Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Şubat '17

 
Kategori
Deneme
 

Tüm Kadınlara

Tüm Kadınlara
 

Pek çok platformda annelik, kadınlık rolleri ve yaşam içinde bu rollerin birbiriyle çatışması hakkında pek çok görüş belirtilmiştir. Aynı çatışmaları yaşayan biri olarak düşündüm ki;  -anne-, -kadın- rollerinin de üstünde -insan- olduğumuz konusunu es geçiyoruz.
 
Çevremde gördüğüm kadınların bir kısmı kendilerini tamamen çocuklarına adadıkları için ‘ben’ olma kavramını yitirmişler içlerinde. Annelik vasfı öyle ön plandaki, ayrı birey olduklarını unutmuşlar. (‘Anne’ kavramını önüne gelen çeşitli sıfatlardan -çalışan, çalışmayan vs- arındırarak kullanıyorum.) Kendilerini yalnızca çocukları ile var edebildiklerinden öz benlikleri ruhlarının derinliklerine gömülmüş. Bir kısım annelerde iş hayatını öyle çok önemsemişler ki  yoğun çalışmaları yüzünden çocuklarıyla vakitleri kısıtlanmış, evde olan annelerde ev hayatının, evinin düzenli olmasına kendilerini kaptırdıklarından, bazı şeyleri akışına bırakmayı becerememişler.
 
Her iki durumda da anne, kendini ıskalamış farkında olmadan. Sonunda bir gün, yaptığı fedakarlığa beklediği değerin verilmediğini gördüğünde, pişmanlık duygusuyla boğuşur olmuş. Başka türlü kendini nasıl ifade edeceğini bilmediğinden de bu davranışlarını pişmanlığına rağmen devam ettirmiş.
 
Bazı kadınlar da toplumdaki beklentiler ile kendi varlığını ortaya koyma özgürlüğü arasında sıkışıp kalmışlar. Çocuklarını, insanoğlunun kabul ettiği ortak değerlere göre yetiştirmek için önüne çıkan zorluklara rağmen mücadele ederken, ev-iş arası sorumluluklarını yerine getirmeye çalışmış, bir taraftan da dünyaya geliş amacının biricik özvarlığını geliştirmek olduğunun bilincinde hareket etmeye çalışmışlar. Tüm bunlar, bir uyum içinde bütün oluşturamadığında ise kısır döngü içinde boğuşmuşlar.
 
Toplum; genel olarak kadına, evini idare et, çocuklarını yetiştir, eşine-işine karşı sorumluluklarını yerine getir görevlerini vermiştir. Tüm bunları yaparken kendini unutmuş olman toplum nezdinde önemli bulunmaz aksine ‘fedakar anne’, ‘güçlü kadın’ yakıştırmaları değer görür. Her şeye yetişen kadın takdir edilir ancak destek ihtiyacı sorulmaz. Çünkü buna ihtiyacı olmadığı düşünülür ya da kimilerinin işine gelir, her şeye yetişiyor olması karşı tarafın eksikliklerini de örtbas etmiş olur.
 
Tüm bunların altında ezilmeden, kendini sıkışmış hissetmeden yaşamanın bir yolu var aslında.
 
Sorumluluklarını bilmek.
 
Diğerlerinin sorumluluklarını üstlenmemek.
 
Bu hayata bir amaç için geldik, yalnız geldik ve yalnız da gideceğiz. Çocuğumuzun bile bir geliş amacı var dünyaya. Çocuklarla ilgili bizim sorumluluğumuz; ne istediğini bilen, kendi kendine yetebilen, bir sorunla karşılaştıklarında çözebilen ve çok yönlü düşünüp farklılıkları sindirebilen bireyler yetiştirmektir özünde. Bu bağlamda pek çok yöntem olsa da en basit yol , bu özelliklere sahip yetişkin olarak onlara ‘rol model’ olmaktır. Kendisi için ne istediğini bilmeyen bir ebeveyn çocuğunu yönlendirmede de başarısız olur.  Varlığımızın sebebi saydıklarımızı, bağlandığımız iş, eş, çocuk ya da başka bir şey olarak görürsek sonucun hayal kırıklığı olması muhtemeldir. Hepsi ve daha fazlası olduğumuzu kabul etmek ve dengede tutmak kişinin hem kendisi hem de etrafındakiler için daha hayırlı olacaktır.
 
Son olarak tüm bunların dışında, toplumun beklentilerini umursamayan, evlilik-çocuk gibi dayatmalara meydan okuyan kişilerde vardır. Bu tür bir yaşamı seçmenin altında pek çok dinamik olduğunu düşünsem de tercihini mantık çerçevesinde bir konuma oturtmuş ve seçiminden dolayı mutlu olanlara saygım sonsuz.
 
 
 
Seçimlerimizden mutlu olmamız dileğiyle..
 
 
 
Dilek Söylemez
 
Psikolojik Danışman
 
http://www.dileksoylemez.com
 
“Hayat, ona ne yüklediğinle anlam bulur” D.S.
 
 
Toplam blog
: 74
: 382
Kayıt tarihi
: 13.01.17
 
 

Kitap: EBEVEYNLİK NOTLARI - Kitapyurdu sitesinde satışta E-kitap: Kişisel Gelişim Değil..