AKP demokrasisi...

Son günlerde birbiri üstüne o kadar talihsiz durumlar yaşanıyor ki, sanki her biri planlı bir biçimde gündeme sunuluyor.

Önce Alevilerin onbinlerce kişilik haklı eylemleri ve sorunlarına çözüm bulmak için düzenlediği organizasyon Ankara’da yapıldı. Aleviler gibi haklarını barışçıl ve insani temeller üzerinde aramaya çalışılan bir gruba verilen tepkiler komedi boyutundaydı.

Zaman Gazetesi son zamanlarda reklamlarında kullandığı “yaftalamadan düşünün” sloganı ile gazetenin ideolojisine uzak duran ve önyargılara sahip olan okuyucuyu gazeteye davet ediyordu.

Aynı zaman Gazetesi Alevilerin isteklerini “ayaklanma” olarak manşetlerine taşıdı. Gazeteye göre Aleviler dış güçler tarafından ayaklandırılmış ve devlete karşı hareket etmeye teşvik edilmişti.

Böyle bir manşeti yazmak bakmak ile görmenin önemini bir kez daha öne çıkartıyor. Tek bir olumsuz olayın yaşanmadığı bu eylem sonunda Devlet Bakanı Mustafa Said Yazıcıoğlu “böyle uç fikirlere cevap vermemiz mümkün değil” dedi.

Devletin bakanı bir cümle ile olanı biteni görmezden geldi. Yazıcıoğlu beş yıllık Diyanet İşleri Başkanlığı yapan geçmişte ilahiyat fakültesi dekanlığı görevlerinde de bulunmuş birisi.

Söyledikleri ile önyargıların odağı olduğunu herkese gösterdi. Kaldı ki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin zorunlu din dersi olmaz hükmüne rağmen hükümet bugüne kadar bu alanda bir adım atmadı. Mahkeme kararı uygulanmadı.

Gündeme bomba gibi düşen bir başka olayın baş aktörü Vecdi Gönül oldu. Geçmişte İzmir, Ankara Valilikleri, Emniyet Genel Müdürlüğü yapan Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ün mübadeleye ilişkin olarak söylediği, "Ege'de Rumlar, Türkiye'nin pek çok yerinde Ermeniler yaşasa aynı milli devlet olabilir miydik?" ifadesi Türkiye’nin geçmişine dair azınlık anlaşmalarını bile tartışılır hale getirdi.

Ülkenin en önemli görevlerinden birinin Savunma Bakanlığı’nın başında olan Gönül’ün söyledikleri oldukça talihsiz olarak kabul edilirken yurtdışından da olumsuz birçok tepki aldı.

Özellikle dünyanın gözü farklı etnik kökenlerin soykırım iddiaları ile Türkiye üzerine çevrilmişken Gönül’ün bu açıklamaları işin tuzu biberi oldu.

Son olarak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatı ile yaklaşık 10 kadar gazetecinin başbakanlıkta haber yapma hakları ellerinden alındı. Akreditasyon kartlarının yenilenmediğini öğrenen gazeteciler tepki gösterirken, kartı yenilenmeyen gazetecilerin muhalif tavırlar içerisinde olan kişiler olduğu dikkatlerden kaçmadı.

Her fırsatta Türkiye’nin partisi, Türkiye’yi kucaklıyoruz, herkese hitap ediyoruz gibi söylemlerle yola çıktığını iddia eden AKP’den demokrasi adına tekrar ilginç bir uygulama ile karşılaştık.

AB’nin basın özgürlüğü kavramlarına vurgu yapmasının ardından yaşanan bu olay, Yazıcıoğlu’nun Alevi açıklaması ve Gönül’ün azınlıklar ile ilgili açıklaması; artık konuşma ve ağzımızdan çıkan söz dengesinin kurulması açısından dikkat etmemiz gerektiğini bir kez daha hatırlattı.

Demokrasiyi isteyen ve halkın oylarıyla başa gelen iktidar demokrasi ismini kullanarak demokrasiye aykırı müdahalelerle dikkat çekmeye devam ediyor.

Ahmet Buğra TOKMAKOĞLU

abtokmakoglu@gmail.com