- Kategori
- Futbol
Arsenal mı iyi, Galatasaray mı kötü?
Başarısız maçlardan sonra zaten Avrupa’ya veda etmiş olan Galatasaray’ın Arsenal karşısında stresten uzak, rahat bir maç çıkaracağını sandığım düşüncemin daha televizyonu açtığım 3. dakikada gördüğüm skorun 0-1 olmasıyla yanlış olduğu ortaya çıkmıştı bile. Benim gibi Galatasaray’dan puan düşüncesi olmadığı için stressiz ve rahat bir maç bekleyenlerin alaturka düşüncesi, bir İngiliz takımının hiçbir zaman, hiçbir skoru rahat oynamak için bir mazeret kabul etmez gerçeğine dönüştüğü zaman Ramsey 2. Golü atmı ve belki de daha maçın 10.dakikasında maç bitivermişti.
İngiliz ekibi, puana da gole de hiç ihtiyacı olmadığı halde sanki Şampiyonlar ligine ancak bu maçı kazanırsa devam edecekmiş gibi büyük bir ciddiyet içinde futbolun gerektirdiği her şeyi sergilerken, Galatasaray’ın mecbur kaldığı çaresizliğin sebebi elbetteki o, bu, şu veya 3 günlük T.Direktörü değildi.
İngiliz takımının Teknik Direktörü Arsene Wenger oturduğu yerden maç boyunca bir kere kalktı. O da maçın 72. dakikasında durum 3-0 iken bir oyuncusunun arkadaşına görmeden, laubali bir şekilde attığı pas sonucu taca çıkan top yüzündendi.
Ben yıllardan beri bu Arsenal takımının başında bu Wenger’i görürüm. Galatasaray’ın 2 sezonda Hamza 4. Teknik Direktör. Demek ki farkın 2 sebebinden biri ciddiyet, diğeri istikrarmış.
Peki Galatasaray bu yüzden mi Avrupa Şampiyonlar liginde attığı 4 gole karşılık 6 maçta 19 gol yiyerek başarısız oldu? Her takım kendinden sorumlu ama elbette Galatasaray’ın bu perişan görüntüsünün sebepleri içinde yanlış hedef, oyuncu kalitesi, yönetim kargaşası, rakibin gücü kadar iyi olmayan ülke futbolunun kötü yansıması da var. Dün yine bir ayna gibi idi Galatasaray ve bu gerçekleri yansıtıyordu.
Daha ne olduğunu anlamadan 10. Dakikada biten bir maçta skordan çok çaresizlikti üzücü olan ve bu durumun sahadaki takım Galatasaray da olsa, Beşiktaş ta olsa, Fenerbahçe’de olsa çok da farklı olmayacağı İngiliz takımı seyrederken iyot gibi çıkıyordu ortaya.
Ekolu olmayan bir futbol ülkesinin temsilcisi Avrupa kantarına çıktığı zaman bu kadar hafif kalıyor, kantarın topuzunu bir türlü kaldıramıyor.
Geçmiş yıllarda tek kanal, siyah beyaz televizyonlarda İngiltere üst kupası finalini seyretmek için günler önceden program yapardık. Bizde oynana futboldan farklı bir oyun şekilleri vardı İngilizlerin. Hoşumuza giderdi. Oyun sık durmaz, tatlı sert faullere hakemler düdük çalma, eyyam yapmazdı. Büyülenir kalırdık. Oyunun temposu son dakikaya kadar asla düşmezdi.
Aradan 40 küsür yıl geçmiş. İngilizlerin oyun anlayışında hiş bir değişikliklik yok. Tatlı sert, tempolu, kimi zaman oyunu idare eder tarzda, kimi zaman skora odaklı. Hayret edilecek olan adaya hangi milletten, hangi oyuncu giderse gitsin, çabucak sisteme adapte ediliyor ve hepsi birey değil, bir bütünün birbirinden ayrılmaz parçaları gibi oynuyorlar. Asla oyuncu üzerine oyun kurmuyorlar. Garantili oynuyor, hiçbir şeyi tesadüfe bırakmıyorlar. Ne bir kör orta, ne bir şansına şut. Biribirlerini ezberlemişler adeta, oyun kurarken herkesin rolü belli, satranç gibi de iki, üç, hamle sonrası hazır ve ayrıca domuz kadar güçlü, bir tazı kadar da hızlılar . Kısa pasları, verkaçları bizim oyuncuların anlayamayacağı ve asla uygulayamayacağı kadar şaşırtıcı.
Düşünün Galatasaray şu an Türkiye liginin 2. si ve Şampiyonluğun en güçlü adaylarından biri. Arsenal ise İngiltere liginde 6. sırada. Şampiyonluk umudu sıfır . Böyle bir takım bizim temsilcimize orada da dört, burada dört atıyor. Aradaki fark budur kısaca.
Galatasaray'Iın elinden gelen her şeyi yapmasına karşın ortaya çıkan tablo budur.
Statlarda tribünler hep boş. Bir takım uygulamalara tepki olduğu söyleniyor. Seyircinin maç seyretme keyfini veya özgürlüğünü bozacak bir sürü sebep yanında yıldızı olmayan veya büyük paralar verildiği için yıldız sanılan oyuncularla, çok tenkit edilen federasyon kararlarıyla, bir türlü dinmek bilmeyen hakem hataları ile insanların futboldan soğuduğuna, soğutulduğuna nedense hiç ihtimal verilmiyor. Bu hiç akla gelmiyor.
Dün Galatasaray’ın Arena’sından bir Arsenal gelip geçti. Oynaya oyanaya, golleri ata ata, tüm gerçekleri suratımıza vura vura…
Ders alabildiysek ne mutlu…