Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Temmuz '14

 
Kategori
Deneme
 

Alın teri

Liseyi bitirip, üniversitenin kapısından bir türlü giremeyen Osman, kendinİ bilgisayarın başında bulur. Babası sabah işine gider, akşam gelir. Babanın dikkatinden kaçmıyordur Osman'ın durumu. Bakar görür ki iş kötüye gidiyor. Hanımına söyler. Hanım, ne olacak bu oğlanın hali? Ne zaman görsem bilgisayarın başında. Söyle de bari bir işe girsin. Çok olmasa da az para getirsin eve. Hani diyorum kendi harçlığını bari çıkarsa.

Biricik oğlunun ellerin işlerinde çalışmasını asla istemiyordur anne. Ama eşi son noktayı koymuştur. Durumu söylemekten başka çaresi de yoktur. Nihayet ezile sıkıla anlatır durumu oğluna. Tamam der Osman. Bundan kolay ne var anne. Hani senin kötü günler için biriktirdiğin paralar var ya anne. Sen her gün biraz biraz bana verirsin. Ben de akşam babam geldi mi eline veririm çalıştım diye. Şöyle bir düşünür anne. Tembelliği tavan yapan Osman hemen atağa geçer. Çünkü annesinin hayır diyemeyeceğini iyi biliyordur. Ya anne, neden bu kadar düşünüyorsun? Sen bu paraları zor durumlar için biriktirmiyor muydun? Tamam işte oğlun Osman zor durumda. Şimdi tam zamanı. Haydi anne, yardım et oğluna. Oğlunun ısrarlarına daha fazla dayanamayan anne, bu oyuna ortak olur. Biriktirdiği paralardan bir günlük yevmiye kadar para çıkarıp oğluna verir. Baba akşam eve gelmiştir. Bilgisayarın başından usulca kalkan Osman "Al baba, çalıştım ve para kazandım." Baba çok şaşırmıştır ama hiç belli etmez vaziyeti. Çünkü Osman'da en ufak bir çalışma emaresi yoktur. Üstelik hanımının yüz ifadesi de ortada bir dalavere olduğunu destekler durumdadır. Adam hanıma seslenir. Der ki; hanım Osman'ın kazandığı şu parayı şu bizim evin önünde oynayan çocuklara dağıt. Sevinsin garibanlar. Hadi koş koş.. Hanım parayı alır dışarda oynamakta olan çocuklara vermeye gider. Ama Osman'da en ufak bir tepki yoktur. Bilgisayarın başında oyun oynamaya devam eder. Baba, Osman'ın ikinci gün getirdiği parayı da aynısını yapar. Üçüncü günde verdiği parayı da aynısını yapar. Annesi der ki; oğlum baban durumu çaktı. Bari bugün git bir işte çalış bakalım. Belki durum değişir. Osman nihayet dördüncü gün bir iş bulup çalışır. İlk parasını kazanmıştır o gün. Eve geldiğinde paranın bir kısmını kenara ayırıp koyar. Nihayet babası gelmiştir. Osman, yorgun bir şekilde yerinden kalkar. Al baba, buyur para. Babası yine hanımına çağırır ama, Osman bir ok gibi yerinden fırlar. "Dur bakalım baba. Ben bu paraları kazanayım diye neler çektim biliyor musun? O kadar uzun boylu değil. Ver paralarımı geri! " Evet der babası. Oğlum bugün gerçekten gidip çalıştığını anladım. Çünkü diğer paralarda alın terin olmadığı için hiç sesin çıkmıyordu. Bak şimdi nasıl da tepki gösteriyorsun.

Evet, alın teri ve emek varsa, elimizdekilerin değerini daha iyi anlıyoruz. Eğer sahip olduklarımızı alın teri olmadan sahip olmuşsak asla değerini bilemeyiz. Bunu çocuklarımıza da öğretmeliyiz. Belli zaman sonra kendi ayaklarının üzerinde durmaları gerek. Hayata hazır olmalarının temel şartlarından biri de alın terlerinin kıymetini bilmeleri olacaktır sanırım. Eğer emek olmadan yemek varsa, o yemek yiyene iç huzuru vermeyecektir.


(Seyfi ÜLGÜL) 

 
Toplam blog
: 17
: 433
Kayıt tarihi
: 23.02.14
 
 

Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği Bölümü mezunuyum. 2013 yılında alan değişikliği yoluyla Türkç..