- Kategori
- Şiir
Anlık
özgürlüğü çiz
üstünü değil
altını çiz
üşüdükçe çözüyor saçlarını şıpıdık terlikli kız
kirpiği değdikçe kirpiğine çıkıp geliyor
önceki günden kalma ses gözbebeklerinin içinden geçip oturuyor yüreğine
cumartesi oluyor dökülüyor filenin tellerinden üveyik
ağlama girmesin gerçekle hayal arasına
karanlık
bazen bi kerede anlatamıyorum ama çoğu kez
anlamıyorum da bi seferde neden geçer bi çırpıda yaz günleri
kalem mi bitmez güneş mi
işte sol kapakçıktan başladı isyan döküldü sokağa
felekten çalınmış bi yığın dün
küçük küçük ölür insanlar anladım dedim
büyük öldüğünde yadsımasın diye elbet
sana kendi taklidimi yaparak büyüdüm hep
komiktim aslında gülmedin
zonklaya zonklaya açtırdım derin çatlaklar oluştu yanaklarımda
seyirmedim
öldürdüğüm her doğru gerçekti acıtmasından bildim
katıla katıla güldüm
şimdi tütün gibi çiğniyorum adımı ağzımda
suratımı buruşturuyorum
kağıtları buruşturuyorum
çamdan kavaktan türküler buruşturuyorum
çürümüş kavlamış lime lime
her uçurum bekler kendi bedenini
sıralıdır ölüm aksamaz
davran acı kalma kınında
hani ikircikler içinde karışmıştı ya
kan buluta bulut kana
soluk soluğa
bu gün hepsi tek nevha
herhangi bi yerdeyim
yanıbaşımda terleye terleye büyüyen diken
altında patika
seğirtip aksa üç beş söz
gideri yok
sonsuzluk diye bir şey de
öyle kanakalmışım
dalından koparsam mı şu nazenin başımı
aklı ermeden levhi kaleme
kevsere ve şaraba
ve şürekaya cümle
bahtsızlık olur