Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Temmuz '17

 
Kategori
Deneme
 

Acıtmışım Canımdaki Ruhumu

Sen benim sana olan inancımdan vurma, ruhumu bana bırak,

Çok eski bir şarkının içime işlemesi gibi. Tattım usul usul onu, yerimden kıpırdamadan, seni düşünüyorum ne yalan söyleyeyim.

Ama sorsan söylemem.. 

 Sen anla… 

 Hisset ya da.

Yormak istemiyorum artık hiç kimseyi. Yorgunum zira.   Birkaç dakika kalbimin, atışını dinle, ninni gibi. Bakarsın, için geçer kısacık bir uykuya dalarsın yol yorgunluğu ile…

Uyandığında, Tanrım ne güzel bir rüyaydı diyeceksin, yüreğin sızlarken. olsun, bitti diye üzülme. Rüyada da olsa, yaşadın ya o güzellikleri, o mutluluğu, o heyecanı…

Dokunulmasa da, görülmese de...

Kalp de yer verilir  bazısına ...Nedensiz..

Zorladıkca,

Kıvrılmadan eğilip bükülmeden kendin olmayı, kendin olmak, çok başka bir şey ne para ilene de güçle ilgisi olmadığını bildiğin için uygularsın.. Ruhrunun içindekiler öne doğru fışkırmaya başlar.

Bir de denir ki Fesleğen bile dokunmadan kokusunu yağmıyor, sevdiğinizin ruhuna dokunun… çok gerçek.

Ruhun bazen yardıma ihtiyacın vardı…

Herkesin ruhu kendinindir. Kimse ruhunu bir başka ruhla karıştıramaz. İki kişi buluşabilirler, birbirleriyle konuşabilirler, beraber olabilirler, ama ruhları çiçekler gibidir, her biri kendi bulunduğu yere kök salmıştır, hiçbiri öbürüne varamaz; varmak isterse kökünden kopması gerekir. Bunu da yapamaz. Çiçekler kokularını ve tohumlarını çevreye saçarlar, çünkü birbirlerine ulaşmak isterler; ama bir tohumun konması gereken yere varması için çiçek hiç birşey yapamaz, bu rüzgarın işidir, o nasıl isterse, nerden isterse öylece gelir, eser gider.

Günde  üç öğün yemeğin ikiye  düşürüp bir öğün ruhumuzu beslemek gibi öğün olsaydı,  belki hiç eksiklik olmazdı....gibi... Ilık rüzgar insanın içine giden duyguları sindirir ve dokunur  olduğunu öğrenseydik… Canımızın istediğini değil ruhumuzu  nefes almasını öğrenseydik...

Bu gerçek her bireyin kendisidir....  Nereye giderseniz gidin, size sizden yakın olan ruhunuz demlenmediği için hâlâ ruhunuzu   arıyorsunuzdur. 

 

 "Sahibi olduğum dizim tutmuyor 

 Dünyayı gösteren gözüm görmüyor 

 Ömrümün baharı solmuş gidiyor 

 Neşesi olmayan ömrü neyleyim

 Rüzgarda savrulan yaprak gibiyim 

 Böylesi hayatı nasıl seveyim 

 Ruhumun, canıma kastı var yaşayamam artık?"

                                 

Birgül

 

 
Toplam blog
: 101
: 3501
Kayıt tarihi
: 17.11.13
 
 

Ucunu göremediğim kadar  Özgürlük, Aldırmadan hiç birşeye,  bütün kuralları kırıyorum Ne olursa o..