- Kategori
- Aşk - Evlilik
Aşk dediğin engellerle dolu bir yolmuş
Zamanın hızlı akan sürecinde yaşamaya çalıştığım bir denklem gibiydi tutulduğum duygu yoğunluğu. Her yanım sızlıyordu düşüşlerim büyüyordu.
Yatağım gibi sanıyordum ve öle güveniyordum aşka. Sıcak kollarında
uyumaya çalışıyordum. Hep yatış şeklini arıyordum düşlerin içerinde
kayboluyordum. Oysaki onu hep yatağım gibi görüyordum.
Uzandığımda huzur buldum ve düşlere daldığım dertlerimi gün doğumuna dek erittiğim sıcak yatağım gibi görüyordum ama her defasında yatış şeklimi değiştiriyordum ve bir türlü uykuya dalamıyordum. Aşk dediğin uzun bir yolun en engebeli kısmıymış meğer. Ne sıcaklığı sarıyor nede hüznümü kapatabiliyor. Beni içerisinde tutsak ediyor yürüyemiyorum hep aynı yerdeyim. Beynim ona yenik, yüreğim ruhum meğer ben başlarken bitmişim. Uğruna yaşamımdan vazgeçtiğim, ruhumu teslim ettiğim aşk samimiliğini kaybetmiş. Ne çocuksu duygularla sarılmıştım şarkılarda, şiirlerde, öykülerde dillendirdiğim taptığım sevgili aşk denen duygunun kurşunuymuş, her defasında beni yüreğimden vuran yaralarımı hiç sarmayan bir silahmış meğer.
Güllerin içerisinde yürüdüğümü sanıyordum kendimi kandırıyormuşum. Yürüdüğüm onun dikenli sarmaşıklarımıymış. Batan dikenlerin acısını uyandığımda hissetmeye başladım. O gittiğinde bana sevgi sözcüklerinin sahteliğinden bahsederken anladım dikenli sarmaşıkların içerisinde günlerce acıya doğru koştuğumu aşkın birer yalandan ibaret olan bir büyü olduğunu.
Yolumu bulmaya çalışıyorum ruhumu kurtardığım yüreğimi yitirdiğim aşkın kollarından kurtulmaya çalışıyorum şimdi. Hayatın çabuk akıp giden sürecinde yitirdiğim düşlerimi yeniden yeşerterek yürümeye çalışıyorum. Hayatın farkına yeniden varmanın mutluluğu ile aşktan uzak sevmelere koşuyorum önümde duran engelleri hiçe sayarak gidiyorum işte sevmelere sevilmelere…