Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Mart '07

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Adana maceram ...

Adana maceram ...
 

Uzunca bir süredir yazamıyordum sınavlar, işler, koşturmacalar… Hala yoğunum ama artık yazmak istiyor. Yazıp kendime geleyim diyorum.

Geçen bir sınav için Adana’ya gitmem gerekti. Bu aslında benim için hem sınav hem de tatildi. Zaten uzunca bir zamandır seda (hoşsada) çağırıyordu. Gidersem onu da görme fırsatı bulacaktım.

Neyse efendim Aşti’ye gidip bineceğimiz otobüsün peronunun buldum. Ablamın gelmesini bekliyorum. bu sırada insanların suratlarını incelme fırsatı buldum. Kimisinde ayrılığın hüznü, kimisinde kavuşmanın sevinci, kimisinde yalnızlık… Neyse ki ablam fazla gecikmedi değilse daha neler görecektim kim bilir…

Efendim otobüse geçtik yerlerimizi bulduk, montlarımızı çıkardık. Ben de yerleşmeye çalışıyorum, muavinden bir ses duyuldu ‘aracımız bilgisayar donanımlı olduğundan lütfen can güvenliğiniz için cep telefonlarınızı kapatınız’ diye. Herkes telefonunu kapatmak için elini cebine atarken arkadan yükselen ses herkesi güldürmeye yetti ‘telefonlarımızı kapatalım mı? Yoksa sesini mi kısalım?’ içimden abi sen komple in demek geçti…:) Muavin derin bir nefes aldıktan sonra ‘efendim sesini kısmanız gerekseydi sesini kısın derdim’ dedi. Ama biz hala gülüyorduk.:)

Yol boyunca kafamdan Adana nasıl bir yer diye düşünürken, Ankara da bize anlatılan ‘Adana da çantanıza dikkat edin. Sizin yabancı olduğunuzu anlayınca neler yaparlar neler…’ tarzında korkunç senaryoları da düşünmeden edemedim. Bir tedirginlik vardı üzerimde… Uzun bir yolculuktan sonra neyse ki Adana’ya varmayı başardık. İner inmez içime bir rahatlık, bir ferahlık geldi. Çünkü bize anlatılan insanların tam tersi yardım sever, iyi yürekli, bize yardım etmek için işini gücünü bırakan insanlar ile karşılaştım. Bu arada bizim yabancı olduğumuzu anlamamaları da mümkün değildi. Çünkü biz yola çıkarken Ankara buz gibiydi montlar, botlar… İndik insanlar ceketler ile geziyorlar. Sağ olsun seda ile konuştuğumuzda ‘yok ya Ankara kadar olmasa da burası da soğuk’ demesi kulaklarımda çınlıyordu. Evet, çok soğuk 27 derece:):) bir ara Elçin’in ‘Gülçin ayakkabıcılarda sandalet var mıdır acaba ayaklarım pişti’ demesine baya gülmüştük…

Neyse Adana da işlerimizi hallettikten sonra, Seda ile görüşmek üzere Osmaniye’ye dolmuşlarının olduğu yere gidebilmek için bir araca bindik. O bizi Yüreğir otogarına götürecekti. Oturduk şoför ‘indiririm ben sizi’ dedi. Bizde bilmiyoruz yaa gittikçe gidiyoruz en sonunda ‘daha çok var mı otogara’ dedim adam arkasını dönüp ‘biz orayı geçtik baya bir geçtik hatta’ dedi. ‘hayda ne yapacağız peki, hani indirecektiniz’ dedim. Neyse yardım sever halk gene bize ne yapmamız gerektiğini söyledi.

En sonunda Osmaniye dolmuşuna bindik. Hava o kadar sıcaktı ki bizim temmuz sıcağı… Ama dolmuşun canımdan içeri giren havadan insanların ‘üşüyoruz kapatır mısınız’ demeleri Elçini de beni de güldürmeye yetiyordu.

Vardık Osmaniye’ye ben daha küçük bir yer bekliyordum işin açığı. Ama gerçekten çok beğendim (montları ucuz) :) Seda’nın doğum günü geçti ama ben gene de bir pasta aldım, o gün yanında yoktum diye tekrar bir kutlama yaptık… Ona ördüğüm atkıyı hediye ettim. Ne zaman takacak bilmiyorum ama…:) (gerçi o üşür:)) neyse oda bizi yemeğe çıkardı. Vakit darlığından fazla kalamasak da baya güzeldi Osmaniye… Neyse sınavlarımızı halledip Ankara’ya döndük ama hala hafta sonunun etkisindeyim…

Bu arada unutmadan söyleyeyim sedalar kışın geldiğini takvimden anlıyorlarmış:):)

Seda ile uğraşmak onu kızdırmak çok hoşuma gidiyor onunda affına sığınarak yazdım zaten. Sedacım ilgin, alakan ve özellikle yemekler için çok teşekkürler.

Selime’yi ve Elif’i de tanıdığım için çok mutluyum… (Osmaniye elemanları bunlarda :) )

Adana insanlarına da iyiliği, yardım severliği, sıcakkanlılığı ve bize onları kötü anlatanların yüzünü kızarttıkları için teşekkür etmek istiyorum. Bu gezide de bir insanın yaptığı yanlışı bütün insanlara mal etmemek gerektiğini öğrendim.

Unutmadan Adana’ya gidip de yapmadan gelmeyeceğiniz şeyler:

1- Adana kebap yemeyi unutmayın (çok süper)

2- Sabancı Merkez camiini kesinlikle görün (harika bir şey.)

3- Şalgam için, mıcı mıcıydı galiba karla yapılan bir tatlı var mutlaka yiyin (ben yiyemedim içimde kaldı.)

4- Deli gibi gezin, keşfedin hem Adana’yı, hem kendinizi:)

Soğuk bir Ankara’dan Seda’ya ve tüm Adanalılara kocaman sevgilerle…

 
Toplam blog
: 28
: 1145
Kayıt tarihi
: 03.11.06
 
 

1984 yılında Ankara’da doğdum. Yaşadığım şehre yani Ankara’ya bayılıyorum. Hayatımın 2/3 ünü gülerek..