- Kategori
- Teknoloji
Teknoloji ve yokoluş

Teknoloji bilimin insanlığa sunulması ,hayatın kolaylaşması,standartların yükselmesidir değilmi?Kesinlikle öyle ancak madalyonun öteki yüzüne baktığımızda görünen tablo diğeri kadar pozitif değil sanırım…
Teknolojinin 20. yüzyılın son yarısındaki ivmelenmesini göz önüne getirelim. İnanılmaz bir hızla ilerleryen teknolojinin sonuçlarına insanlık hazırmıydı? Yaşam kalitemiz yükselirken kaybettiklerimizi görebiliyormuyuz? Hayır göremiyoruz…
Bilimin ilerlemesi,buna bağlı olarak teknolojinin gelişmesi yaşam hızını arttırmış ve sosyal gerileme ve çevre yıkımını meydana getirmiştir.Düşünün hiç sokak aralarında oynayan çocuklar görüyormusunuz,komşuluk diyalogları,aile ve akrabalık bağlarının zayıflaması;bunlar sosyal gerilemenin ilk belirtileridir.Yaşam standartları öylesine hızlı bir şekilde yükseldi ki insanlar bu standartlara ulaşmak, bu hıza ayak uydurmak için muazzam bir çaba göstermek zorunda kaldı.Böylelikle sosyal yaşam dejenere olmaya başladı.
Bakın çocuklar sokaklarda biraraya gelip oyun oynamak diyalog kurmak yerine ,bilgisayar başında amaçsız oyunlar oymayı tercih ediyor. Öğrencilerimiz bilgi edinmek yerine sadece sınavlarda limitleri zorlamak adına yarış atı gibi koşturuluyor .Çalışan ebeveynler yaşam temposunun hızlı temposundan yorgun düşüp birbirlerine ve çocuklarına ilgisizleşiyorlar. Akrabalar bayramlarda birlikte olmak yerine mesajlaşmalarla durumu geçiştirip; bayramları birer tatil fırsatı olarak görüyorlar. İnsana dair bir çok erdem değer kaybediyor.
Bu hızlı yaşam insanlığı etkilediği gibi doğayada büyük zararlar veriyor. Doğal kaynaklarımızı hızla yok ediyoruz. Daha konforlu evlerde yaşamak ve gösteriş için yeşil alanları yok ediyoruz, su kaynaklarımızın yapısını enerji üretmek ve beslenmek için bozuyoruz, topraklarımızı suni yöntemlerle verimli hale getirmek için kullandığımız kimyasalarla inorganik hale getiryoruz bundan dolayı tükettiğimiz gıdalar sağlıgımızı tehdit etme noktasına ulaştı. İcat ettiğimiz makinelerin sayısı ve kullanım alanı okadar arttı ki; atmosferin doğal yapısı değişti. Doğal yaşam artık tehdit altında.
İnsanoğlunun kendi yaşam standartlarını yükseltme hırsı; kendisinin ve tüm tabiatın yokoluş sürecini hızlandıran en büyük etkendir. İnsanoğlu çok geç olmadan şunun farkına varmalıdır ki bunu en iyi özetleyen cümle bir kızılderili atasözünde işaret edilmektedir.’’SON AĞAÇ KESİLDİĞİNDE,SON NEHİR KURUDUĞUNDA,SON HAYVAN ÖLDÜĞÜNDE; O ZAMAN ANLIYACAKSINIZ PARANIN YENMEDİĞİNİ’’