- Kategori
- Deneme
Acıtmışım Canımdaki Ruhumu
Sen benim sana olan inancımdan vurma, ruhumu bana bırak,
Çok eski bir şarkının içime işlemesi gibi. Tattım usul usul onu, yerimden kıpırdamadan, seni düşünüyorum ne yalan söyleyeyim.
Ama sorsan söylemem..
Sen anla…
Hisset ya da.
Yormak istemiyorum artık hiç kimseyi. Yorgunum zira. Birkaç dakika kalbimin, atışını dinle, ninni gibi. Bakarsın, için geçer kısacık bir uykuya dalarsın yol yorgunluğu ile…
Uyandığında, Tanrım ne güzel bir rüyaydı diyeceksin, yüreğin sızlarken. olsun, bitti diye üzülme. Rüyada da olsa, yaşadın ya o güzellikleri, o mutluluğu, o heyecanı…
Dokunulmasa da, görülmese de...
Kalp de yer verilir bazısına ...Nedensiz..
Zorladıkca,
Kıvrılmadan eğilip bükülmeden kendin olmayı, kendin olmak, çok başka bir şey ne para ilene de güçle ilgisi olmadığını bildiğin için uygularsın.. Ruhrunun içindekiler öne doğru fışkırmaya başlar.
Bir de denir ki Fesleğen bile dokunmadan kokusunu yağmıyor, sevdiğinizin ruhuna dokunun… çok gerçek.
Ruhun bazen yardıma ihtiyacın vardı…
Herkesin ruhu kendinindir. Kimse ruhunu bir başka ruhla karıştıramaz. İki kişi buluşabilirler, birbirleriyle konuşabilirler, beraber olabilirler, ama ruhları çiçekler gibidir, her biri kendi bulunduğu yere kök salmıştır, hiçbiri öbürüne varamaz; varmak isterse kökünden kopması gerekir. Bunu da yapamaz. Çiçekler kokularını ve tohumlarını çevreye saçarlar, çünkü birbirlerine ulaşmak isterler; ama bir tohumun konması gereken yere varması için çiçek hiç birşey yapamaz, bu rüzgarın işidir, o nasıl isterse, nerden isterse öylece gelir, eser gider.
Günde üç öğün yemeğin ikiye düşürüp bir öğün ruhumuzu beslemek gibi öğün olsaydı, belki hiç eksiklik olmazdı....gibi... Ilık rüzgar insanın içine giden duyguları sindirir ve dokunur olduğunu öğrenseydik… Canımızın istediğini değil ruhumuzu nefes almasını öğrenseydik...
Bu gerçek her bireyin kendisidir.... Nereye giderseniz gidin, size sizden yakın olan ruhunuz demlenmediği için hâlâ ruhunuzu arıyorsunuzdur.
"Sahibi olduğum dizim tutmuyor
Dünyayı gösteren gözüm görmüyor
Ömrümün baharı solmuş gidiyor
Neşesi olmayan ömrü neyleyim
Rüzgarda savrulan yaprak gibiyim
Böylesi hayatı nasıl seveyim
Ruhumun, canıma kastı var yaşayamam artık?"
Birgül