Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ocak '11

 
Kategori
Siyaset
 

ABD Büyükelçisi RTE'ye şantaj yaptı mı?.. Kıvıran kıvırana..

ABD Büyükelçisi RTE'ye şantaj yaptı mı?.. Kıvıran kıvırana..
 

Hükümet ne diyor, ne demiyor?..


Orta oyununda, başrollerini rakkaselerin oynadığı bir tiyatro sahnesine döndü Türkiye’m… 

Oynamak ki, nasıl oynamak..Gelmiş geçmiş tekmili bir den, tüm isim yapmış dansözlere taş çıkarırcasına.. 

Kıvırmayı gerektiren, kıvırmayı haklı gösterecek sebeplerin en başta gelen konuları da, özerklik ve resmi dil… 

Demokratik Toplum Kongresi’nde “birkaç kişinin görüşü” diye kıvırma kılıfına sokulmaya çalışılan, ama aslında bal gibi, ülkenin bölünüp özerk bir Kürdistan özleminin dile getirildiği gerçeği orta yerde dururken , bu “özlemi” değerlendirenlerin ya da bu “özlemin” gerçekleşmesini isteyenlerin, ya da bu özlem karşısında söz ve yetki sahibi olanların oryantal figürlerine bakarken insanın gülmesi mi, ağlaması mı gerektiğini anlayamıyorum.. 

BDP’li lere bakıyorum.. 

Demokratik Toplum Kogresi kararlarını savunmaya çalışırlarken, kıvırmanın bir çeşidini görüyorum.. 

İşte size figürler; 

“Efendim resmi dilin değişmesini isteyen mi var?.”  

“Hiç bir zaman ayrılma, bölünme gibi bir niyetimiz olmadı, olamaz.”  

“Kongredeki o görüşler, birkaç kişinin kendi görüşüdür, bizi bağlamaz.” v.s. v.s. 

Yani biz de yuttuk bunu, ya da oryantalin insanın içini bayıltan figürlerini seyrederken kendimizden geçtik.. 

Sayın Demirtaş,  

Çık açıkça söyle... "Nihai hedefimiz bölünmedir. Bunun mücadelesini veriyoruz, eninde sonunda bu emelimizi gerçekleştireceğiz."  

Bu konuda korkman ya da figür sergilemen için herhangi bir neden yok. Sahnenin (okyanusun) öbür yanındaki rejisör odasından nasıl olsa “haklı” görünüyorsun. Oyunu oyun gibi oyna. İnan ki daha inandırıcı olursun.. 

Hükümete bakıyorum. 

Demokratik Toplum Kongresi kararları konusundaki tavırlarında kıvırmanın bir çeşidini görüyorum. 

RTE son MGK Kararları’na kadar geçen zamanda bu konu da hiç konuşmadı. Kongre kararları konusunda Kürt ve AKP tabanında oluşabilecek tepkilere karşı Meclis Başkanını kullandı. İlk tepkiyi Meclis Başkanı verdi.. Sonra İçişleri Bakanı’ndan bu konu hakkında doyurucu olmayan ve yine sahneyi hatırlatan demeçler izledik. 

RTE’den hala ses çıkmıyordu.. 

Aslında RTE, bu oryantalizmde en haklı olanlardan birisi. 

Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık hesabı…  

“Kürtler haklı, üstelik ABD’nin BOP Planı bunu gerektiriyor” dese, zaten zayıf olduğu batıdan kopacak. 

Yok “Olmaz öyle şey, Kürt’ler haksızdır” dese tarikat desteği, din iman masalları, gıda ve beyaz eşya yardımları ile “kale gibi sağlamlaştırdığı” doğudan kopacak.. 

Ne yapsın?. Mecburen orta oyunundaki başrolü kimseye bırakmıyor.  

Geçenlerde Sözcü Gazetesinde Sayın Vural Savaş’ın bir yazısını okudum. “ABD Büyükelçisi RTE’ye şantaj yaptı mı?.” başlıklı bu yazının genişlemiş halini yine Vural Savaş’ın “Haşa Huzurdan Demokrasi Geldi.” başlıklı kitabından okumaya çalışıyorum son günlerde. 

Çok ciddi ve şok edici iddia lar..  

Bu iddiaları görünce RTE’nin başrol konusundaki ısrarına bir kez daha hak veriyorum.  

İki arada bir derede.. Ne yapsın?.. Ne yapabilir ki?.  

Yine o kitaptan öğreniyoruz ki (tabi ki kitaba katkı yapan Hayrullah Mahmut Özgür’ü unutmamak gerekir)  

RTE, ABD menfaatleri için yapacaklarının teminatını vermiş, bu teminatların kayıtlı olduğu CD Uzan’lara satılmaya çalışılmış, CIA ajanı olduğu iddia edilen Cüneyt Zapsu bu CD ile RTE’ye sürekli şantaj yapıyormuş vs. vs. 

Bu durumlar karşısında “sevgili başbakanımızı” bu orta oyunundaki rolü için eleştirmenin bir “haksızlık” olduğunu düşünüyorum. 

MHP’ye bakıyorum.  

Orta oyununun bir başka harika sahnesini görüyorum. Kıvırmanın bin bir çeşidi ni, oryantalin en üst figürden nağmelerini.. Wikileaks Belgelerinde yayınlanan, RTE’nin İsviçre Bankaları’ndaki gizli hesabı iddialarına karşılık, “Biz bir başka ülkenin belgeleri ile hükümetimizi yargılamayız” diyerek, AKP’ye sunduğu oksijenin, derin sularda kendi oksijensizliğinin sebebi olacağını hiç bilmeden döndükçe dönüyor. 

Daha önce Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı konusundaki tavırlarını (daha doğrusu basiretsizliklerini) bildiğimizden, bu rakkase giysisini hala çıkarmadığını görüyoruz. 

Kendi kuyusunu kazıyor MHP, AKP ile olası bir koalisyon hayalleri yüzünden ve kıvırmanın bin bir çeşidini sergiliyor.. 

Peki CHP?.  

CHP kıvırmıyor mu?. 

Bu satırların yazarının CHP’li olduğunu biliyorsunuz. Bu satırların yazarı da kıvırıyor mu acaba?. 

Dün sabah saat 04’e kadar süren Siyaset Meydanında, bir sürü tuzak soru ve cin gibi gençler karşısında Kılıçdaroğlu’nu izlediyseniz ve 1989’da ki SHP Kürt Raporunu biliyorsanız ve de şimdi ki CHP’nin hala o raporun peşinde olduğunu, hatta bu raporun daha da geliştirilmesi için bir komisyon kurarak çalışmalar yaptığını biliyorsanız, bu CHP’nin kıvırıp kıvırmadığı hakkında da bir fikir sahibisinizdir diye düşünüyorum. 

Herkesin yeni yılının sağlıklı, bol kazançlı ve AKP’siz olması dileği ile.. 

Saygılar.. 

31.12.2010. 

 
Toplam blog
: 243
: 760
Kayıt tarihi
: 26.03.07
 
 

1957 Kars doğumluyum. Emekliyim. Gazi Üniversitesi İİBF İşletme bölümü ön lisans mezunuyum. Yazı ..