Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ekim '10

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Anatomik plan

Anatomik plan
 

Vücudumuzu Allah yaratmış ama ona şekil vermek bizim görevimiz. Hastaneye tır ile getirilen 330’luk Haşmet bu ne haşmet “Tanrı beni böyle yaratmış ne yapayım” diyor. Yuh artık! Ne diyorsun sen ya! Doğduğumuz günden itibaren her bakımdan planlı bir şekilde büyüyebilseydik kadınlarımız manken Tuğba, erkeklerimiz Behlül olacaklardı. Bücürler 10 santim daha uzun, fasulye şeyleri sırık ötesi olacaklardı. Yok beni şöyle yarattı yok böyle yarattı diye yıllarca Tanrıya sitem ettiniz. İnsan biraz düşünür ya! Bebekken siz nasıldınız? Boynunuz çöp, karnınız küp gibi miydi? Kiminiz belki gürbüz, kiminiz zayıftınız ama hiçbiriniz de şişko patates, kırmızı domates değildiniz.

Ya ormanda ağaçlara bakın bir kere; fidanken nasıl, ağaçken nasıl? Biz de öyleyiz. Yaratan ölçmüş, biçmiş; ne şurası büyük, ne burası küçük. Ben bütün uzuvlarımızın yetişme şeklimize göre değiştiğini düşünüyorum. Kocaman ağız, upuzun tahra burun ve hatta eşekkulakların bile yaşama şeklimizle ilgisi olduğunu düşünüyorum.

Bu yazıyı niye yazıyoruz? On bin yıl geçmiş insanlık gerçeği bilmiyor. Kör inancın peşinden yürüyüp gidiyor.”Tanrı beni böyle yarattı” Vücudunu beğenmeyip intihar edenler var. Tanrı seni böyle yaratmadı ki. Vücudun senin eserin. Peki, Volterler, Russo’lar bilmiyorlar mıydı bu gerçeği? Yazmadıkları, çizmedikleri, söylemediklerine ve biz de duymadığımıza göre (duyan varsa özür dileyim) bu gerçeği bilmiyorlardı. Kendileri düşünmüyorlar ki bilsinler. Aristo düşünmüş onların yerine. On bin yıl sonra Korkut diye biri çıkar ve: “Tanrı bizi yaratır; bu ana örneği geliştirmek, değiştirmek ve istediğimiz şekli vermek bize aittir” der.

Bu bir iddia, varsayım, kanıtlanmamış teori. Ama lütfen bu konuda bir şeylerin yazılıp çizilip söylenmiş olması gerekmez miydi? Bakın yüzde yüz doğru demiyorum. Benimkisi öylesine bir düşünce. Belki de yanılıyorum. Belki de yok böyle bir şey.

İnsanın kendisini olduğu gibi kabul edip “ ben buyum, böyle yaratılmışım; elimden bir şey gelmez” demesi kadercilikten de öte kendini bilmeme oluyor. Bu arada çok konuşulan kendini bilmek üzerinde de durmak istiyorum. Kendini bilme sadece manevi, düşünsel ya da içsel anlamda kullanılıyor. Çünkü Türkiye’nin büyük büyük ulemalarına göre Allah insanı sadece manevi bir varlık olarak yaratmış. Maddi yönü, kıçı, arkası yok. Kişinin vücudundan konuşulması ayıp ya da mahrem sayılıyor. İnsan vücudu ayıpsa; konuşmayacaksak, görmeyeceksek, dokunmayacaksak, varlığını gizleyeceksek Tanrı niye yaratmış; yaratmasaymış kardeşim Allah Allah ya! Adam TV’de dini program yapıyor, insanın uzuvları özellikle belden aşağıda olanlar söz konusu olduğunda ayıp, günah ya da mahrem diye ismiyle hatta bazen hiç söylenmiyor. Bu ne saçma sapan bir şey ya! Kalbimizi Allah yarattı, şeyimizi sanki şeytan yarattı tövbe tövbe! Bana göre şeyinin yerini bilmeyen, bacağının uzunluğunu, parmaklarının şeklini bilmeyen kişi de kendini bilmiyor demektir.

Çoğu da diyor ki, Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Korkutun söylediği bu şeyler zaten biliniyor. Belki dini hassasiyetler nedeniyle açık edilmiyor. Baksanıza anti eyjinler, zayıflama programları, fitnes vs bunun kanıtı. Elbette ki yanlış biliyor arkadaşımız. Bizim yazıdaki iddiamız şişman göbek mi? Ellerin büyük olması, kocaman kocaman. Çarpık bacak, kırmızı surat, koca kulak, bücür ya da deve boy, kalın mazı ya da çöp gibi boyun, sırma gibi ya da dökülmüş dişler, yağlı saç, terleyen vücut hatta ses tonunun bile çocukluktan itibaren yaşantımızla şekillendiğini düşünüyorum.

Hani ispatlanmış, bilim çevrelerince doğrulanmış değil ama diyelim ki Korkut’un bu iddiası doğru. Bu, ne işe yarar? İnsanlardan imkânları olanlar kendilerinin ve çocuklarının en mükemmel vücuda sahip olabilmesi için harekete geçerler. Zaten benim iddiam odur ki biz belki görmeyeceğiz ama bilim, gelecek yıllarda bu konuları ciddi bir şekilde gündemine alacak. Çünkü bir yanda 115 yaşında, diğer tarafta 60’ında meydana gelen ölümler insan mantığının almadığı bir durum. Bu, vade konusunda hâşâ Tanrının takdirine müdahale değildir. Biz insanları yaşatmak için elimizden geleni yaparız; buna rağmen Allah yine öldürürse öldürür.

Biz canlılar ve özellikle de insan olarak kadın erkek olmamız gerektiği gibi değiliz. Bir hanım kardeşimizin yaşı ilerlemesine rağmen talibi çıkmıyordu. Nedenini sorduk. Bacakları çok kalın dediler; o nedenleymiş. Bir uzvun şeklinin bozukluğunun kişinin hayatında neye mal olduğunu düşünebiliyor musunuz? Yanlış beslenme ve hareketsizlikten olmuş. Uzun bir tedaviden sonra düzeldi ve evlendi. Unutmayın, vücudumuzun şeklinin (hatta kısa ve uzun oluşumuzun bile) sorumlusu biziz.

Doğum, doğum sonrası, çocukluk, yetişme ve hayatımızın diğer zamanlarındaki yanlış yaşamın faturası sadece bedenimize dolaysıyla bize çıkmıyor. Bunun bedelini toplum da ödüyor. İnsanların kullanacağı ürünler belli standartlar olarak yapılabilmiş olsa hayat çok kolay olacak. Ama bu mümkün değil. Adam elli numara ya da 34 numara ayakkabı, elli küsur ya da 30 küsur beden elbise giyiyor. Birini durmadan küçült, diğerini büyült. Üreticinin dengesi bozuluyor. Adam belediye otobüsüne biniyor, koltuğa sığmıyor. Mecbur oturacak. Zorluyor; çat diye kırıyor. Belki otobüsleri de bunlar çökertiyor. 170 kilo insan mı olur?

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..