Asalaklık ve Bedava İlişkisi

“Bedava sirke baldan tatlıdır” denir. Bedava övülür, ancak bedava gerçekten de övüldüğü kadar tatlı olduğu fikrine ben kesinlikle katılmıyorum. Bedava bedelsiz olarak elde edilen mal ve hizmetlere ulaşmak demektir. Ancak bedavanın bedeli olmadığı için değeri de tam olarak algılanmaz. Aynı zamanda bedava olan ciddi bir emek sonucu elde edilenlere kıyasla israf edilmeye daha çok daha meyillidir.

Bedava ne kadar değerli olursa olsun, kişinin ulaştığında eksikliğini yıllarca aradığı bir şey olursa, kişinin tecrübesi, uzmanlığı bedavanın değerini anlamaya yeterliyse kısmen kişiye gerekli faydayı sağlayabilir ancak bedava büyük çoğunluk tarafından asla tam olarak değeri algılanmayan boşa giden emek, zaman ve kayıptır.

Birini tembelliğe alıştırmak istiyorsanız onu bedavaya boğun, çok değerli şeyleri bedava verin, her şeyi bedava verin. Bedava verin ki; israf etsin, dağıtsın, saçsın, mücadele yeteneğini yitirip asalak olsun. Emek, hak, adalet nedir asla bilmesin. Bedava verin ki, asla sorgulamasın, sorgulayamasın da. Bedavayı asalaklaşan, üretim kabiliyetini tamamen yitiren, mücadele gücünü yitiren, beynini kullanmayan, beynini kullanma yeteneğini tamamen yitiren bir asalak nasıl sorgulayabilir ki?

Birinin değer bilmesini istiyorsanız, asla hiçbir şeyi bedava vermeyin. Bedel karşılığında verin. Bedel karşılığı verin ki değer bilsin, alın terini bilsin. Değer bilsin, emeğe saygı duysun. “Nasıl yapılır?” Daha iyisini nasıl yapabilirim? “Neden daha iyisini yapamadım?” sorularını sorsun, beynini kullanmayı öğrensin. Öğrensin ki, gelişsin. Emekleme döneminden sonra ayağa kalkmayı öğrensin, hatta koşsun.

Kitapları değersizleştirmenin en kesin yolu bedava vermektir. Kitapların bedava verildiği döneme kadar bu kadar çok kitaba kayıtsızlığın arttığını görmemiştim.  “Sürekli emekleyen, ayaklarının üzerinde kişilikler için bedavayı yaygınlaştırmak gerek” Unutulmaması gerekense aslında hiçbir bedavanın bedelsiz olmadığıdır. Biz bir ara meydanlarda dağıtılan dönerlere dönelim; ineği yetiştiren var, ineği kesen kasap var, ona ot veren doğa ana var, marulu yetiştiren var, onları mutfakta hazırlayan var, pişiren var, taşıyan var, eken var, diken var. Bedava da diken var!  Anlayana!