- Kategori
- Şiir
Kerahet
kararttım ivecen günlerimi
gözüme güneş battı
şimdi bütün dağlarımda tatarcık sesi
biraz geyik izi yordamım
biraz üveyik zeytin dalı
leylekleri getirdim bir bir güneyden
yormamıştım oysa soğuktu daha toprak
bin şükür uğuldadı yol ayağımda
şordan kaldırıp dereyi yatırdım yatağına
saydım bir bir balıklarını
bir çift su sineği
dal hışırtısı
gibi birden uykusamışlık
dinledim ve anladım sular seller gibi bakmayı
eriyip gidiyor taş
uğunup gidiyor düş böceği
ne ki şenlikli kapılardan kalma bu telaş
sarnıçlarda tütsülenmiş yalnızlığımız
kerahete girdi toprağa koyduğum ölü