Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Şubat '14

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Antakya - Antiochia

Antakya - Antiochia
 

Habib-i Neccar Dağından Antakya


Antakyalı olmayan bilmez Antakyalının Antakya'ya Anteke dediğini. İçinden Asi nehri akarki şimdi ki durumu içler acısıdır. Adını en son Gezi Parkı olaylarında duymuşsunuzdur belki bu güzel şehrin.

Yine de Asi nehriyle beraber iki dağın arasında bir gelin gerdanı gibi uzanır.

Akdeniz kenti olmasına rağmen Reyhanlı, Altınözü ve Kırıkhan gibi o da aynı kaderi paylaşır. Akdeniz'e kıyısı yoktur Antakyanın. İskenderun yolundan şehre girdiğiniz zaman sol tarafınızda yani doğu tarafında Habib-i Neccar dağını görürsünüz. Bu dağın Antakya'ya sunduğu manzara müthiştir.

Antakya'nın künefesi, kebapları, köy peynirleri, dünyaca ünlü baharatları (zahter gibi) ve tarihi yerlerinden çok farklı dini yapıların bir araya gelmesiyle dikkatleri üzerine çekmiştir. Son siyasi olayları saymazsak Antakya da bugüne kadar zıt görüşlü insanların bir araya gelip kavga ettiği ya da çatıştığı görülmemiştir. Bu şehrin UNESCO tarafından Dünya Barış Şehirlerinde ikinciliği bulunuyor.

St.Pier Kilisesi Antakya'nın en önemli turistik yerlerinden biri. Peki nedir St Pier Kilisesinin hikayesi? Tarihi belgelere göre Hristiyanların yaptığı ilk kilise. Yalnız bu kilise bir mağaranın içine yapılmış bir kilise. Hristiyanların ilk ölülerini buraya gömdüğü ve gizli ayinler yaptığı yer burası. 1098'de Hristiyanlar Antakya'yı ele geçirdiğinde Haçlı ordusu kiliseyi biraz daha genişletmiş ve Kudüs'e gitmeden önce burada kutsanmışlardır. Hristiyanların en kutsal yerlerinden biri olan St Pier Kilisesi Katolikler için ikinci hac yeri olarak sayılıyor.

Mozaik müzesi de Antakya için en önemli tarihi değer arasında bulunuyor. Burada yine Bizans Roma ve antik dönemlerden kalma mozaik eserler sergileniyor. Cumhuriyet Mahallesinde Asi nehrine uzanan köprüyü geçmeden sağ tarafınızdaki ilk bina bu müze oluyor. Ulaşımı son derece kolay. Tabi ki bir Topkapı kadar büyük değil ancak içinde görsellik açısından son derece değerli eserler mevcut.

Peki bir de tarih sevmeyenler, yemeyi içmeyi sevenler içinde hemen birkaç yer yazayım istiyorum. Özellikle hanımlar için tavsiye edeceğim yer Uzun Carşı. Burası tüm alışveriş ihtiyacınızı en ucuz yoldan karşılayacak tek yer. Onun dışında Habib-i Neccar dağında bulunan Çardaklar denen yerde çok güzel. Burada bütün Antakya'yı ayaklarınızın altında seyredebilir, tepelere yerleştirilen çardaklara oturabilir ve piknik yapabilirsiniz. Çardaklar çok geniş bir yürüyüş alanına sahip. Burada dağın en üst kısmında (1200 metreden fazladır) tüm Antakya'yı bungalow tarzı yapılmış çardaklarda oturup seyredebilme lükslüğü Antakyada'dır.

Son yer olarak Harbiye'yi anlatmak istiyorum. Tepelerin içinden geçen şelaleler, ferah bir ortam ve doğa. Girişinde küçük bir çarşı bulunur daha sonra yürüdükçe sağında ve solunda lokantalar mevcuttur. Burada her türlü tatlıyı ve kebabı yiyebilirsiniz. Ayrıca orada piknik yapılacak yerlerde mevcut. Yalnız bu lokantalar açık hava lokantasıdır ve hatta bazılarının içinden şelale akıp geçmeye devam eder. Yani bir yaz günü ayaklarınızı dağdan akan bir şelaleye uzatıp piknik yapabileceğiniz ender alanlardan biridir Harbiye.

Hepinizi güzel memleketimize bekliyoruz fotoğrafları Galerilerim kısmında görebilirsiniz iyi pazarlar Türkiye!


 Emre Erden

 

 

  

 
Toplam blog
: 203
: 322
Kayıt tarihi
: 16.11.13
 
 

1991 İskenderun doğumlu. EMU Mütercim Tercümanlık, Amasya Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği mezun..