- Kategori
- Eğlence - Hobi
Ablamın sineması
Ablam dediğime bakmayın ablam olmadığını daha önce yazmıştım (Melek Biblo). Ama ablam kadar belki ondan daha yakın bir insan tanıdım. Benden yaş olarak büyük, hoş yüzlü ve güzel bir kızdı.
Yıl 1964–1965 olabilir, Sivas’tan yeni gelmişiz. Her yan her kes yabancı. Ev sahibimiz bizim üst katta otururdu. Bir kızı, bir kendi... Biblo yapar satar. Kiradan aldığı para ile hayatını sürdürür. Oda iyi bir insandı, ama kızı bambaşka. Her hafta çarşamba günleri öğleden sonra sinemaya giderdi. Bir gün beni de aldı yanına. İlk kez göreceğim sinemayı, filmi, koltukları, perdeyi her şeyi merak ve hayretle izliyorum. Ablam sinema burası dedi. Birazdan ışıklar sönecek film başlayacak. Işıklar söndü film başladı. O gün Karaoğlan filmini ilk kez izledim, hayret ve merak ile. Ben filme dalmışım bir ara baktım ablam yanımda yok. Sağa, sola çevirdim kafamı yok. Birde arkaya döndüm ne göreyim ablam araka koltukta. Yarı karanlık yarı aydınlıkta genç bir adamla beraber... Kafası adamın omuzun da... Masumca bir yandan filmi izliyor, bir yandan fısıltı ile sohbet ediyorlar. O zaman anladım ablamın sinema sevgisinin kaynağını. Ama kimseye bir şey demedim. O benim ablamdı. Bu sinemada onun kaçış yeri.
(Daha sonra o gençle evlendi ablam.)