Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Mart '10

 
Kategori
Gelenekler
 

Acı portakal

Acı portakal
 

http://nine.codes.tgpe.com


Hayattan tatlılıklar isteriz.

O ne yapar?

Önümüze acıların sofrasını serer.

Biz inatla dualar ederiz ballı kaymaklı isteriz.

Acıları tatlandırmak için çaba göstermek zor gelir.

Cumartesi günü alış verişe çıktım; marmelât arıyorum.

Acımtırak olanını severim.

Gözlerim raflarda “Acı kırmızıbiberli zencefillisini” arıyor.

Muhteşem bir lezzet cümbüşü…

O saklanıyor ben onu arıyorum derken…

Karşıma turunçlu olanı çıkıyor.

Turuncun öyküsü hep hoşuma gitmiştir.

Marka oluşunun tarihçesi bir hayat dersi gibi…

On sekizinci yüzyıl: İspanya’dan yola çıkan bir ticaret gemisi fırtınaya tutulur.

İskoçya/Dundee limanına sığınmak zorunda kalır.

Yükleri arasında Sevilla bölgesinden beş yüz kilo civarında portakala çok benzeyen turunç meyvesi de vardır.

Kaptan: Bu acımtırak ürünü bir an evvel elinden çıkarmak istediği için çok ucuza Keiler adında bir esnafa satar.

Bay Keiler sevinçten havalara uçar; çok iyi bir alış veriş yaptığını düşünür…Sonuca bakacak olursak; öyledir de…

Meyvenin tadına baktığı an dünya başına yıkılır.

Bu acı portakalı kimseye satamayacağını anlar.

Her zaman olduğu gibi dişi zekâ imdada yetişir.

Sevgili eşi Janet Keiler kabuklarını soyduğu acı portakalı şekerle birlikte on bir dakika kaynatır.

Yüz gram meyveye yirmi beş gram şeker…

Bu basit işlem: Keiler ailesinin ismini ölümsüzleştirir.

Servet sahibi yapar.

1797 Yılında kurulan marmelât fabrikası günümüze kadar yorum katmadan özgün tarife göre imalatına devam etmektedir.

Şekerli acı portakal ürünü İskoçyalının kahvaltısında eksik olmadığı gibi dünyaca ün kazanmıştır.

Bizim ürünlerimize gelince: Toprak küpler yerine cânım(canım yeterli gelmedi uzatmak istedim) zeytinlerimiz plastik kaplarda katkı maddeleriyle zeytin olmaktan çıkıyorlar…

Peynirlerimiz ona keza…

Nerde o çocukluğumdaki tulumlar kaşarlar…

Biz o lezzeti biliyoruz; bilmeyen nesil o tadı aramaz.

Şarkılarımız da yorumdan dinlenmez halde…

İyice dağıtmadan toparlamak gerekirse: Hayat önümüze acı bir meyve atmışsa biz de kafa yormadan o meyveyi çöpe atarsak…

Belki hayatımızın fırsatını kaçırmış oluruz…

Binde bir ihtimal…

Bir ihtimal daha var!

Yılmamak için…

Benimkisi…

Züğürt tesellisi işte…

15.Mart 2010 Pazartesi

Alev meisel Berlin’den

 
Toplam blog
: 584
: 853
Kayıt tarihi
: 01.03.07
 
 

Dinleyenin olmadığı yerde anlatmanın önemi! Nasıl YAZAN oldum. 'Yalnız doğar, yalnız göçer' eskile..