Ağla Türkiyem

Şimdi hepimiz kendimizi bir ailenin yerine koyarak biraz empati yapalım;
Çocukları sokakta oynuyor ve ansızın bir minibüsün çarpması sonucu ayağı minübüsün altında kalıyor, aile Adana gibi bir metropol kentin hastahanelerinden birine alalacele götürüyor küçük Aliyi, ayağı enfeksiyon kapmıştır, aile artık bir hastahanede olmanın rahatlığı ile Ali' nin gülümseyen, umutlu bir fotoğrafını dahi
çekerler cep telefonu ile ve ne olur biliyor musunuz? Herhangi önemli bir şeyinin olmadığı belirtilerek taburcu edilir küçük Ali. Daha sonra aile tekrar hastahaneye götürdüğünde ayağın çürümeye başladığı anlaşılır. Yeniden Hastahaneye yatırılır küçük Ali, serum verilir fakat sürekli kusamaya başlaması nedeniyle aile paniğe kapılır hastahanede doktor aranır fakat pazar günü olduğu için doktor bulunamaz.

Aile küçük Aliyi başka hastahaneye götürür fakat küçük bedenin her yerini enfeksiyon sarmıştır. Trafik kazasından itibaren 12 gün boyunca enfeksiyon kapmış bir organa etkili bir müdahale yapılamaması bir köyde dahi olamayacak bir sonucu beraberinde getirir ve küçük Ali Yiğit bu dikkatsiz şöförlerle dolu, bu pazar günü doktor bulunmayan, bu vurdumduymaz dünyayı bırakarak geçip gider. Bazen bazı şeyler için söylenecek cümle, kelime bulunamaz ya öyle bir şey yaşıyorum yazımın bu yerinde.

Ülke : Avrupa Birliğinin kapısına kadar gelmiş Türkiye
Olay: Trafik Kazası sonucu ayak ezilmesi
Sonuç: Enfeksiyonun dağılması sonucu 12 gün sonra yaşama sıkı sıkıya bağlı bir küçük çocuğun ölümü.


Saygılarımla...