Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Aralık '13

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Açken biz, biz değiliz; bu yüzden birbirimizi yeriz...

Açken biz, biz değiliz; bu yüzden birbirimizi yeriz...
 

internetten alınmıştır.


Bir çikolata reklamı var, televizyonlarda dönüp duruyor hani. Kahraman, açlıktan değişime, dönüşüme uğramış  ve kendinden başka bir şey olmuş arkadaşına "al bir tane snickers ye" diyor, o da alıp yiyor ve normale dönüyor.

Açlık güdüsünün insan üzerindeki etkisinden hareketle hazırlanmış güzel bir reklam... Özellikle, ürünün bir tatlı olması, açlıktan kan şekeri düşenlerin öfkesini gidermek adına iyi bir buluş...

Aslında, toplum olarak hepimizin kan şekeri düşmüş gibi...Ya da çok çabuk düşüyor, diyelim. Aç olduğumuzdan değil, muhtaç olduğumuzdan değil maçoluğumuzdan... Evet, bu da bir tür maçoluk!....

Herkesin öfke katsayısı yüksek... Televizyonlara çıkan tartışmacılara bakıyorum, sanki hepsi "aç karna" çıkmışlar oraya... Bir öfke patlamasıdır gidiyor.

Yani, yanında olsam: "Açken sen sen değilsin; al abiciğim bir snickers ye" diyeceğim... Adam yesin de yeniden insani vasfına bürünsün diye...

Ama dediğim gibi bu öfke birikiminin açlıkla ilgisi yok... Belki var da bu bildiğimiz besin açlığı değil, daha ziyade iktidar ve güç açlığı... Yani herkes bir Makyavel olmuş gidiyor...

Sade vatandaş, her şey mükemmel olmasa da, eski zamanlara göre daha güzel günler yaşıyor... Ama, iktidar açlığı çekenler vatandaşın zihnini bulandırmak için her türlü numaraya baş vuruyor.

İnsanların huzurunu bozmak, ayranını kabartmak için kendi öfkesinden bambaşka hallere giriyor, bağırıyor, çağırıyor; her türlü şaklanabanlığı yapıyor...

Adama, "açken sen sen değilsin, al bir snickers" desen de fayda etmeyecek... "İktidarsızken sen sen değilsin al biraz iktidar kendine gel" de diyemezsin... Çünkü bu iktidar çikolata gibi ikram edilecek bir şey değil...

Ya bu iktidar ne menem şeymiş öyle ki, herkes onun derdinde düşmüş... Demokrasiyle olmazsa başka yollarla olsun, noktasına kadar gelinmiş.

Yani onlar tartışırken ben yoruluyorum... O ne tükenmez nefes, o ne bitmez enerji!... Ben o kadar konuşsam efor kaybederim, başım döner, muhtemelen yığılır kalırım...

Adamlar/madamlar konuştukça konuşmak istiyor; kendi zamanı yetmiyor ötekinin konuşmasına dalıyor... Karşılıklı horozlanmalar öfkeye dönüşüyor.

Onları izleyenler olarak bizler de oturduğumuz yerde öfkeleniyoruz... Yani, bu öfkeyi dindirmek için bu ülkeye snickers mi yeter abiciğim!!

Bazan diyorum ki, şu ülkede hiç gazete çıkmasa, televizyonlar haber ve tartışma programı yayınlamasa, köşe yazarı ve yorumcuların eline bir ekmek başına iki tokmak vurulsa ve sesleri kesilse daha iyi olmaz mı?... (İsterseniz, ben dahil, blog yazarlarını da katın işin içine)

Siyasi tartışmalar olmasın mı?... Olsun, olmaya da böyle olmasın... Bu siyaset tartışmak değil ki, bunlarınki "siyasi tartışma"... Siyasi tartışmayı siyasetçi yapmalı, "siyaset tartışması"nı ise ilgili yazar çizerler yapabilir... Bunlar ayrı şeyler... Adam, siyasetçiden çok siyasetçi!...

Yani ne yapabilirsiniz ki, bir ülkede bir tane Cumhurbaşkanı, bir tane Başbakan olacak; şu kadar milletvekili, bu kadar bakan olacak.... Herkesin Cumhurbaşkanı veya Başbakan olduğu bir ülke olabilir mi?...

Açız abi açız... Bu yüzden biz biz olamıyoruz.... Bir snickers yemekle de geçmiyor bu açlık, birbirmizi yiyoruz!!

Allah gözümüzü doyursun.

Snicker yemiş kadar sakin bir pazar diliyorum...

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..