Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Haziran '13

 
Kategori
Dünya
 

AK Parti'nin ABD ile AP sınavı başlıyor

AK Parti'nin ABD ile AP sınavı başlıyor
 

Amerika Birleşik Devletleri Kongresi (Alıntıdır)


ABD Gezi Olayları üzerinden AKP iktidarının uyguladığı demokrasiyi değerlendirmiş.

Anlaşılan 'Stratejik Ortak' uygulanan kör topal demokrasi oyununu beğenmemiş.
Sanki Gezi olaylarından önce çok sağlıklı işliyordu.

Bu arada Avrupa Parlamentosu da boş durmuyor. Bu konu bu yorumlamanın sonuna doğru irdelenecektir.

ABD yönetimi ile Avrupa Parlamentosu AK Parti'nin üstündeki ‘Demokles'in Kılıcı’ mıdır?

Ne kadar zor bir durumdayız ki bizi TBMM değil de ABD Kongresi koruyup kollamaya çalışıyor. Ne günlere kaldık, nasıl bir duruma düştük anlayan var mı?

Dün öğle sonu Kızılay Metrosu’na indikten az sonra iğrenç bir koku içerisine düşmüştüm. Bu nedir diye düşünürken gözlerim yanmaya başladı birden bire. Ben de yakınımdakiler de söylenmeye başladık. Anlaşılan bir gece önce bol bol kullanılan Biber Gazı Bombalarının etkileri geçmemişti. Yarım saat kadar gözlerimi oğuşturmak ve lanet okumak zorunda kaldım.

ABD’ye göre köylerden kentlerden gelen dip sesler hiç de iç açıcı değil

ABD Kongresi dün Gezi Olayları'nı tartışmış.

Türkiye'de uygulanan demokrasi sarmalı 'sert' bir biçimde eleştirilmiş.

Türkiye AKP ile 'Yol Ayrımındaki Türkiye' aşamasına gelmiş de haberimiz yokmuş.
Yaşanılan çelişkiler, orantısız güç ve ABD malı Biber Gazı demokrasiyi bir türlü kuramamış.

Bence olacağı buydu.

Atalarımızın dediği gibi, 'doğdaç oğlak' her yerde koşuşturmaya başlayınca başı dönmeye başlamıştı. ‘Ilımlı İslam’ ya da ‘İslam Demokrasisi’ dayatmaları sonunda bu gibi sonuçları yaratmıştı.

Sünni dayatmalar sonunda Alevileri de sözlü ve yazılı olarak başkaldırıya yöneltmiş, onlara sunulmaya çalışılan kimi çözümler hiç de beğenilmemişti. Bu bağlamda AK Parti’nin İran’dan çok Gazze ile Filistin’e yönelik tutkusu bakalım ne gibi sonuçlar doğuracak. Bu arada Irak’ta yaşayan Sünni ve Alevi Şii karışımı Türkmenler’in her türlü terör saldırılarına karşı daha bir açık hedef seçilerek sık sık katliama uğradığı da gözlerden uzak tutulmamalı.

ABD Kongresindeki tartışmalar ne kadar ibret verici değil mi?

İleri demokrasi denilen sarmal 'sağlıklı' değilmiş!

Oysa AKP en etkin çözümleri sağlık alanında uyguluyordu.

Bu uğurda Prof. Dr. sıfatlı bir Sağlık Bakanını bile harcadı.

Şimdi ise sadece Dr. derecesinde bir bakanla yola devam ediyor.

Bu durumda başta sağlık olmak üzere toplumu kemiren sorunlar nasıl çözülecek?

ABD Kongresindeki oturumda ilk sözü alan Washington Yakın Doğu Enstitüsü’nden tarihçi Soner Çağaptay, son yıllarda Türk politik mücadalesine şekil veren seküler-İslamcı çekişmesine rağmen, gösterilerin Türk demokrasisinin kalitesi, liberal değerler adına gerçekleştiğini söyledi. Gösterilerin, geleceğe etkisi konusunda ise, ‘Bu yeni taban hareketi formu ve liberal muhalefet, Başbakan Erdoğan’ın siyasi ajandasını karmaşık bir hale getirebilir. Örneğin çok etkili bir muhafeletle karşılaşabileceği, ülkenin parlamenter demokrasisini başkanlık sistemine dönüştürme kararını vermeli mi? Bu arada Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, göstericileri destekleyip demokrasinin sadece seçim kazanmak olmadığını söyleyerek kendini şimdiden tarafsız bir figür olarak konumlandırdı’ diye konuşmuş.

Bu konuşmayı tuttum Gerçekten Sayın Gül'de biraz sağduyu, itidal, merhamet ve sabır var. Öte yandan ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Dana Rohrabacher, toplantının açılış konuşmasında, bu oturumun Türkiye’yi ‘hırpalama’ amaçlı bir oturum olmadığını, olaylara ve Türkiye’nin gidişatına dair bazı kaygılarının bulunması nedeniyle bu toplantıyı düzenlediklerini açıklamasının ardından getirdiği aşağıdaki eleştiriler için bakalım yetkililer ne diyecek.

Son dönemdeki gelişmelerle kafalarında bazı ciddi sorunların uyandığını söyleyen Başkan Dana Rohrabacher, ‘Türkiye’yi değişen dünyada ılımlı İslam örneği, ilerleme, barış ve istikrarı desteklemede güvenilir bir ortak’ olarak gördüğünü ancak ‘yerel konularla alakalı kitlesel protestoların Erdoğan hükümetini salladığını ve hükümetin muhaliflere karşı sert tedbirlere başvurmasının toplumsal öfkenin yayılmasına katkı sağladığını’ da vurguluyor.

Gezi Parkı Olayları buzdağının görünen bir kaç tepeciği sayılamaz mı?

Biliyoruz ki Gezi Olayları ya da Gezi Parkı'nın yıkılarak yerine bir AVM ya da Rus ve Hint mimarisi ağırlıklı Gürcü Halil Paşa Kışlası kondurularak bir Kent Müzesi açılması girişimi toplumdaki tepkileirn toplamı olarak ortaya çıkmıştır. Görülen olaylar Türkiye çapındaki nice açmazların birikimlerinin yansıdığı büyük buz dağının elli kadar kentimizdeki küçük tepecikleri değil midir? İçişleri Bakanlığı'nın açıkladığına göre Gez Parkı üzerinden doğan 'protesto' gösterilerine 'iki buçuk milyon' kişi katılmış. Onların 'ev tutulan' yakınları ile birlikte en az on milyon kişi olduğunu da düşünelim bir ara, ne olur.

Başbakan Erdoğan’ın Faiz Lobisi ‘Yahudi Lobisi’ demek olmasın?

Ek bir bilgi olarak şu alıntıyı sizlerle paylaşmak istiyorum:
‘Temsilciler Meclisi ‘Avrupa, Avrasya ve Yeni Gelişen Tehditler Alt Komisyonu’ Başkanı Dana Rohrabacher aynı zamanda, Başbakan Erdoğan’ın Kuzey Afrika ziyareti dönüşü İstanbul Atatürk Havaalanı’ndaki konuşmasında ortaya attığı, daha sonra da 'Milli İradeye Saygı' mitinglerinde sıkça dile getirdiği ‘Faiz Lobisi’ ifadesinin, Yahudi karşıtı bir slogan olduğu görüşünde’ (Alıntı erişim yeri: Amerika’nın Sesi 25.06.2013)

Demokrasi oy avcılarının oyuncağı olabilir mi?

Son aylarda biliyoruz ki sanal iletişim tehdit altında. AK Parti geçtiğimiz seçimlerde %50’ye yakın oy almış olsa bile bu sonuç onun her yaptığının ve yapacak olduğu ve tepki görebileceği nice işlerin teminatı olabilir mi? Görülen o ki ABD ile Avrupa Parlamentosu da buna dikkat çekmek istiyor.

Dayatılan şu: Ben istediğimi yaparım. Bu konuda hiç kimse kendi arasında bile konuşamaz, yazışamaz. Yoksa gerekirse en küçük bir kıvılcımda bile İstanbul'u, Ankara'yı Adana’yı, Antalya’yı bile yakarım. Yaşasın AVM, yaşasın rantiye, yaşasın Gürcü Halil Paşa Kışlası, yaşasın ABD'den icazetli demokrasi, denilmek isteniyor.

Yaşanılan sorunun içerisine Diyarbakır’da toplanacak olan yeni bir Kürt Kongresi de eklenince AK Parti iktidarının nasıl bir dönemece girdiğini anlamak daha bir açığa çıkıyor sanırım. Oysa hangi Batılı ülkede bir etnik topluluğun temsilcisi olduğunu öne süren terör örgütü destekli olduğu yetkililerce söylenen ve görülen birileri ‘ayrılıkçılık’ içerikli böyle bir toplantı yapabilir? ABD’de ‘zenciler’, Almanya’da ‘Türkler’ bu tür bir yola başvurmaya kalkışsalar neler olabilir değil mi? Görülen o ki Erbil’deki ‘Bölgesel Yönetim’ oluşumu kimi siyaset ağaları ile toprak ağalarını pek iştahlandırmış. Peki, öncelikle sorayım Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk dedesi Hüseyin Kanco ile annesi Türkiye Türk’ten kalan Kasr-ı Kanco çevresindeki on binlerce dönümlük toprakları çevresindeki köylülere ve akrabalarına ne zaman dağıtacak?

Beş ay önce ipler nasıl gerilmişti?

ABD Dışişleri Bakanlığı, Şubat ayı başında ABD’nin Ankara Büyükelçisi Frank Ricciardone’nin hafta başında bir araya geldiği Türk gazetecilere yaptığı, Türkiye’deki uzun tutukluk ve yargı sitemine yönelik eleştirilere destek vermesinin ardından ABD ile ipler iyice gerilmeye başlamıştı

Bunun üzerine Dışişleri Sözcüsü Victoria Nuland, ‘Büyükelçi Frank Ricciardone, Bakan Hillary Clinton’ın söylediklerini ve eminim bu konularda kamuoyu önünde açıklama yapma şansı olduğunda Bakan John Kerry’nin söyleyeceklerini tekrar ediyor. Türkiye’nin dostları ve müttefikleri için Türkiye’nin hukukun üstünlüğü ve insan haklarının korunmasını güçlendirip gazeteciler, blog yazarları için ifade özgürlüğünü koruyarak istikrarlı bir şekilde ilerleme kaydetmesinin önemini saygıyla dile getirmeye devam etmek bir yükümlülük. Bu bizim için yeni değildi. Bu konuda hem kamuoyu önünde hem de özel görüşmelerde son derece açık olduk’ açıklaması ile ülkemizdeki demokrasi uygulamaları ile sanal iletişim konusundaki kaygılara dikkat çekmişti.

Anlaşılan ABD de her türlü silah satışı yanında bir de Biber Gazı Bombaları satarak yan gelip yatıyor. Son gelişmelere göre AKP iktidarının ilgili bakanı kendilerine eleştiri yazanları denetleyebilmek, örgütlenmeleri engellemek ve gerektiğinde susturabilmek için Twitter ve Facebook ile bir türlü anlaşamamış. Oysa sızan bilgilere göre Facebook, ‘Sizi mi kırayım. Bir kolayına bakarız’ gibi bir yaklaşım içerisine girmiş bulunuyor. Demek ki birkaç arkadaşımızla görüş alışverişinde bulunduğumuz alanlara artık polis de savcı da girebilecek. O güzelim başkaldırı içerikli düşüncelerimizle birlikte toptan satıldık. Şimdi biz kimi nasıl eleştireceğiz, ‘Ey Demokrasi? Bu gelişmeler karşısında Facebook ne yapsın? O da araziye uymuş, ‘al gülüm ver gülüm’ diye diye 'yola devam' diyor! Bu kıskaç içerisinde bakalım Milliyet Blog yönetimi nasıl bir tavır geliştirecek.

Avrupa Parlamentosu Türkiye'den niçin kaygı duyuyor?

AP Başkanı Martin Schulz 19 Haziran 2013 günü, ‘İlk önce Türkiye'de şunu görmemiz lazım. Türkiye'de canlı bir sivil toplum var. Seküler bir Türkiye istiyorlar. Türkiye'yle ilişkileri kesmemeliyiz. Erdoğan tüm Türkiye (devlet) değildir. Hükümettir. Sadece hükümeti temsil eder. Bu ayırımı unutmayalım. Bunu görmemiz gerekiyor. Devlet benim dediğiniz zaman bunun Fransa'da böyle olmadığı görüldü’ sözleri ile Batı’nın demokrasi anlayışının çarpıcı bir yönünü açıklıyordu. Batı’ya göre demokrasi hiçbir biçimde çoğunluğun azınlığa egemenliği, baskısı ya da zulüm aracı olamaz.

Az önce sanal ortama düşen bir konuşmasında AP Başkanı Martin Schulz, kısaca, Türk hükümeti üye olmak istiyorsa, AB standartlarına uymak zorundadır’ açıklaması ile yine AK Parti iktidarını daha demokratik olmaya çağırmış olmuyor mu? ‘Hükümetin yönünün Avrupa'ya dönük olduğu kuşku götürür’ diyen AP Başkanı Schulz, ‘Türkiye'nin AB standartlarına uymak zorunda olduğu konusunda Başbakan Erdoğan'ın açık bir mesaja ihtiyacı olduğunu' savunan Schulz, 'hükümetin laik yaşam tarzına giderek daha az saygı gösterdiğini’ vurgulayarak AK Parti’nin ‘yola devam’ anlayışına taş koymak istemiyor mu, dersiniz?

Schulz’un, 'yıllardır yürütülen müzakerelere rağmen, Avrupa Birliği ülkelerinin de Türkiye'yi gerçekten isteyip istemedikleri konusunda uzlaşma sağlayamadıklarına’ dikkat çekmesi de Avrupa Parlamentosu’ndaki ortak düşüncenin yeni biçimini açıklıyor olsa gerek.

Bugün APKM’de Türkiye’deki son gelişmeler değerlendirilecek. Bakalım ABD Kongresinden sonra AP ne gibi eleştiriler getirecek.

Görülen o ki AKP son yıllardaki kimi dayatmaları yüzünden ABD ile AP arasında zorlu bir dönemece girmiş bulunuyor.

 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..