Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ocak '07

 
Kategori
İş Yaşamı - Kariyer
 

Acele çok yetenekli biri aranıyor!

Acele çok yetenekli biri aranıyor!
 

Yeni kurulmuş büyük bir firma. Elektronik aletler, bilgisayar ve donanım malzemeleri satışı yapıyor. İsmini vermeyeceğim. İnternette kariyer sitelerinden birine de ilan vermiş. Bir yazılımcı arıyor. İlandan anlaşıldığı kadarıyla müracaat eden kişi çok yetenekli olacak, herşeyi bilecek, herşeyden anlayacak. Yazılımla ilgili bir çok program, grafik, web tasarımı gibi unsurları bilmesi şart koşuluyor, hatta yabancı dilin olmasının tercih sebebi olacağı ifade ediliyor, vs. vs. Bizim yazılımcı arkadaş, sayılan vasıfların nerede ise bir çoğuna hakim olduğunu görerek (birçok da sertifikası var, özel dersler, kurslar filan almış, kabiliyetli bir arkadaşımız, onun da ismi lazım değil) iş başvurusu yapıyor. Buraya kadar gayet normal.

Sonunda arkadaşı iş görüşmesi için çağırıyorlar. Arkadaş, göstermek amacı ile kursta iken ve şahsi olarak hazırladığı birkaç projeyi de beraberinde götürüyor. Görüşme esnasında soruyorlar:

- SQL tecrüben var mı? Projelerimizde çalışabilir misin? Microsoft.Net (C#.NET, ASP.NET, ADO.NET, XML Web Services), XML, XSD, XSLT, Ajax yazılımlarını kullanabilir misin? Yaptığın projeler var mı? Photoshop biliyor musun? Web tasarımı yapabilir misin? E-ticaret konusunda nasılsın? İngilizce biliyor musun? vs. vs.

Arkadaşla yapılan mülakat olumlu geçiyor. Arkadaş yaptığı projeleri göstererek firmanın yazılım departmanında çok iyi projeler çıkarabileceğini söylüyor. Görüşmeyi yapan kişi memnun bir ifadeyle başını sallıyor ve ona kendisiyle gelmesini söyleyerek binayı gezdiriyor, gezdirirken de firmanın çalışma sahası hakkında bilgiler veriyor. Arada bir donanım biliyor musun, teknik servisten anlar mısın diye soruyor. Hatta bir ara kablolar arasındaki farkı anlayıp anlamadığını bile soruyor. Çok kolay olacağını söylüyor yapacağı işin.

Arkadaş, anlayamıyor ilk önce. "Şimdi benim yapmam gereken nedir, ne yapacağım ben?" şeklinde anlamlı bir soru yöneltince, iş görüşmesini yapan şahıs, önce anlayamadın mı dercesine bakıyor, sonra açıklama yapıyor:

- Şu an henüz bir yazılım departmanımız oluşmuş değil. Ama sen o zamana kadar, yazıcılar gelir onların arızasına bakarsın, kabloları değiştirirsin, parça lazımsa teknik servis hizmeti verirsin. Gelen gidenle ilgilenirsin, elektronik eşyaları tanıtırsın. Bu kadar işte.

Yazılım departmanı değil, yazıcılar departmanı. Küçük bir yanlış anlama (!) var. Bizim yazılımcı arkadaş idrak etmekte zorlanıyor olayı. Bir yazılım uzmanının teknik serviste, satış kısmında ne işi var? Bu nasıl iştir? Tabi ki teklifi kabul etmeyerek ayrılıyor oradan.

Bu sadece bir tanesi. İşverenler hangi zihniyetle eleman arıyorlar anlamıyorum. Bazen kariyer sitelerine bakıyorum, aranan bir eleman için yazılan vasıflar o kadar kusursuz ki... Şunu bilecek, bunu bilecek, şu dili konuşacak, şuna bakim, buna hakim vs. vs. Bu vasıfları taşıyan kaç kişi vardır diye soran yok. Varsa da bana mı gelir diye soran da yok. Aslında onlar da biliyor yok olduğunu. Biliyorsa neden o vasıfların hepsinin bulunması şartı koşuluyor? Eleman aramıyor mu? Dalga mı geçiyor? Yoksa bulacağını mı umut ediyor? Neden?

Bilemiyoruz. Ancak burası Türkiye. Çok yetenekli insanların alınıp vasatın altında işler yaptırılarak da köreltildiği bir ülke. Ne arayan ne aradığını biliyor, ne aranan kimin ne aradığını... Öylesine dönüyor dünya, bakalım sonu nereye varacak bu işin?

 
Toplam blog
: 21
: 2490
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Sanalkurs.net ve Etkinlik.com.tr sitelerinin kurucusu. Çalışmaları sadece bilgisayar ve internet ..