Aktütün baskınının şifresi

Türkiye Cumhuriyeti, maalesef yine bir terör haberiyle sarsıldı. Hakkâri’de ki Dağlıca Baskını’ndan sonra Ak Tütün Karakolu’na yapılan PKK baskını ülkemizde tekrar gündemi değiştirmeye yetti. Bu vesileyle çatışmada şehit düşen askerlerimize Allah’tan rahmet, onların yakınları ve tüm milletimize taziyelerimi iletiyor, vatan sağ olsun diyorum.

Bu tür saldırılar, PKK’nın kendi adını ülkemizde ve dünya da ses getirmesi için yaptığı eylemlerdir. Bundan dolayı bu hadiseye karşı azami surette soğukkanlı ve itidalli yaklaşmalıyız.

Acele kararlar vermek suretiyle ülkemizi ucu bucağı görünmeyen maceralara atmamamız gerektiği kanaatindeyim.

Şimdi bu saldırının zamanına baktığımızda gayet manidar neticelere varacağımızı görürüz.

Ülkemizin dış politikası vasıtasıyla dünya da diplomatik hamleler atmasını engellemek de olabilir amaç.

Söz konusu hadisenin Başbakan’ın Orta Asya gezisi sırasında cereyan etmesi bu kanımızı güçlendiriyor.

Aynı zamanda devletimizin Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne yönelik adımlarının olumlu bir neticeye varmasından endişelenen PKK’nın bir eylemi olarak ta değerlendirirsek bu hususta doğru bir yola girebileceğimiz kanaatindeyim.

Bu argümanlara son genel seçimleri de ekleyebiliriz. İktidar partisinin terör örgütüne yakınlığıyla bilinen söz konusu partiden daha çok oy alması da bu saldırı ve baskınları deşifre edebilecek hadiselerdir.

Bu saldırının iktidar partisini olası bir sınır ötesi operasyon hususunda zorlayıcı bir etki yaratacağı kesin. Böyle bir karardan sonra malum bölgede oy dengelerinin söz konusu parti lehine değişebileceği de olası bir durum. Bu da iktidar partisine malum parti tarafından vurulacak siyasi bir darbe olacaktır.

Aynı zamanda Genelkurmay Başkanı’nın bir süre önce icra ettiği Van ve Diyarbakır gezi sininde PKK’yı tedirgin ettiğini düşünürsek bu saldırıyı yöre halkı ile devlet ve askerin arasını açmak için yapılan bir girişim olarak da adlandırmak mümkün.

Hatırlarsanız Dağlıca Baskını da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Doğu illerini kapsayan gezisi ardından gerçekleşmişti.

Ak Tütün ve geçen sene ki Dağlıca Hadiseleri aynı zamanda istihbarat mevzuunda anlaşma yaptığımız “müttefikimiz” Amerika Birleşik Devletleri’nin ne kadar güvenilir olduğu hususunda bize açık bir mesaj vermekte.

Irak’ta direnişçilerle uğraşan Amerika Birleşik Devletleri’nin PKK ile aynı oranda mücadele etmesi sizce ne kadar inandırıcıdır?

Buna PKK’nın elinde yakalanan Amerikan silahlarını da eklemek mümkün.

Son söz olarak şu hususu da hatırlatmakta fayda görüyorum.

Dağlıca Baskını tezkere kararından kısa bir süre sonra gerçekleşmişti.

Ak Tütün Baskını da söz konusu tezkerenin süresinin uzatılması kararının meclise getirilmesi arifesinde gerçekleştiriliyor.

İlginç değil mi?