Ankara'yla başlamak

Herşey kategorize edilebilir, seçmek zorunda kalırız bazen sınıflandırılmış bazı şeyleri. Bir şeyi çokluk içinden seçmek benim için her daim zor olmuştur, bunu bugün blog kategorisi seçerken de yaşadım. "Ankara"nın doğru bir seçim olduğunu, ya da başka bir deyişle eğer yazmayı becerir de devamını getirebilrisem, başka kategorilere duyacağım ihtiyaç tercihlerimi şekillendirmeden önce yapabileceğim makul bir başlangıç olduğunu düşünüyorum.

"Ankara"nın içine ne sığdırabilirim diye bir taraftan da kendime sorular sormuyorum değilim; tabii kente ait sorunların paylaşıldığı ya da kültürel etkinliklerin duyurulduğu, beğeni ve şikayetlerin blog vasıtası ile kitlelere ulaştırıldığı bir kategori olarak görünüyor. Niyetim bu kapsamı zorlamak ya da sınırlarını problemli hale getirmek değil bu kategorinin ancak, ben Ankara'nın bir kentten ziyade anlamı olduğunu düşünüyor ve aslında sıralanan bütün kategorilere iişkin birşeylerin bu alanda neşredilebileceğini sanıyorum.

Mesela, Anadolu'dan Ankara'ya gelen ile İstanbul'a giden insanların aynı gayeyi belli bir düzeyden sonra aslında paylaşmadıklarını insanları bu iki farklı kente çok ayrı hayallerin götürdüğünü düşünürüm.

Bu kategoriyi seçip de buranın altına aklıma eseni yazabileceğimi zımmen ilan edip, yukarıda izah etmeye çalıştığım gerekçeye de sığınarak kendimi satır satır ele vermek için kollarımı sıvamış bulunuyorum. Benden başka okuyanların olması durumunda kıymetli fikirlerinin başımın en üst kısmında yeri olduğunu bilmelerini isterim.

Şimdilik bu kısa merhabanın ardından bir vigülle noktalıyorum yazımı.