Ahmet Hakan in, gerisi out

Ilımlı İslam çıktı mertlik bozuldu galiba.

Artık belden aşağı kavga mübah olmuş...

Derseniz İslam’ın ılımanı mı olur?

Oluyor hem de bal gibi oluyor.

Adam “Müslüman” kimliğiyle yazmaya başlıyor, çıktığı kanal, yazdığı gazete aynı düşüncenin paralelinde bir kimlik taşıyor.

Daha sonra ne oluyorsa, yazdığı gazeteyi ve kanalı terk ediyor. Başka bir medyada boy gösteriyor.

Ve diyorlar ki, “Sen giderken, Müslüman kimliğini burada bıraktın” artık kimliksiz olduğunu kabul etmek zorundasın..

Bu şu demek mi oluyor ? “Bizde iken Müslüman’dın..

Adama höst derler. Ama sadece adama derler.

Kendisi “Efendisizlik Keyfi” dese de, asıl itiraz ettiği bence boynuna asılan yaftanın kendi ile Yaratanı arasında yaşanması gerektiği.

Müslümanlığını bilmem, o; kendisi ile inandığı arasında ki protokol.

Ama ılımlı olduğuna şahidim.

Şimdi Peygamberimizin “Zorlaştırmayın, kolaylaştırın, nefret ettirmeyin, sevdirin” mealindeki hadisine bakarsanız, kimin İslam’a daha iyi hizmet ettiğini görürsünüz.

O yüzden ham, yobaz, softa alışılagelmiş görüntüyü bozan herkese ılımlı İslam düşünürü demek daha doğru.

Benim yandaşım yapıyorsa doğrudur demediği için mi hedef tahtanız oldu?.

Yada “memleketin gariban Müslüman’ı söğüşleniyor, sırtında asalaklar yaşıyor,” dediği için mi kötü adam oldu?

Aklı evvellin biri çıkmış, apronda deve kesmiş, bunun savunulur bir yanı olabilir mi? Üstelik parası da bizim cebimizden..

Tarikatlar İslam’dan başka her şeyi verir hale gelmiş, bunu söylemek mi yalan?

Yanlış olan doğruyu saklamak değil mi?

Kol kırılır yen içinde kalır idolleriyle büyütülen bir toplumun neresi sağlıklı olur ki?

Ama kırılan kol bir daha tutmaz diyemiyoruz..

Adamın birisi çıkmış, Latife Hanım’ın Atatürk’e hitaben söylediği iddia edilen “Yeter artık çok içtin Kemal” demesini eşlerin karşılıklı geçen bir diyalogu olduğunu, ama Ahmet Hakan’ın ise bunun Atatürk’ü bir karalama kampanyası olarak empoze etmeye çalıştığını iddia etmiş..

Bu fıkra yeri geldiği için…

Kadının gardırop kapağı bozulmuş, tamirci çağırmış.

“Evin önünden tren geçerken, kapak kendi kendine açılıyor, bir bakar mısınız?

Usta gardırobun içine girmiş ve treni beklemeye başlamış, derdi tren geçerken hangi menteşenin açıldığını görmek..

O arada kadının kocası eve gelmiş..

Kadın durumu anlatmakta zorlanmış, kem küm derken, kocası gardırobun kapağını açıvermiş.

Durum vahim…

Usta ne desin..

“Vallahi tren bekliyordum..

İnandı mı sanıyorsunuz..

Şimdi bizde inandık sanmayın, her fırsatta darbe vurmaya çalıştığınız bir ideolojiyi onu bunu paravan ederek methetmeyin.

Kıvırmayın..

Kim ne derse desin, artık Ahmet Hakan in olmuş