Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Aralık '10

 
Kategori
Deneme
 

Acı çekmek özgürlükse...

Acı çekmek özgürlükse...
 

“Anlamak için acı çekmek gerekir”
Nerde olduğunu bilmiyorum ama bir yerde okumuştum. Evet… Acı çekmek gerekiyor bazı şeyleri anlamak için ve bu ülkenin insanları o kadar çok acı çekti ki bu güne kadar. Artık bir şeyleri anlamanın zamanı geldi. Silerek zihnimizdeki boşlukları anladıklarımızla doldurma zamanı geldi.
Çok oyunlar oynandı bu insanların üzerinden, çok senaryoya figüranlık yaptı bu halk. Birileri yazdı, başrollerde oynadı ve replikleri belirlenmiş figüranlıklar hep halka kaldı.

Her gelenin “halka gitmek” gibi bir sıkıntısı oldu ama ne yazık ki git git, bitmedi o yol. Demek ki mesafe çok uzun.


Kimi kalktı etnik kökenleri kendine iş edindi, kimi "beyaz-siyah Türkler" tanımlamasını tartıştı, kimi burjuvazi girişimlerle hayatın kendisinden uzak kaldı, kimi kendine “aydın” tanımlaması yaparken sınıfta kaldı. Demokratik bir sistemin içindeyiz derken “melez rejim” tanımı içinde kaldık, “insan hakları” dedik inançlarımıza yabancılıkla suçlandık, Kemalizm’in başına İslami yaklaşımını getirerek Kemalizm’i dinsizlikle suçladık, vs, vs…

Ne terör bitti, ne yoksulluk, ne de işsizlik. Hem gittikçe yoksullaştık, hem de her şeyi para ile satın alır hale geldik. Hele hele özel hayatları ve yaşam tarzlarıyla hiç bu kadar göz dolduran, maddesel olarak bu kadar uçlarda gezinen bir iktidara sahip olmamıştık daha önce. Bu göz önündelik şeffaflıktan değil,
Olup bitenin saklanamaz olması ve çokça göze batmasından.

Ve kalkmış adamın biri “umuda yolculuk” teklifinde bulunuyor çok şeyi karşısına alarak. Yükün ağırlığının ne kadar farkındadır bilinmez ama en azından bu insanların bundan fazla kaybedecek nesi olabilir ki?

“korkmayın artık, ayağa kalkın” diyen bu kendi küçük, yüreği büyük adam bana bir zamanların “Karaoğlan”ını hatırlattı. Küba’dan yükselen sese benzetenler bile oldu.

Buradan şu sonuç çıkmıyor mu? Bu insanlar artık umut etmek istiyor, bir umuda bel bağlamak istiyor, yoruldular, yıprandılar, ezildiler, üzüldüler, küçüldüler, küçüldüler.”Elimizdekiler de gider mi” diye korkmak istemiyorlar artık, dokununca yıkılan duvarlara yaslanmak istemiyorlar, arkalarını kollamaktan bıktılar, seslerini susturmaktan konuşmayı unuttular. Takkeciler, cukkacılar, okkacılar her türlü hokkabazlıkla cirit atarken bu halk; hep aynı yola çıkmaktan, hep aynı trene binmekten, hep aynı yere gitmekten usandı azizim.
Artık üzerlerine giydikleri elbiselere şık bir yaka çiçeği olsun istiyorlar yaşadıkları hayat.
İnsanlık onurlarını geri istiyorlar, bir zamanlar susturulan seslerini geri istiyorlar, güvenli yaşamak, güvenli okutmak, güvenli büyütmek istiyorlar. Büyütmek istedikleri popoları değil ha! Çocukları, umutları, yarınları… Sevgilerini, haklarını, halklarını, yaşama alanlarını büyütmek istiyorlar. Biliyorlar ki teknoloji ile küçülen dünyada yaşama haklarının sınırları gittikçe büyümekte. Bu pastadan gereken payı korkmadan almak istiyorlar ve artık bunun için savaşmaya da hazır gibi görünüyorlar.

İnsanca yaşamanın önünü tıkamayın artık… İlla ki bir ön tıkanacaksa kendi önünüzü tıkayın bi zahmet… Bırakın da insanlar yaşamayı yeniden öğrensin… Bırakın da bu halk kim olduğunu hatırlasın lütfen…

H.Korkmazgil’in dizeleriyle noktalayarak…

Yasadım(k) birkaç bin yıl
Acılara tutunarak
Acı çekmek özgürlükse
Özgürüz ikimiz de (hepimizde)



Sevgi DÜNDAR/2010aralık

 
Toplam blog
: 16
: 459
Kayıt tarihi
: 30.11.10
 
 

Samsun doğumluyum. Halen Samsun'da serbest mali müşavir olarak çalışıyorum. Edebiyat, özellikle d..