Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Mart '09

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Aşk’ın bebeği

Aşk’ın bebeği
 

Kocamızın ya da karımızın tam olarak nasıl birisi olması bizi mutlu edecek?


Bir kadın hayatta en çok ne ister? Bir erkeği mi bekler, yoksa onun getireceği şeyleri mi arzu eder? Global denge unsurlarının hayatımızın tam ortasına oturduğu şu günlerde, kafamızdaki değerler sizce de çok karışmadı mı?

Bir gerçek var ki, 21. yüzyılın çalışan kadınları süratle bazı kelimelerden bahsedilir bahsedilmez o alanı terk etmek istiyor. Tabi ki diyeceğim kelimeleri biliyorsunuz: Evlilik ve bebek.

Aslında hepimizin –daha çok kadınlardan bahsediyorum- bir yanı yandaki “kare” için atıyor. Bebek ve anne, bebek-anne-baba ve bebek resimlerini gördüğümüz zaman bir “canımm...” diyoruz usulca, ama hemen sonrasında bu resme bakmanın “kendimize ihanet” olduğunu düşünüp, bambaşka şeyler anlatırken buluyoruz kendimizi.

Mesela, hemen “bebek de neymiş, daha çok var” diye inatçı bir tavırla kendi hırslarımızın bizimle daha rahat yaşaması için “konforlu” bir ortam sağlayabiliyoruz. Başka bir durumda da hoyrat birkaç cümle kurarak önce karşımızdaki insanın hayallerini, özlemlerini aşağılıyor; sonrasında da olumsuz havayı yaratanın kendimiz olduğu halde kim olduğunu bulmaya çalışıyoruz.

Sonra, kendi kendimize, “ohh, yendim seni hayat, oh olsun biyolojik gerçeklikler” derken buluyoruz. Pek çoğumuzun derdi “olanı, süregeleni” yenmek...

Anlattığım insan modelini “zafer kazanan bir insan” olarak algılayanlarınız da olacaktır, elbette onlar da kendi içlerinde haklı olabilir. Ama önemli olan bence gizli saklı zamanlarımızda kendimizi doğrulayıp doğrulayamadığımız. Ne kadar sahiciyiz kendimize? En başta içimize doğru şeyleri mi söylüyoruz, yoksa başka birinin dediklerinden kurulu bir hayatı -kazık kadar olsak da- inatla kabullendirmeye mi çalışıyoruz benliğimize?

Biz neyiz? Ne istiyoruz? Kimin neyi olmak istiyoruz? Kocamızın ya da karımızın tam olarak nasıl birisi olması bizi mutlu edecek? Ve biz kimlerle birlikteyiz? Onları gerçekten istiyor muyuz? Acaba sadece kafamızdaki “bize” ait insanlarla mı öpüşüyoruz, dolaşıyoruz? Hayallerimizin şimdiki zamanın cebinden yediğini hiç düşündünüz mü?

Hazır bahar da geldi, yazlıklarınızı çıkarırken kendinizi de havalandırmaya, “ne oluyor bana, sahiden de bu elbiseler gibi bedenim de benim mi?” demeye ne dersiniz?

Belki size ait dolaplarınızda sadece “naftaline” yer var ve siz hala farkında değilsiniz? Ne olursa olsun korkmayın, çünkü gerçek olan sadece sahiciliğiniz.

 
Toplam blog
: 87
: 1432
Kayıt tarihi
: 29.03.07
 
 

29 yaşında ve yengeç burcuyum. Her sabah 'flu' gözlerle dünyaya merhaba dememi sağlayan 5 numara göz..