Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Temmuz '11

 
Kategori
Dostluk
 

Ahde Vefa ve Dostluklarımız

Ahde Vefa ve Dostluklarımız
 

Dostluk


Bu sabah uyuyordum telefon çaldı. Uyandım arayan Nisa hanımdı. Bir arkadaşının eşi vefat etmiş. Bana haber vermek için aradığını, kendisin de hemen İzmir’e hareket edecegini ve cenaze evine gidecegini, ikindi namazıma müteakipte defin edilecegini söyledi. 

Biran dondum kaldım, düşündüm;İnsan doğar, büyür yaşar aile olur, akrabalar dışında da dost edinirler. Dost Can’dır Candan ötedir. 

Sevinclerimizi paylaşandır, sıkıntılarımı, kendi sıkıntısı bilendir dost. Dostlarımızı, arkadaşlarımızı, sık sık arayıp hal hatır sormak, her an yüreğimde oldukları bildirmek bizim başta gelen görevimizidir. Eger dost diye biliyorsak. Bunu bizler çok sık yapmayız. Sonra ise kaybettiğimiz zaman da, çok üzülüyor, pişman oluyoruz. En azından telofanla sesini duymadığımız için. 

Seni kırmayan ancak zaman zaman yeri geldiğinde de, seni incitmeden dogru yolun ne olduğunu bize öğretendir. Zarar görmemize, engel olmaya çalışandır. Çıkarsızdır, menfaat sağlamayı düşünmez. Sevgisi ve dostlugu karşılıksızdır. Ağızdan çıkan sözü değiştirmek ya da geri almasına beklemek çok zordur. Ne verdiklerinin hesabını tutar ne de bir gün bunları geriye aynı şekilde dönecegide beklemez. Dost acı söyler. Dost sevilip güvenilen, yakın arkadaştır. 


Gecen günlerde, Kadim dostumuz, Oktay Hamlamaz’ı telefonla aradım. Kendisi Ankara’da oturur ve bizim eski Sendikaya başkamızdır. Emekli olmama rağmen, Özel günlerimizi hiçbir zaman unutmaz. Kandil’lerde, bayramlarda arar. Sıkıntım olup olmadığını ve sağlığımın nasıl olduğu merak eder. Her zaman arar ve de sorar. Çünkü benim de hastalandımı ve de felç geçirdiğimi bilir. 

Bana her zaman, yakındır beni sevendir. İyi ve kötü günümde her zaman yanımda olandır. 

Onu gördüğümde sıkıntılarım gider. Acımı sevincimi sıkıntımı herşeyimi paylaşır. Beni dinleyen acı gerçekleri söyleyen, bana hiçbir zaman kırılmayan böyle bir dostumdur. 

Birlikte olduğumuzda sohbet etmeye doyamadığımız. Zamanımızın nasıl geçtiğini anlayamadığımız, ayrılma zamanı geldiğinde de bir sonraki toplantı zamanın gelmesini sabırsızlıkla beklediğimiz, dertlerimiz ve sevinçlerimiz ortak olan. Yanımızda olmadığı zamanlarda mutlaka her an hatırlanan, kalbimizde olan, çeşitli nedenlerle gürüşemiyor olsak da çok özlenen insan, dostumuz kardeşimizdi Oktay Eren.. 

Oktay Eren’de Bursa ikamet ederdi. Benim canım arkadaşım dostum. Birlikte mücalede verdigimiz can dosttumun vefat ettiği haberini de, Oktay Hamlamaz’dan duymam, beni cok üzdü. Ağladım ellerim titredi, dostumu yitirmiştim. Canım yanıyor, içim sızlıyor. Onu hasta iken gidİp görmedim, helallik alamadım. 


Gülmesi aklıma geliyor. Şen şakrak neşeli ve de çok yakışlı bir adamdı Oktay. Hani artist gibi delikanlı derler ya, öyle biri idi benim arkadaşım… İyi bir hatipti. Konuşurken çevresindekileri adeta kuşatırdı. Kelimeleri sözleri, benim diyen Ebeyatcılara taş çıkarırdı. Sesi tok ağır ağır konuşması ise akıcı ve berraktı. 

Konuşurken yüzünü başka tarafa çevirmez. Gözlerinin içine baka baka topluluğa hitap ederdi. Bulunduğu mecliste. Toplantılarda ayrıcalığını hemen belli ederdi. Ben onun kadar sevilen ve saygı gören birini daha tanımadım. 

Benim en zor anlarımda her zaman yanımda oldu. Ama ben onun gibi olamadım. Onun son günlerinde, elini tutamadım. Ona son gücümle sarılmadım. Dostluğumu ona gösteremedim. 

Ben sevdiklerimi unutmam. İstesem de unutamıyorum. Zaten bu sevdiklerim yüzünden hayatım berbat geçiyor. Bana yokluklarıyla acı veren, sevdiklerim yüzünden onları suçlamıyorum, suçlayamam. 

Herkes birgün birilerini terk edecek ama ölye ama böyle. Ama zorunlu ama değil. Ve birileri de hep terk edilen olacak. Hep onun acısını duyacak. Her an, hergün, unutulmayacaklar bu terk edenler. Terk edilenler tarafından. Ta ki kendileri de birgün bu dünyayı terk edene dek. 

Bilmiyorum ya, ben ne yazıyorum.. 

Allah işte insana ne kadar güzel değerler, duygular vermiş. Gözle görülemeyen güzellikler. Sevmek, üzülmek, ağlamak, sevinmek, acı, acımak, özlemek, ümit etmek, paylaşmak, gönülbağı, affetmek, gurur, vicdan. Düşünce bunlardan daha güzel şu dünyada ne olabilir ki diyorum? 

Bunlardan daha fazla zenginlik olabilir mi? İnsan olmak en büyük zenginlik. İnsan derken, insan gibi insan olmak. Adam gibi, adam dersin ya öyle. Tabii ben güzel olan değerleri saydım, güzel olmayanları zaten Allah vermemiş ki.. Biz insanlar onları yaşatmışız birbirimize.. 

Ya hiçbir şey için geç değildir aslında. Hep derim, yine diyeceğim;Yarın bügündür diye. Hiç birşeyi ertelememek lazım. Hayat ertelemeye gelmiyor. Bir bakıyorsun ki, nerelere gelmişsin. İstesen de istemesen de, seni bir yerlere getiriyor, bir yerlere çarpıyor veya bir kıyıda bırakıyor. Deniz gibi. 


Onun için kendini hayata bırakmak yerine, mücadele etmek varken, hayatı biraz olsun kendi istedimiz gibi yaşamak varken. Neden başkalarının istediği gibi yaşayalım? Ot gibi de yaşayacaksam, ben istediğim için olmalı. Bunu da ne kadar yapabiliyoruz? Bilmiyoruum bilmiyorum bilemiyorum.
Ben bir ordan bir burdan konuştuğumun farkındayım. Bağlantısız farklı. Bilmiyorum ya neden ne söylüyorum? 

Bildiğim beyin söylüyor, parmaklarım yazıyor işte. Beynim de değil aslında, çünkü; düşünemiyorum, gerçekten.Yüreğim söylüyor. O Kadar üzğünüm ki. Dostunu kardeşini kaymetmişsin. Sevdiğin insanı yitirmişsin ama, ona son görevinde yaynnda olamamışsın, onun seni sağlığında taşıdığı gibi sen ona vefanı, sadakatini göstememişsin onu tabutu taşımamışsın, gel de üzülme ve de yıkılma… 

Üzülme lütfen. Ben burdayım ya. Bak ne güzel işte. Bana sen benlesin gibisinden laflar etmişsin. Evet bak buralardan da yakınım, senleyim. Daha ne istiyorsun? Bu kadar yakınken ne bu üzüntü ne bu kaygı? Bu kadar birbirine yakın kaç arkadaş, dost vardır? Önemli olan, uzakken yanında olmasıdır. Bedenen çok yakın ama, birbirinden çok uzak insanlar o kadar çokki. 


Böylesi yok. Böylesi çok güzel böyle olmak, böyle hissedilmek de harika bir duygu. Aynı şeyler senin için de geçerli. Ben de aynı şeyleri sana söylemiş farzet. 

Hikmet Metin Çavdar
 

 
Toplam blog
: 38
: 839
Kayıt tarihi
: 02.07.11
 
 

1952 yılında Bursa'da doğdum, uzun süre yönetlcilik ve Sendika Başkanlığı yaptım. Politika Gazete..