Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Nisan '13

 
Kategori
Öykü
 

Anna'nın hikayesi- bölüm 3 ...

Anna'nın hikayesi- bölüm 3 ...
 

Bölüm 3 ile devam ediyoruz...


Öncelikle hikayeyi anlayabilmemiz için daha önceden yazmış olduğum bölüm BİR ve İKİ'yi okumanız gerekmektedir. Buna zaman ayırdığınız için teşekkür ederim. Ve unutmamak gerekirki ben naçizane bir yazan'ım öyle ise kusurlarımla sevin beni... Sevgilerimle...
 
1 ve 2 'nin Linki burada daha sonra bölüm 3'ü buradan okuyabilirsiniz...
 
Bölüm 3...
 
Anna-(kırılgan bir ses tonuyla) Sanırım sizi üzdüm! Bunun için özür dilerim, ne için gelmiştiniz buraya oysaki... Bayan Colette bir müddet daha Anna'ya odaklanır ve ona şöyle der. Çok erken büyümüşsün Anna, çok erken büyütmüş hayat seni, görünen o ki yaşlanmaya maruz kalan ruhunun verdiği sıkıntıları çekiyorsun yavrum...
 
Anna suratından o şaşkın ifadeyi atamasada, bayan Colette'nin doğru söylediğinin farkındadır, söyleneni duymamazlıktan gelerek, bayan Colette'ye yönelir ve ona'
Yatağınızı hazırlıyorum, umarım rahat edebilirsiniz bayan Colette der(kırılgan gülümsemesiyle)... 
 
Bayan Colette Ayağa kalkarak Anna'nın yüzüne elini götürür ve ona sevgisini sunar. Elbette Anna elbette benim sevgili yavrum der, yarın konuşacağımız çok şey olacak...
 
Anna üst kata çıkar, yalnızca iki oda vardır orada. Birisi kullanılmamaktadır, Anneannesinin kullanılmayan eski eşyalarıyla doludur.
 
Anna odasına gider ve kendini bir anda yatağa bırakır... Bedeninden yorgunluk akıyordur adeta, bir süre eskimeye yüz tutmuş o ahşap tavana bakıp uyuyakalır
 
Anna Rüyada...
 
Rüya görmekte olan Anna kendini büyülü diye adlandırabileceğimiz bir bahçenin,büyük ve görkemli su havuzu kenarında oturur iken görmektedir.
 
Bir süre etrafına bakınan Anna kimseyi göremeyince kendi kendine konuşmaya başlar...
Anna- Nedir ruhumun hiç bir yere sığmaması, neden ait olduğum yeri bulamıyorum. Tanrı gazabını yalnızca banamı yöneltti dersiniz,nedir ruhumun bu derin işkencelere maruz kalması.
 
Neden bir sevdiğim yok hayatta, neden ruhumu anlayacak insanlar olmadı hiç yaşamımda, neden annemle hiç anlaşamadık neden her sözü bir ok gibi saplanıp kaldı bağrımda. Nedir bendeki bu açlık, kalbim neye aç dersiniz. Anna bir anda irkilerek yanına düşen gölgeye bakakalır. Arkasını gölgeye doğru döndüğünde gördüğü genç ve yakışıklı bir yüz ona gülümsemektedir.
 
Bu Anna'nın bir zamanlar Üniversiteden tanıdığı fakat hiç tanışamadığı Henry'dir. Anna şaşkınlığını gizleyemeyerek Henry sen! burada ne arıyorsun der. Henry Anna'ya gülümseyerek, soru sormaktan sorgulamaktan ne zaman vazgeçeceksin Anna der. Bir rüyadasın şimdi ve yolunu aramaktasın, büyük bir labirentin içine sıkışıp kalmışsın sanki. Anna şaşkınlığını gizleyemez o dakikalarda ve bu nasıl olur der! Hepsi gerçek şu büyülü bahçeye bir bak der ve elini kırmızı güllerden birine uzatarak onlardan birini kopartır. Bu sırada gülün dikeni baş parmağına batan Anna parmağından akan mavi kanı görünce hayretler içerisinde kalarak, Henry'e yönelir ve ona neler oluyor der...
 
Henry-İşte bundan bahsediyorum Anna! tam olarak işte bundan bahsediyorum. Sen hayat için fazla asilsin! Oysaki bunu görmemezlikten gelebilirdin anı yaşayabilirdin, seni bir yere götürmek istiyorum benimle gelmek istermisin der. Anna (kafası karışmış bir vaziyette) Ben gerçekten anlamıyorum Henry uyanmam sencede mümkün değil mi? Henry (gülümseyerek) Anna böyle yapmaktan vazgeç korkmaktan vazgeç, bu sana bir artı katmaz, bu senin farkındalıkla yaşadığın hayatı dahada beter eder. Soru sormaktan vazgeç ve bir kerede olsa, bir şeylere artık evet de...
 
Anna yüzündeki şaşkın ifadeyi atamasada Henry'e: Ama ben bilmiyorum sanırım evime gitmeliyim, farkındaysan hava kararıyor. Henry (Gülümseyerek) Bir rüyada olduğunu unutma Anna, gerçek hayatta yaşamak isteyipte yaşayamadıklarını vaad ediyorum ben sana burada, der ve Anna'nın elini tutarak gökyüzüne zıplarlar...
 
Anna çığlık atarak bu nasıl olur! aman tanrım uçuyoruz der. Henry Anna'nın heyacanını farkederek evet uçuyoruz Anna uçuyoruz der. Kararmaya yaklaşmış bir havada düz bir şekilde gökyüzüne doğru koşarlar. Anna düşmeyeceğini anladığında Henry'nin elini bırakarak, Tanrım bu bir mucize olmalı der, Anna gözyaşları içerisindedir kalbinin bu derece atışına ilk kez şahit olur. Rüzgarı ruhunda hisseden Anna bir süre gökyüzünde adeta asılı kalmış olduğunu farkeder. O kadar çok koşmuştur ki yorulduğunu anlayamaz bile, ardına baktığında ise Henry'i görememektedir. Sanki bir anda ortadan kaybolmuştur Henry. Bulutların etrafında çevrildiğini gören Anna sesi titreyerek, Neler oluyor? der. Rüzgarın elbisesini adeta uçurmak istercesine esmesini anlayamayan Anna, utangaç bir tavırla elbisesini düzeltirken aman Tanrım der.
 
Bir kaç saniye sonra bulutları adeta yanına alarak beyaz atıyla hızla kendisine doğru gelen Henry'i görür. Anna kalbinin sevinçle dolmuş olmasına tanıklık eder o dakikalarda. Ve Henry hızla Anna'nın elinden tutarak onu ata bindirir ve son sürat bulutların arasından süzülürler...
 
Anna bir an için gözlerini açar ve pencerenin açık olduğunu farkeder. Büyük bir ürpertiye kapılarak penreyi kapatır. Saate baktığında gece yarısı 3'ü göstermektedir.
 
Bir süre yatağında oturur vaziyette duran Anna, gördüğü rüyaya bir anlam vermeye çalışır. Buna anlam veremeyeceğini anlayan Anna kalbinin çarpıntılarına aldırış etmeyerek uykusuna geri döner.
 
Bu sırada Anna'nın rüyası kaldığı yerden devam etmektedir. Henry onu uçan atıyla bambaşka bir dünyaya götürür ve Anna gördükleri karşısında heyecana kapılmıştır. 
 
Henry(gülümseyerek) Anna'ya elini uzatır ve attan inmesini sağlar. Anna sevinç gözyaşları içerisinde cennette olup olmadığını sorar Henry'e. Henry Anna'ya muzurca bir bakış attıktan sonra sen neyi görmek istiyorsan oradasındır Anna der.
 
Anna(şaşkınlıkla)Yani cennetteyim öylemi? ve burada herşey serbest. Henry gülümseyerek bu durumun geçici olduğunu söylemeyi ihmal etmez nitekim rüyada olan Anna'yı bilinçli tutmaya çalışmaktadır.Anna etrafında koşan tavşanları, peri kızlarını, ve bir çok hayvanı samimiyet içerisinde görür. Söylediği tek cümle ise inanılmaz'dır...
 
Saat sabah- 08.00 çalar saat çalmaktadır. Anna dalmış olduğu o rüyadan yüzünde büyük bir mutlulukla uyanmaktadır. Gözlerini açtığında hemen yanıbaşındaki sehbanın üzerinde,henüz toplandığı her halinden belli olan o rengarenk gülleri görür. Büyük bir şaşkınlık yaşayan Anna bunlar buraya nasıl gelmiş olabilir der. O sırada aşağı kattan duyduğu ses üzerine kalp çarpıntılarıyla doğruca kendini aşağıda bulur.
 
Sesin sahibi, dün akşam evine ilk kez konuk ettiği komşusu bayan Colette'dir. bayan Colette çok şık bir kahvaltı masası hazırlamaktadır.Bu sırada bayan Colette gülümseyerek Anna'ya!
Colette- Afedersin yavrum umarım seni rahatsız etmemişimdir?
 
Anna-Hayır olur mu öyle şey bayan Colette sadece sizin burada olduğunuzu sanırım unutmuşum, (gülümseyerek) Çok ilginç bir rüya gördüm ve sanırım hala onun etkisinde ruhum.
 
Bayan Colette Anna'nın sevinçli olduğunu görünce-Dilersen rüyanı anlatabilirsin bana yavrucum der.
 
Anna-Aaaa hayır sanırım kafanızı boşu boşuna şişirmiş olurum, Anna (Utangaç bir tavırla) Bayan Colette siz benim misafirimsiniz neden zahmet ettiniz der?
 
Bayan Colette gülümseyerek- Aaa olur mu yavrum sende benim bir kızımsın artık der!
Anna bir an için kalbinden vurulmuşa döner uzun zamandır bu cümleyi annesinden duymayı beklemiştir oysaki. Bu cümle Anna'nın ruhunda fırtınalar estirmeye yetmişti de artmıştı bile.
Bayan Colettenin samimi ve sevecan tavrı karşısında Anna ne diyeceğini bilemeyek sadece kırıkta olsa gülümser ve bayan Colette'ye sarılır.
 
Bayan Colette- Anna'nın kulağına bir an için şu sözleri fısıldar:
Sevgi sabırlıdır, sevgi şefkatlidir. Sevgi kıskanmaz, övünmez, böbürlenmez.
Sevgi kaba davranmaz, kendi çıkarını aramaz, kolay kolay öfkelenmez, kötülüğün hesabını tutmaz.
 
Sevgi haksızlığa sevinmez, gerçek olanla sevinir.
 
Sevgi her şeye katlanır, her şeye inanır, her şeyi umut eder, her şeye dayanır.
Çocukken çocuk gibi konuşur, çocuk gibi anlar, çocuk gibi düşünürdüm. Yetişkin biri olunca çocukça davranışları bıraktım der gülümseyerek.
 
Anna gözleri yaşla dolarak bayan Colette haklısınız sevgi herşeydir der!
 
Bayan Colette-Seni anlıyorum kızım, içindeki fırtınaları çok iyi görebiliyorum kendini buraya adeta hapsetmenide anlayabiliyorum,ama bundan sonra yanında ben varım, şurada
az bir ömrüm var(gülümseyerek) ama onuda sana tüm sevgimi adayarak geçirebilirim. Bir kızım vardı benim bundan çok uzun zaman önce artık ve birdahada hiç gelemeyecek...
 
Bölüm 4 ile kaldığımız yerden devam edeceğiz yakında, okuduğunuz ve zaman ayırdığınız için teşekkür ederim...
 
Yazan-Edibe Toğaç
 
Ve dilerseniz blog sayfamıda takip edebilirsiniz... http://sayfamdakalancumleler.blogspot.com/
 
Toplam blog
: 153
: 534
Kayıt tarihi
: 14.02.12
 
 

28.05.1988 Adana doğumluyum ve Adana'da yaşamaktayım! Yazar&Şair '' Başka türlü seviyorum ben seni'..