Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Erdoğan Özgenç DOST MECLİSİ

http://blog.milliyet.com.tr/erdoganozgenc

03 Ekim '13

 
Kategori
Siyaset
 

Alkışlardan kulaklar sağır... (Tezkereye oy veren MHP lileri kutluyorum...)

Bugün mecliste Suriye tezkeresi görüşüldü ve artık milliyetçilikleri tartışılacak hatta kuşku götürecek hale gelen bir partinin desteği ile kabul edildi.
Cumhuriyet Halk Partisi ve BDP tezkereye ret oyu verdiler…
Şahsen Suriye olayları ile ilgili olarak meclisten bir tezkere geçirilmesi gerektiğine hiç inanmıyorum.
Çünkü dünya yıkılsa bile Suriye ordusunun Türkiye’ye saldırması mümkün değildir.
Ne Suriye ordusundan bir tek asker ne Suriye’de yaşayan ve çoğu Türk halkı ile akraba olan bir tek Suriye vatandaşı Türkiye’ye saldırmayı, savaşmayı aklının ucundan bile geçirmez…
Bakınız şundan adım gibi eminim eğer Suriye;
AKP iktidarının ve onun açık seçik destekçisi MHP nin düşündüğü gibi Türkiye ile ilgili olumsuz bir düşünce içine girseydi,
Şu anda Suriye’nin huzurunu bozan kardeş kavgalarına neden olan “illegal” örgütlerin teröristlerin çoğunu AKP hükümetinin (Türkiye’nin) gönderdiğini, yetiştirdiğini beslediğini bilmesine rağmen saldırmıyorsa bir daha asla saldırmaz…
Aksi olsaydı tıpkı “canı yanan köpek ne yaparsa” onu yapardı…
***
Adanalı dostlarım çok iyi bilecekler ya da hatırlayacaklar; 12 Eylül öncesindeki olaylarda o kadar çok acı olaylar yaşandı ki, bugün yazılan kitaplarda anlatılanlar yaşananların inanın sadece yüzde onu…
Ali Osman, benim çok değerli dostumdu, müthiş ve benim hayran olduğum iyi bir ailesi vardı
Kendisi çok yakışıklıydı, uzun boylu kara yağız bir çocuktu…
Çok güzel resim yapardı, üstelik ses tonu o kadar güzeldi ki hepimiz onun spiker olacağına inanıyorduk.
Geleceğe müthiş bir gözle bakıyordu gözü karaydı, üniversite de öğrenimine devam ediyordu ve üçüncü sınıfa gelmişti...
İnanılmaz derece de Alparslan Türkeş hayranıydı, Başbuğ diyor başka bir şey demiyordu…
Her toplantısına katılır her konuşmasını dikkatle izlerdi…
***
Adana sokaklarından hemen her gün bir çatışma ve öldürülen gencecik öğrencilerin haberi gelirdi.
Sağcı solcu çatışmaları artık yadsınmıyor hatta alışkanlık haline gelmişti…
Elbette karşı görüşlerimiz vardı ama Ali Osman benim dostumdu, ben onun o benim bu olaylarda çatışmalarda zarar görmemden korkuyordu.
Bir gün eski müze binasının civarında çatışma olduğunu ve Ali Osman’ın bacaklarından kurşunlandığının haberi geldi…
Haberi duyduğum anda başımdan kaynar sular dökülmüştü, hemen koştum hastaneye, kapıda kendi ülküdaşları nöbet tutuyorlardı, zor girdim odasına ayakları kevgire dönmüştü, o an yüreğimden nelerin koptuğunu anlatmam mümkün değil…
Doktorlarla görüştüm “iki ayağının da kesilmekten başka çaresinin de olmadığını söylediler…”
Ve öyle oldu; ayakları kesildi. Ne kendisi kabullendi ne bizler, sağcısı solcusu dostları olarak hemen bir karar aldık, ona Almanya’dan “protez bacaklar” getirttik, çok iyi oldu ama gerçeğinin yerini tutması mümkün değildi…
Ali Osman o haliyle partisine bir nefer gibi hizmet etti, ta ki 12 Eylül darbesine kadar. Partileri kapatıldı bazı arkadaşları yargılandı işkence gördü hatta idam edildi…
Bir süre sonra da Adana’yı terk etti Aydın’a gitti kendisine bir tavuk çiftliği kurdu, bir ara görüşüyorduk ama hayatın çarkları yüzünden koptuk, uzun zamandır da kendisinden hiç haber alamıyorum…
***
12 Eylül darbesi ortalığı darmadağın ederken bile darbecilere boyun eğmeyen dik duran bizler,
Ayaklarını kaybeden; Ali Osman
Ellerinde kendi yaptığı bomba patlayan ellerini kaybeden; Kürşat,
Senelerce hapishanelerde çürüyen sonunda yakalandığı amansız hastalık nedeniyle salıverilen Adananın yetiştirdiği ne iyi tiyatrocularından; İbrahim
Gibi daha nice milliyetçi dostumun arkasında “örgüt” vardır ve maddi manevi büyük destek alıyorlardı…
Ne oldu? Şu anda İbrahim öldü ama diğerleri benim gibi yaşlansa da hala yaşıyorlar…
Şimdi alın elinize bir hesap yapın; 12 Eylül 1980 darbesinden bu yana kaç sene geçmiş; tamı tamamına 33 yıl…
O günün çocukları bugünün babaları en azı 32 yaşında varın babalarının yaşını siz hesaplayın…
***
O günlerden sonra toplum sağırlaştı. Şimdi ise alkış sesleri sağır ediyor kulakları…
Toplumun büyük çoğunluğu artık elmayla armudu ayırt edemeyecek kadar tepkisiz ve duyarsız,
Partiler ve politikacılar vurdumduymaz üstelik de, bugün meclisteki tezkere oylamasında açığa çıktı ki; yetersizler…
Zaman ve tarih büyük hayat öğretmenleri ama ne yazık ki biz farkında değiliz…
***
Ali Osman, İbrahim ve Kürşat sadece üçü ama aslında binlercesi vardı, kendi partilerinin kurduğu örgütler (ki bu örgütlerin tamamı yabancı ülkelerde eğitim alan onların desteği ile ayakta kalan örgütlerdi) yüzünden ölen hayatı kararan…
Ve şimdi o gencecik dostlarımın kanına girenler; dinimizi sömüren halkı hem inancı hem sosyal yaşam biçimi hem de siyaseti açısından bölen birileriyle “el ele kol kola”
Bugün 12 Eylül öncesi yaşadıklarımızın benzeri yaşatılan ve kardeş kavgası dökülen Suriye ile olası yapılacak bir savaş için çıkarılan tezkereye evet dediler…
Biliyorum ki tıpkı Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında tıpkı Türban yasasına verdikleri destek sonrasında yaptıkları gibi “kendilerine” göre bir bahaneleri vardır.
Asıl sorun ne biliyor musunuz?
Ne geçmişten ders almışız ne de ait olduğumuz “İslam coğrafyasında” yaşananlardan…
Yani; dün olduğu gibi bugün de “toplum sağır duvar…”
***
Bugün ülkem insanlarına, meclisimizdeki manzaraya bir baktım da; boşuna ölmüşüz boşuna yaralanmış sakat kalmışız boşuna hapislerde çürümüşüz, diye düşündüm…
Ülkemizin yaşadığı en zor dönemlerde bombaların mermi seslerinin sağır edemediği toplumumuz
Bugün “Yalakaların alkış seslerinden sağır…”

Bu da benim içimi yakıyor…

İyi akşamlar…

Erdoğan ÖZGENÇ

 
Toplam blog
: 846
: 425
Kayıt tarihi
: 26.06.12
 
 

Emekli banka müdürüyüm ama kart vizitimde "insan" yazıyor. Adana'da ikamet ediyorum. Herk..