Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ekim '14

 
Kategori
Deneme
 

Sessiz sedasız son mektup

Sessiz sedasız son mektup
 

Uzunca bir zamandan sonra hayalini perde perde gözlerimin önüne sermenin mutluluğunu ve hüznünü bir arada yaşadım. Kelimelerim söz verdiler bir daha lügatlerinin dışlarına çıkmamaya. Sadece seni anlatmak var ya o yetiyor işte bana. Seni sığdıramamak tüm hecelerime! Bilmeni istemiyorum artık oysa! Bilsen de kifayetsiz kalıyor, bilmesen de! Şimdi sadece ruhumda ki haykırışları, beyaz sayfaların koyunlarına aktarmak kalıyor bana.

Senli anlarda sensizliği yaşamıştım zamanında. Aptal bir âşık olmuştum. Gözlerim hiçbir şeyi ama hiçbir şeyi görmüyordu. Sadece sen vardın tüm akli varlığımda. Mecnun olmaya ramak kalmıştı anlayacağın. Oysa seni kelimelerimin içinde bulunca ve gecenin içinde seni yaşayınca anladım ki senin varlığın aslında benim hayallerim içerisinde imiş. Hayallerimin süsleyebildiği kadar güzelsin! Hayallerimin süslediği kadar yaşıyorsun içimde! İçim bir yangın yeri zaten bu aralar. Habire kelimeler dökülüyor ha dökülüyor. Seni yaşıyor. Seni anlatıyor tüm sözcüklerim. Sen bilebilir misin acep şu an yazdığım her harfte seni öyle delice içime çektiğimi. Tüm ruhumda dolaştırdığımı? Bilebilir misin? Her harfin seni haykırdığını! Sana şiirler yazdığını, seni söylemekten bıkmadığını, bilebilir misin? Nerden bileceksin değil mi? Bilemezsin çünkü seni sevmek öyle kolay bir şey değil. Her yiğidin harcı da değil!

Şimdi şizofrenik tanılı duygularımın yumağında sana olan senli ve sensiz sevdalarda bu gün eskiye dair ne varsa bir bir gözlerimin önünden geçtiler. Lakin eski çok acı hikâyelerle dolu. O sebepten eski eskide kalsa daha iyi olacak! Şimdi senli mevsimlerimin sensiz anlarında sana hitaben söylüyorum:

“Sen her dem hüzünlü gelincik çiçeğisin” benim iklimlerimde.

“Sesiz Sedasız Bir Aşksın” benim dünyamda.

Bu dünyanın kapıları bir kez kapandı artık. Kilidi kelimelerimin arasına gömüldü. Toprağı sözcüklerim oldu…

Sessiz Sedasız Bir Aşk… Benim sevdam işte böyle bir aşkın bahçesinde başladı. O bahçeye asla girmeden, senin sokaklarından hiç geçmeden, semtine dahi uğramadan. Seni hiç tanımadan sevdi. Pişmanda değildi inan. Şimdilerde hayallerini karşıma alıp ona uzun uzun hikâyeler anlatıyor, varlığını sonsuzlaştırıyorum. Adını tarihin tüm anlarına delicesine kazıyorum. Platonik bir aşk olarak, kurak bir sevda olarak… Sessiz Sedasız Bir Aşk’ın sonsuzluğunu bu mektuplarımla ölümsüzleştiriyorum.

Bu gün çok yoruldum “Gülüşlü Güzel Yalnızlık” , artık kalemim de dinlenmek istiyor, ruhumda ki depremlerin sancısını yaşamalıyım biraz. Sana hoşça kal demenin hüznünü yaşayarak dur diyorum.

Eskiden;

Sessiz Sedasız Bir Aşkım vardı,

Gülüşlü Güzel Bir Yalnızlığımdı,

Şimdiler de adına Gelincik Çiçeği diyorum!

Ve her zaman ki gibi,

Her mektubun sonunda olduğu gibi,

Bir bardak çaya ne dersin?

Çayıma dem,

Sessizliğime ses,

Ömrüme son olur musun?

 
Toplam blog
: 39
: 1198
Kayıt tarihi
: 02.02.07
 
 

Ankara Üniversitesi DTCF'de Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Anabilimdalını okudum. Uzun yılla..