Ah "Güzel ve Yalnız Ülkem" Türkiye!

Giriş; “ 33 Kurşun" dan 

Vurun ulan
Vurun.
Ben kolay ölmem.
Ocakta küllenmiş közüm
Karnımda sözüm var
Haldan bilene.
Babam gözlerini verdi Urfa önünde
Üç de kardaşını
Üç nazlı selvi
Ömrüne doymamış üç dağ parçası.
Burçlardan, tepelerden, minarelerden
Kirve, hısım, dağların çocukları
Fransız kuşatmasına karşı koyanda 

Bıyıkları yeni terlemiş daha
Benim küçük dayım Nazif
Yakışıklı
Hafif
İyi süvari
Vurun kardaş demiş
Namus günüdür
Ve şaha kaldırmış atını.
…
Şair Ahmed Arif’in uzunca bir şiiri. Son bölümünden aldım yukarıdakı mısraları. Emperyalistler ve onların maşaları “güzel ve yalnız” ülkeme sırtlan gibi saldırarak ülkemi işgale kalkıştıklarında Anadolu insanının şahlanışını ne güzel anlatır!Zamanla bu şahlanış ruhu bütün yurdu sarar da “İstiklâl Destanı” zaferle sonuçlanır. 

Bugün emperyalizm kabuk ve şekil değiştirerek “sıcak saldırı” metodunu değiştirdi, değiştirdi ama emperyalistlerin ve maşalarının Türkiye üzerindeki planları sinsi ve/ veya açık devam ediyor. Biz “sıfır sorunlu dış politika” ilkesiyle hareket edip ilişkileri iyileştirmeye, tâmir etmeye çalışırken geçmişte “problem” yaşadığımız ciğeri pek para etmez devletler ve onların gizli/ açık destektikçileri her fırsatta ve her platforma ülkemize saldırmaya devam ediyor. İki hafta içinde olanlara bakar mısınız yahu? 

Yorgo Papandreu Erzurum’da Vuruyor 

Tarih 7 Ocak 2011. Yer Erzurum. Papandreu’da kürsüde. (Evimdesin yahu!) Cümlelerine bakar mısınız: “Türkiye'nin işgali devam ettiği sürece Türkiye'nin AB üyeliği sürecinde sıkıntıları olacak. Kıbrıs sorunun çözümü için yeni çabalara, yeni kararlılıklara ihtiyaç var. 8 tane Türk uçağı Yunan adası üstünde uçtu. Bunun anlamı neydi, Türkiye neyi ispatlamak istiyor? Bu hareketler Ege'de statükoyu değiştirmiyor. Benzer her girişim Yunanistan'da farklı düşünceler oluşturuyor." 

Angela Merkel Güney Kıbrıs’tan Vuruyor 

Tarih 11 Ocak 2011. Almanya Başbakanı Angela Merkel, Başpiskopos Makarios'un 49 yıl önce Almanya'ya yaptığı
ziyarete karşılık vermek üzere (Zamanlamaya bakar mısınız?) Güney Kıbrıs Rum kesiminde. 3 milyon Türk nüfusuyla
“Die kleine Türkei (Küçük Türkiye) olan Almaya’nın Başbakanı Merkel’in konuşmasından bir cümle: "Güney Kıbrıs, elinden geleni yaptı ama Türk tarafı buna karşılık vermedi." Rum lideri Dimitris Hristofyas boş durur mu hemen sırıtıyor Merel’e: "Merkel bu ziyaretiyle Kıbrıs'a olan dostluk duygularını kanıtladı." Dikkat buyrun “Güney Kıbrıs” yerine Hristofyas Kıbrıs, diyor. Adanın bütünü adına konuşuyor. 

Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan Yunanistan Vuruyor 

Tarih 18 Ocak 2011. Yer Yunanistan Sarkisyan, “Türkiye’nin AB üyeliğine karşı değiliz. Fakat Ankara’nın birliğe üyelik yolu geçmişin tanınmasından ve komşularla medeni işbirliğinden geçer.” Geçmişi tanımak yani Ermeni soykırımını tanımak demeye getiriyor Sarkisyan. Güney Kıbrıs’ta da “vurmay”a devam ediyor Sarkisyan: ““Osmanlı İmparatorluğu altındaki insanlara kıyım, zalimlik ve tiranlık haricinde ne getirdi?” 81 yaşındaki Yunanistan Cumhurbaşkanı Papulyas da (Türkiye’yi kastederek ) bir “sağır” olarak “kör”ünü “ağırlıyor: “Bizi aynı barbarlar doğradı.” 

İsrail De Brüksel’den Vuruyor 

Tarih 18 Ocak 2011. Yer Brüksel. İsrail büyükelçisi, Avrupa Diplomasi Akademisi tarafından düzenlenen 'Ortadoğu’da Jeopolitik Manzaranın Yeniden Düzenlenmesi’ adlı konferansa katılmıyor. Katılmıyor ama konferasta İsrail Devleti adına Efraim Imbar’ın 6 Haziran 2010 tarihli 'Türkiye, Avrupa’ya, batıya ve İsrail’e Allahaısmarladık diyor' makalesi okunuyor. 

Makalede, Türkiye’nin ve Başbakan Erdoğan’ın Yahudi düşmanı olduğu, seçimlerde Türkiye’nin daha demokrat bir hükümet seçmesi gerektiği, Türkiye - İsrail ilişkilerinin hükümet değişikliği ile düzelebileceğinden… Bahsediliyor. Türkiye’nin iç işlerine karışmak mı dersiniz, “Yahudi düşmanı Türkiye” mi dersiniz, “anti demokratik hükümet” mi dersiniz…. Ne ararsanız var makalede. 

Şimdi iki hafta içinde seslendirilen bu ifadelere bakıp “safdillilik”le “Tesadüf yahu! Paranoyak olmaya gerek yok” mu demek yerine - farklı sikletite olan ve farklı ligde oynayan- Türkiye’nin her türlü iyi niyetine rağmen karşı tarafın “bilinçaltındaki kin öfke ve düşmanlığı”nın hâlâ devam ettiğini söylemek acı ama daha gerçekçi değil mi? 

Son sözüm baştaki şiirden olsun yine: 

“Vurun ulan
Vurun.
Ben kolay ölmem.
Ocakta küllenmiş közüm
Karnımda sözüm var
Haldan bilene.”