Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Nisan '14

 
Kategori
Tarih
 

Ah bir ataş ver cigaramı yakayım

Ah bir ataş ver cigaramı yakayım
 

BUGÜN 4 NİSAN "AH BİR ATAŞ VER CİGARAMI YAKAYIM..." TÜRKÜSÜ İLE SONSUZLUĞA UĞURLADIĞIMIZ DUMLUPINAR DENİZALTISI ŞEHİTLERİNİ ANMA GÜNÜ

Blue Sea (Mavi Deniz) adlı NATO tatbikatından çıkan Dumlupınar denizaltısının müfredatı görevlerini başarıyla tamamlamış olmanın kıvancıyla, onları ailelerine kavuşturmak üzere seyir eden gemilerinde, Nara Burnu'ndaki Noboland ismiyle onları bekleyen Azraillerinden habersizdiler.

Gece tam 12.00'yi vurduğunda Çanakkale Boğazı'ndan giriş yapmışlardı. Gölcüğe kadar memleket sularının güvenliğinde yol alacaklardı. Oraya vardıklarında, bir dahaki görevlerine kadar aileleriyle, sevdikleriyle özlem gidereceklerdi. İçlerinde tatbikat sırasında yeni bebeği olanlar da vardı. Dünyaya merhaba dediğinde evlatlarının yanında olamamışlardı, vatan görevindeydiler. Dünyaya gelen evlatlarını kucaklayacakları anın heyecanını taşıyorlardı. Oysa kader onlara evlatlarıyla bir devir teslim hazırlamıştı NARA BURNU'nda... Evlatları bu dünyada yüzlerini hiç görmedikleri, kucaklarında oturmadıkları, kokularını duymadıkları babalarının şehitlik nişanesini gururla devralacaklardı o gece orada. 

Nara Burnu'na yaklaşırken kimi yeni göreceği evladının kime benzediğini düşünürken, kimisi sevdiği ile buluşacağı anın hayalini kuruyordu. Her şey yolundaydı, Dumlupınar su yüzeyinde başarılı görev dönüşünün haklı onuruyla Çanakkale Boğazı'nın sularını yararak ilerliyordu.

Saat 2.15 Nara Burnu'ndaki büyük, korkunç bir gürültü Çanakkale Boğazı'nı sarstı. İsveç bandıralı Noboland Şilebi boğazın ortasında jilet gibi burnuyla kesti geçti Dumlupınar Denizaltısını. Neye uğradığını bilemeyen 81 denizci, Çanakkale'nin derin, soğuk sularına gömüldü şanlı gemileriyle birlikte. O anlarda yaşanan can pazarını kimse bilemez, hissedemez elbette. Fakat esas hüzünlü olan 72 saatlik yaşam mücadelesinde gösterdikleri tevekküldü.

Günün ilk ışıkları Çanakkale Boğazı'nı aydınlattığında, boğazın 90 metre derinliğinde korkunç bir durum söz konusuydu. Aldığı yara sonucu batan ve manevra dairesinde yangın çıkan Dumlupınar'ın kıç torpido bölümünde 22 denizci sağ kalmayı başarmış, kurtarılmayı ümitle bekliyordu. Olayın üzerinden 4 saat geçtikten sonra, deniz yüzeyine fırlatılan "denizaltı battı şamandırası" bir balıkçı teknesi tarafından görülüp haber verilmişti. Yüzeyle tek bağlantıları bu şamandıraydı. Şamandıranın içinden bir telefonla bir yazı çıktı: "Dumlupınar burada battı. Kapağı açın ve irtibat kurun !"

Denizaltı ile ilk telefon görüşmesinde: "Gerekmedikçe konuşmayın ve sigara içmeyin!" uyarısının yapıldığı konuşma kayıtları tarihe şöyle geçmiştir:

-Alo Dumlu !

-Evet, Dumlu.

-Ben üsteğmen Suat.

-Evet efendim, ben Selami.

-Selami nasılsınız? Biz geldik, şimdi bana durumu anlat.

Efendim, dizellerden yara aldık, manevra dairesinde yangın çıktı. Bataryayı sıfıra alarak kıç torpido dairesine geçtik. Şimdi manevra dairesi su ile dolu.

-Kaç kişisiniz orada?

-22 kişiyiz.

-Diğer dairelerle irtibatınız var mı?

-Yarım saat evvel kıç batarya dairesi ile konuştum. Şimdi cevap vermiyorlar.

-Merak etmeyin, Kurtaran geldi. Biz buradayız.

-Efendim, manometre 267 kadem gösteriyor, doğru mu?

-Selami Kurtaran geldi. Şimdi kurtarma işine başlıyor. Ben biraz sonra yine gelirim.

-Peki efendim.

267 kadem derinlik, 90 küsur metre demektir ve o günün koşullarında bu derinlikteki denizaltından kurtuluş olamayacağının bilincindedir denizciler. Selami'nin sorusunu yanıtsız bırakan üsteğmen Suat da bunun farkındadır. Ama ne desin? Gene de Kurtaran gemisi canhıraş kurtarma çalışmalarına girişti. Dalgıçlar aşağıya inmeye çalıştılar. Fakat 80 metreden sonrası mümkün olamıyordu. zamanla kıyasıya bir mücadele vardı. Çünkü batan denizaltılarda en fazla 72 saat yaşanabiliyordu. Oksijenleri giderek tükenecekti. Şamandıra 4 saat sonra bulunmuş, Kurtarma gemisi 10 saat sonra ulaşmıştı olay yerine. Vakit giderek daralıyordu. Çanakkale Boğazının ters akıntıları kurtarma işini zorlaştırıyordu. Nihayet denizaltı subay, astsubay ve erlerin tümüne korkunç gerçek söylenmek zorundaydı. Başta söylenen "gerekmedikçe konuşmayın ve sigara içmeyin" ikazının yerine "artık konuşabilirsiniz, isterseniz sigara içebilir ve hatta türkü de söyleyebilirsiniz" denildiğinde denizaltındakiler çok az da olsa umutlu bekleyişlerinin sonu olduğunu öğrendiler ve son duyulan sözleri: " Sizler sağ olun! Vatan sağ olsun!"un ardından yükselen " Ah bir ataş ver cigaramı yakayım. Sen sallan gel, ben boyuna bakayım..." türküsüydü.

Yukarıda heyecan ve telaşla yürütülen kurtarma çalışmaları sırasında, denizaltının dünya ile tek bağlantısı olan şamandıranın kablosu kaza ile koptuğunda 22 denizcinin de hayata tutunduğu tek bağ kopmuş oldu. Diri diri sularda ölüme gidişin 72 saatlik süresi dolduğunda Milli Savunma Bakanlığının 7. ve son "Çanakkale Nara önünde batan Dumlupınar denizaltı gemisinde kalmış olan personelin kurtarılmasından tamamen ümit kesilmiştir." açıklaması ile Çanakkale Boğazı'nın derin sularında bir şehitliğimiz daha olmuştur: DUMLUPINAR DENİZALTI'sı ve kahraman mürettebatı  burada yatmaktadır..! 

RUHLARI ŞAD OLSUN !

Bugünün anısıyla söylenecektir bu türkü: 'AH BİR ATAŞ VER CİGARAMI YAKAYIM... SEN SALLAN GEL; BEN BOYUNA BAKAYIM'

 

 
Toplam blog
: 19
: 268
Kayıt tarihi
: 31.03.14
 
 

1961 İstanbul Doğumlu. Üç çocuk annesi. Yazar. Yayınlanmış kitapları: POSTACI, Herdem Kitap A..