Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ekim '17

 
Kategori
Kent Yaşamı
 

Yapmak ya da Yapmamak İşte Tüm Mesele Bu

Yapmak ya da Yapmamak İşte Tüm Mesele Bu
 

Yapmanın, yıkmaktan veyahut hiç yapmamaktan daha zor olduğu hepimizin bildiği bir gerçektir.

Çünkü yapabilmek için öncelikle kalkışmak lazımdır.

Kalkıştığın şeyi başarıya ulaştırmak için giriştiğin yoğun çaba, çoğu zaman içinde büyük riskler barındırıyordur.

Bu riskleri göze almayı, ne olacaksa olsun boş vermişliğiyle hareket etmek zannediyorsan, yaptığın şeyin cahil cesaretinden öteye geçemeyecek olduğunu daha işin başından itibaren biliyor olman gerekir.

Bir şey yapmak için yola çıkanı harekete geçiren pek çok neden sayılabilir belki ama; genelde bunlar arasında öne çıkan iki ana unsur vardır:

Birincisi, önü alınmaz bir şekilde kendini gösteren, yoğun bir başarma isteğidir ki; buradaki motivasyon, kişinin "Her ne olursa olsun kazanmam lazım" hırsından ziyade, kendi maksimumunu ortaya koymaya çalışmasından ileri geliyordur.

Bu konuyla ilgili önü alınmaz bir diğer hareket noktası ise birşeyi yaptım demek için yola çıkanların tek motivasyon kaynaklarının bundan ibaret oluşudur.

Onlar yapmış olmaktan ziyade yaptıklarını göstermekle, onu yaptım, şunu yaptım, bunu yaptım demekle ilgilidirler.

Tam da bu noktada dikkat çekici olan şey, motivasyon kaynağı bu olanların yaptıklarını söyledikleri şeyler aslında konum ve mevkileri itibariyle kendilerinden zaten yapmaları bekleniyor olanlardır.

Henüz aktif futbolu bırakmadığı halde şimdiden efsane olmayı hak edecek pek çok şey yapmış İtalyan futbolcu Mario Balotelli’ye bir maç sonrası, attığı gollerden sonra neden sevinmediği sorulduğunda verdiği cevap, üzerine konuştuğumuz bu konunun bir özeti gibidir adeta.

‘’Bana neden gol attıktan sonra sevinmediğimi soruyorlar. Neden sevineyim ki? Siz hiç bir postacının dağıttığı postalar sonrası sevindiğini gördünüz mü?‘’

Evet işte bunlar dağıttığı her posta sonrası sevinç çığlıkları atan postacı gibidirler.

Emin değilim ama büyük olasılıkla öyle olmalıdır ki; bu profildeki insanlar gece uykularında dahi yaptıkları şeyleri sayıklayarak gecelerini sabaha kavuşturuyorlardır.

Zaten yapmakla yükümlü oldukları şeylerle kasım kasım kasılmalarını anlamak mümkündür de; bizlerin bu kasılmalar karşısında duyduğumuz minnet duygusunu anlamak hakikaten son derece güç birşeydir.

Her neyse, bazen de sorun ne yaptığımızdan ziyade; ne yapmadığımızla ilgili olur ki; bu durum ortalama düzeyde vicdan sahibi olan herhangi bir insan için oldukça kritik bir önem arz eder.

Ve bizler Sapanca’daki o sade yaşantımız içerisinde bu konuyu daha da somutlaştıracak çok güzel örneklere sahibizdir. Şöyle ki:

Şimdi yoldan birini çevirsek ve ona son yıllarda yapılan yollar, köprüler, viyadükler vesaireler hakkında ne düşünüyorsunuz diye sorsak; çok yüksek ihtimalle bize yol demenin medeniyet demek olduğunu, son yıllarda yapılan çift şeritli yollar ve  ateş pahası ücretlerle geçilen köprülerle yüksek bir medeniyet seviyesine kavuştuğumuzdan filan bahseder.

Oysa yol yapmanın, yeni yollar bulmanın medeniyet demek olduğu gerçeği, 500 küsur sene önce yapılan Coğrafi Keşifler’de kalmıştır.

Yol o zamanlar medeniyetle eş anlamlı olarak tariflenebilir belki ama günümüz dünyasında yol yapmak, köprü yapmak daha ulaşılabilir bir dünya dizayn etmek medeniyete ait satır başlarından sadece bir tanesi olabilir.

İlla ki günümüzde medeniyet ve yollar arasında bir bağlantı kuracaksak yol yapmaktan ziyade o yollarda nasıl gittiğimize bakmamız lazımdır.

2017 yılında yolun medeniyet ile eş anlamlı birşey olduğunu düşünen arkadaşa bu defa da ‘’Evinizin önündeki yolu genişletmemiz gerekiyor. İmar planlarında bahçe olarak kullandığınız yerin bir kısmı devletin yolu. O yüzden bir miktar terketmeniz lazım.’’ desek, bu defa aynı arkadaş işgal ettiği yerden bir karış dahi vermeye yanaşmaz.

Ee hani yol medeniyet demekti. Biz de senin yaşamını daha güzelleştirsin diye oraya yol yapacağız. Olmazzzzzzzz.

Görüldüğü üzere bazen daha güzel bir yaşantı ne yaptığımızdan ziyade ne yapmadığımızla ilgili oluverir.

Bir başka örnek; hepimiz Sapanca’da doğmuş olmakla, Sapancalı olarak kendimizi tanımlamakla her yerde her zaman övünüp dururuz.

Bunda çok da haklıyızdır. Çünkü Sapanca sahip olduğu onca güzel olay ve onca güzel insanla bize harikulade bir yaşantı sunar.

Onu olduğu yerden bambaşka bir yere dönüştürmüş olmamıza rağmen sahip olduklarını bizimle paylaşmaktan asla geri durmaz.

O hep bize veren konumundayken, biz onu hep azaltan konumundayızdır.

Onu daha güzel bir yer haline getirmek için ne yaptığımız sorulduğunda verebileceğimiz cevaplar üzerine hiç kafaya yormaya gerek yoktur aslına bakarsanız. O yüzden hiç yormayın kendinizi.

Çünkü memleketin içinde bulunduğu durum gibi Sapanca’nın içinde bulunduğu durumu özetleyecek hemen hemen herşey bizim onu daha güzel bir yer haline getirmek için yaptığımız şeylerle alakalı değil; yapmadığımız şeylerle alakalıdır.

O yüzden haydi hep beraber Ahiiii hiiiiiii...

 
Toplam blog
: 70
: 289
Kayıt tarihi
: 26.07.14
 
 

Sapancalı, Üniversite mezunu, satış pazarlama sektöründe çalışan Errare Humanum Est ve Dum Spiro ..