tırnağa erjerha kanına bulanıp boynuz derili bir insan olur. Bu şekilde vücudunu korumaya çok elverişli hale gelir. Böylece tanrılardan son hediyesini de alan Siegfried yenilmez bir Cermen kahramanına dönüşmüş olur.

Siegfried olağanüstü silahlara sahiptir fakat kusursuz değildir. Ejderhanın kanıyla yıkandığı zaman iki omzunun arasına bir yaprak düşmüştür. Yani o bölgenin zırha sahip olması bir nevi tanrılar tarafından engellenmiş olur. Daha sonraki dönemde Hagen, Siegfried’e düşman olduğu zaman, onu alt etmenin yollarını arar ve bir şekilde Siegfried’in zayıflığını öğrenir. Uygun bir anı kollayan Hagen sonunda Siegfried’i hile ile öldürür. Siegfried’in ölümünden sonra tanrıların bir hediyesi olan zırh da onunla beraber kaybolur. Alberich’in şeytan külahından ise hiç bahsedilmez. Fakat tanrılar, Balmung kılıcının kaderini belirlemiştir. Dünyanın hakimi olma yolunda ilerleyen Hun hükümdarı Atilla efsaneye göre bu kılıcı ele geçirir ve dünya hakimiyetine bir adım daha yaklaşmış olur.

 
Toplam blog
: 2
: 15437
Kayıt tarihi
: 17.01.14
 
 

Merhabalar. Ben Hüsamettin Şimşir. Boğaziçi Üniversitesi 2. sınıfta Türk Dili ve Edebiyatı bölümü..