Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Aralık '09

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Aşıklar mest etti

Aşıklar mest etti
 

Yaşamın güzel yanlarından biri de sanatla iç içe olmanın, onu anlamanın, değer vermenin, tadına varmanın yollarından geçer diye düşünüyorum. Değerli şair üstatlar; Abdullah Satoğlu, İlter Yeşilay, İsmet Bora Binatlı, TRT Ankara radyosu program yapımcısı Hakan Yılmaz ile birlikte Âşıklar festivalinin kapanış programı için Akyurt Vakfı Yaşamevine doğru yol alıyoruz. Yolda giderken, şehirleşmenin göze batan rahatsız edici yapılarının birer beton yığını olarak yükseldiğini içimiz acıyarak görüyoruz. Tek katlı evlerin, bahçelerin sıcaklığını içimize çekmek istercesine, bahçeden, kendi sebzeni, meyveni ekip biçmenin keyfinden dem vuruyoruz. Şiirler okunuyor, sohbetler tam kıvamında. Dile gelmeyen bir ses ‘hayat güzel’ der gibi yankılanıyor sanki asfalt yollara. Yaşamevine geliyoruz. Bizi şark köşesine alıyorlar. Âşık Bayram Denizoğlu, bizlere duyduğu yakınlığından olsa gerek program dışı kendi hikâyesini anlatmaya başlıyor sazı eşliğinde. İşte en çok da bu gerçek hikâye gözlerimizi doldurup, yüreklerimizde derin bir yara açıyor. Eşinin böbrek rahatsızlığını, o arada yaşadığı trajedik durumu, evde çocuklarının perişanlığını bir aşığın penceresinden sözlü, sazlı dile getiriyor. ‘ Anadır ana’ türküsü bizde mecal bırakmıyor desem sanırım abartı olmayacaktır. Sekiz yaşındaki balasının kahvaltı hazırladığını gören âşık durur mu? Kızı Özge’yi karşısına oturtup söylemeye başlıyor, sazı eşliğinde Çocukluktan peşi sıra olanın Dert ortağı ürek yağı anadır Hiç kimse derdini açmaz babaya Gideceği son durağı anadır… Böyle devam edip gidiyor türkü ve hikâyesi bitiyor. Gözlerimizdeki buğu, yüreğimizdeki sızı bitmiyor.

* * *

Derken program başlıyor. Âşıklar hikâyelerini tüm güzelliği ile salona, yüreklere duyuruyorlar. Alışılmışın dışında bir gün yaşamanın keyfini sürüyor, değerli yaşamevi sakinleri, gelen konuklar… Âşık Mustafa Serencemi, Köroğlu Kiziroğlu türküsünü söylüyor. Kiziroğlu hikâyesini, türküsünü defalarca da dinlesem bıkmam. Bildiğiniz üzere, Muhtar Kizir, yürekli ve namı Anadolu’ya yayılmış bir yiğit. Kiziroğlu Mustafa’da onun oğludur. Kizir dağlarında at binip, iyi kılıç kuşanmakla geçmiş çocukluğu. Büyüyünce o da haksızlık ve adaletsizliklerle savaşmaya başlamış tıpkı babası gibi. Köroğlu haksızlıkları yok etmek için doğuya gelir kizir köyüne yerleşir. Bu arada Kiziroğlu Mustafa Bey köy dışındadır. Dönünce bu durumu hazmedemeyen Kiziroğlu ile Köroğlu günlerce at üstünde, güreşte, kılıçta birbirlerini yenemezler. Bu arada Mustafa Bey’in atı Ala Paça da Köroğlu'nun atı Kırat’la güreşmektedir. Mustafa Bey şöyle bir geri bakmış ki ne görsün atı Ala Paça Köroğlu’nun atını alt etmiş duruyor. "Ola benim atım Köroğlu'nun atını alt etmiş, ben Köroğlu'nu alt etmezsem halim nic' olur" deyip gayrete gelerek Köroğlu'nu yere vurur. Tam kamasını çekmiş vuracağı sırada Köroğlu "Dur yiğit, bana biraz mühlet ver yiğitlerimi göreyim karımla helâlaşayım" der. Mustafa Bey gitmesine izin verir ve Köroğlu eve gider olanları karısına sazıyla sözüyle anlatmaya başlar:

Bir atı var Ala Paça peh peh peh
Mecal vermez Kırat kaça hey hey hey
Az kaldı ortamdan biçe
Ağam kim, Paşam kim, Nigar kim,
Hanım kim
Kiziroğlu Mustafa Bey
Bir beyin oğlu
Zor beyin oğlu diye...
Köroğlu geciktiği için evine kadar gelen Kiziroğlu kapı aralığından türküyü duyunca duygulanır ve utanır. Kapıyı çalıp içeri girer. Mustafa Bey’i karşısında gören Köroğlu her şeyin bittiğini düşünürken Mustafa Bey sarılıp onu öper. "Sen benden daha yiğitsin Köroğlu" der. Köroğlu da "Ben artık buradan gideyim burada senin gibi mert ve yiğit biri varken kalmak olmaz" der ve köyü terk edip batıya gider.

* * *

Gerçek yaşanmış hikâyelerin gönülleri mest ettiği bu güzel gün için Kültür ve Turizm Bakanlığı Araştırma ve Eğitim Genel Müdürlüğü ile Sincan Kars-Ardahan-Iğdırlılar Yardımlaşma, Dayanışma ve Kültür Derneğine emeklerinden ötürü teşekkür ediyoruz. Akyurt Vakfı Yaşamevinin genç ve dinamik kadrosuna kültür değerlerimize sahip çıkarak ev sahipliği yaptıkları için onları yürekten kutluyoruz.

* * *

Geldiğimiz gibi gitmiyoruz. Dönerken yüreğimizde âşıkların, sazları, hikâyeleri, duyguları da bizimle beraber geliyor. e-mail:belginturan@gmail.com

 
Toplam blog
: 439
: 512
Kayıt tarihi
: 04.02.09
 
 

Lisansını Anadolu Üniversitesi/ İşletme Bölümü ve Anadolu Üniversitesi/ Sosyoloji Bölümlerinde “O..