- Kategori
- Anılar
Aşık Veysel'i unutmadım
Aşık Veysel ( 1894- 21 Mart 1973 )
Son günlerde koca memlekette gürültü, patırdı, ne desen var. Söylenenleri ve yazılanları okumaktan ve dinlemekten bir vatandaş olarak usandım doğrusu. Bu arada ünlü halk ozanı Âşık Veysel ‘de unutuldu galiba. Ne yapalım millet oy peşinde, mal, mülk, şan, şöhret ve makam peşinde. Hayırlısı diyorum. Yüce Mevta’m herkesin gönlüne görev versin. Ama ben Ünlü halk ozanımız Âşık Veysel Babayı asla unutmadım. Bu gün mübarek Cuma…. Tüm evrene hayırlı cumalar diliyorum. Tüm cumaların kansız ve kazasız, belasız geçmesini diliyorum. Bunu içimden söylüyorum. Bunu samimi olarak söylüyorum. Konumuza dönmek istiyorum.
Âşık Veysel 1894 yılında Sivrilen Köyünde gözlerini açtı, ama ne yazık ki küçük yaşta iken iki gözünü yitirdi ve ama kaldı… Nevruz bayramı kutlamaların günlerinde 79 yaşında iken (21 Mart 1973) yılında Sivas ili, Şarkışla ilçesinin Sivrialan Köyünde saat 3.30 ‘da Hakka yürüdü. “ benim yârim kara topraktır” dediği asıl topraklara kavuştu.O yıllarda bizim eski Mardin Valisi Celal Kayacan Sivas Valisi idi. Salın Celal Kayacan Aşık Veysel’in vefatı sabahında bizzat köyüne gitmiş ve cenaze töreninde bulunmuştu.Celal Kayacan’da şu anda yok aramızda onu da saygıyla ve rahmetle anıyorum. Türkiye’nin tanınmış sıra dışı valilerindendi. Âşık Veysel’in ölümünde sonra kaldığı evi Müzeye çevrildi.
Aşık Veysel birlik ve beraberlikten yana idi. Doğru ve dürüst bu toprağın ozanı ıdi. Bir şiirinde ( Hepimiz bu vatanığn evlatlarıyız ) şöylece sesleniyordu:
Bu nasıl kavgalar, çirkin dövüşler
Hepimiz bu yurdun evlatlarıyız
Yolumuza engel olur bu işler
Hepimiz bu yurdun evlatlarıyız
***
Birleşiriez bir bayrağın altında
Biz Türklerin ikilik yok aslında
Yanar tutuşuruz vatan aşkında
Hepimiz bu yurdun evlatlarıyız
***
İlim, kültür deryasına dalalım
Çevremize bakıp ibret alalım
Kendi yaramıza derman bulalım
Hepimiz bu yurduin evlatlarıyız ( 1 )
Aşık Veysel’in şairliği konusunda Ahmet Kutsi Tecer’in büyük etkisi ve katkıları vardır. Koca Veysel bu konu da şunları anlatıyor:
“1930 yılında Ahmet Kutsi Tecer’le tanıştım.( Tecer o zaman Sivas’ta Maarif Müdürü idi. ) Ahmet Kutsi Tecer 5 Ocak 1931 tarihinde Sivas’ta bir Aşıklar Bayramı hazırladı. Beni de çağırmıştı. Âşıklar Bayramına o zaman onbeş aşık katılmıştı. Bayram üç gün devam etti. Üç gün çaldık, çığırdık. Sonra serbestledik. Ahmet Kutsi Bey, işte o geceden sonra, “Halk Şairi” olduğumuza dair bize bir kağıt( belge ) verdi. O tarihe kadar köyden dışarı çıkmış değilim. Gidemiyordum.” Halk Şairi” belgesini alınca, Adana’ya, Mersin’e, gittim. Hâsılı bugüne kadar kırk vilayetimizde çaldım, söyledim.( parantez içinde bir şey ilave etmek istiyorum:
"1957- 58’lerde Mardin / Kızıltepe’de İnkılap İlkokulu'nda ilkokul öğrencisi idim. Ben de o yıllarda Âşık Veysel’i gördüm. İlçemize gelmişlerdi. Öğretmenlerimiz tarafından "herkes evinden 25 kuruş getirmek suretiyle ilçenin sinemasında Aşık Veysel , bize bir konser verecekler " diye duyuru yapmışlardı. İşte o günlerde sevgili Aşık Veysel'i görmek bana nasip oldu...
Aşık Veysel’den yanında tek bir adam vardı. İşte o gün ünlü Halk Şairimiz Âşık Veysel’e tanıştığımı anımsıyorum ) 1940 yılında kadar yanımda İbrahim isimli bir arkadaşım vardı. 1960’tan sanra Veysel Erkeleç İle dolaştık. Daha sonra oğlum Ahmet’le birlikte geziyoruz. Ben köyümde istirahat ediyorum ve Ahmet’e çiftçilik yapıyor. Ben köyümü çok seviyorum. Çünkü ilk defa bu köyde nefes aldım. Vücudum, kanım her şeyim köyüme bağlı. Köyümü unutamıyorum. Ben nerede doğmuşsam, annem beni hahgi yoldan yürüyerek evimize getirmişse, öldüğüm zaman da, beni aynı yoldan götürerek doğduğum yerde toprağa koyun! ( 2 ) Âşık Veysel’in vasiyeti üzerine dileği yerine getirildi ve annesinin ve babasının yattığı topraklarda toprağa verildi.
Aşık Veysel sazı ile sözü ile ünlendi lakin tüm yaşamı zor günler içinde geçti. Yine onu yakından tanıyon Maarif Müdürü Ahmet Kutsu Tecer ve M.E. Bakanlığının katılarıyla bazı okullarda öğretmen olarak öğrencilere sazıyla ve sözüyle örnek olsun diye görev verildi. Örnek olarak KöyEnstitüleri’nin kurulmasıyla birlikte, yine Ahmet Kutsi Tecer’in katkılarıyla, sırasıyla Arifiye, Hasanoğlan, Çifteler, Kastamonu, Yıldızeli ve Akpınar Köy Enstitüleri’nde saz öğretmenliği yapıyor.
Bu okullarda Türkiye’nin kültür yaşamına damgasını vurmuş birçok aydın sanatçıyla tanışma olanağı buluyor, şiirini iyiden iyiye geliştiriyor. 1965 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi, özel bir kanunla Âşık Veysel’e, “Anadilimize ve milli birliğimize yaptığı hizmetlerden ötürü” 500 lira aylık bağlanmıştır. Bu maaştan sonra koca Veysel köyünde rahat bir nefes azda olsa alabildi diyebilirim. Ölümünden sonra köyü baştan başa onarıldı, evi müzeye çevrildi, İstanbul’da ve Sivas’ta heykeli yapıldı. O’nun dostlarından Halk şairi Aşık Talibi Coşkun Ankara / Cebeci’ de kendisiyle yaptığım bir söyleşi de aynen şöyle diyordu: “Aşık Veysel, zor günler ve kıt kanaat geçindi, ölümünden sonra derisi pahalıya mal oldu. ( 18 Temmuz 1974.)
ESERLERİ:
Deyişler (1944)
Sazımdan Sesler (1950)
Dostlar Beni Hatırlasın (1970)
Ölümünden sonra Bütün Şiirleri (1984)
Sözü buraya kadar getirmişken Aşık Veysel’in aramızdan ayrılışının 41 yılında bir kez daha saygıyla ve rahmetle anıyor ve onun bir şiirini sizlerle paylaşmak istiyorum:
DOSTLAR BENİ HATIRLASIN
Ben giderim adım kalır
Dostlar beni hatırlasın
Düğün, olur, bayram gelir
Dostlar beni hatırlasın
***
Can kafeste durmaz uçar,
Dünya Bir han, konan, göçer
Ay dolanır, yıllar, geçer
Dostlar beni hatırlasın
***
Can bedenden ayrılacak
Tütmez baca, yanmaz ocak
Selam olusun kucak kucak
Dostlar beni hatırlasın
***
Ne gelseydim ne giderdim
Günden güne arttı derdim
Garip kalır yerim yurdum
Dostlar beni hatırlasın
***
Açar solar türlü çiçek
Kimler gülmüş, kim gülecek
Murat yalan , ölüm gerçek
Dostlar beni hatırdlasın
**/*
Gün ikindi akşam olur
Gör ki başa neler gelir
Veysel gider adı kalır
Dostlar beni hatırlasın
Aşık Veysel ŞATIROĞLU
1-Aşık Veysel Hayatı ve eserleri , Yavuz Bülent Bakiler
Sivas Belediyesi Kültür Yayınları Ocak 2011.
2- a .g. e. / Sivas Belediyesi 'ne de teşekkürler.