Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Nisan '11

 
Kategori
Deneme
 

Arka sokağın kadınları...

Arka sokağın kadınları...
 

Bazan, arka sokakların gürültüsüne doğru yürür ayaklarım. Bir yerlerde durmanın acelesi olmaksızın… Sokağın taşlarından, en eski yapıya dair incelemek isterim. Sonra, kaldırımların üzerinde öbek öbek akşamüstü sohbetlerine dalan kadınlara bakarım. Kimi oturağını almış gelmiş, kimi minderini kaldırımın güneş gören yerine olmadı çok sıcaksa gölgeye oturmuşlardır.  

Ellerinde kimi şiş, kiminin tığ, kiminin kaneviçe, kiminin iğne oyası elişleri takılır gözüme… Bir de, yeni bebesiyle oturanlar.  

Hay derim hay… Ne güzel düşünecekleri en çok budur derim. Ellerinde kaç ilmek attıklarını sayarlar, hani rengi öreceğini düşünür, ya da yeni elişi başlamanın sevinci doldurur yüzlerini. Hepsinin de bir birlerine söyleyecek ya sözleri ya bakışları vardır. Akşamın alacası düşerken sokağın köşesine, birazdan hangi yemeğe başlayacaklarını, daha ayıp olacaksa eğer; herifine hangi yemeği yapacağını kaş-göz imasıyla anlatılanlar dolar sokağa… Hafiften gülüşmeler birbirlerini ilmek sayarken dürtmeler başlar. Biri sokakta oynarken düşen çocuğuna seslenir, diğeri, pencereden olup biteni izleyen, yürüyemediği için sokağa inemeyen teyzeye laf yetiştirir.  

Ne güzel derim… Ne rahatlar. Çıfıt çarşısı gibi beyinlerini doldurmazlar.  

Onların bir sokağı, bir kocası, çocukları, evi, ütüsü, akşamüstü sokak oturmaları var…  

Ne ergenekonu anlarlar, ne de İmamın Ordu’sunu merak ederler… Ne de Cumhurbaşkanı Abdullah GÜL’ün balıkçı ile sohbetinin detaylarını… Kimler tutuklanmış, benzinin fiyatının bir adım geri beş adım ileri yapılması da umurlarında değildir.  

Libya’da olup bitenler değil, köyde olup bitenleri merak ederler. Bu sene köyde baharın ekecekleri sebzeleri, dikecekleri fideleri aralarında konuşup, olmayan, olandan üç-beş tohum kotarmanın peşindedir.  

Hâlbuki domino taşı gibi isyanlar diğer Müslüman kardeşleri öldürerek bir tür katliam yapmakta, katliama sebep olanların da nasıl bir zenginliğe sahip olduklarının da onlar için önemi yoktur.  

12 Haziranda seçim yapılacakmış, Erdoğan yıldızları saymazmış… Ancak, Japonya’da deprem olduğunu, deprem sonucunda da ölenlere ah’lanılır, bir gün de bizim oraya radyasyon gelir mi telaşını taşımazlar.  

Hal böyleyken, sokakta oturanların en büyük derdi Cemile ile Osman pekala olabilir. Ali’nin yaptıklarını kendi kocaları yapsa alimallah ne yaparlar? Fatmagül’ün başına gelenleri değil de, yengesinin tutumunu, o ne öyle diye anlatırlar.  

Televizyon dünyası, haber alma, bilgi öğrenme kanalından çok, dizi izleme, karakterlerini analiz etme sorunları onlar için epeyce büyüktür.  

Diğer yandan sayarlar; bir iki, üç, başa ilmek al, boşluğu üç doldur…  

Böyledir sokak ortaları… Ne güzel. Sonbahar- kış modası nasıldır, hangi marka indirimdedir. Makyaj malzemelerini son kullanma tarihi geçmiş midir?  

Oh ne güzeldir onlar için hayat… Bazan onları kıskanırım ya, bakmayın siz.  

Düşünürüm; dünya edebiyatından bir bölüm okumuşlar mı? Tolstoy’u geçtik, kendi yazarlarımızdan bir isim söyleseler… Can Yücel’den bir dörtlük mesela…  

Ayrılık hangi yana düşer usta diyen Atilla İlhan’ı.?  

Hem bunları düşünürüm, hem kadınların dünyasını…  

Onları bir köşeye oturup, epey saatler izlemek isterim. Dantel ilmiklerini sayarkenki hallerinden neler düşündüklerini anlamak; kendi dünyalarında kiminin sinderella, kiminin vamp, kiminin şeytanlaştığını bulmak isterim. Hayallerinde ne vardır? Nereye kadar uzanır hayal alemleri? Kültürel birikimleri nedir? Yaşama bakışları sokağın köşesi kadar mıdır? Öyle bir arzudur içimdeki.  

Oysa yanlarından geçerken, yüzlerine bakamam fazla, en fazla elişlerinin modeline, rengine kadar bakarım. Ola ki bir çift göz de beni izliyorsa içlerinden; hafiften gülümser, geçerim.  

 
Toplam blog
: 359
: 1593
Kayıt tarihi
: 29.11.06
 
 

Deli-dolu, akıllı,  yalandan yere çamura yatan, normal değerlerde zekalı, esprili, şakacı, kendin..