Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Mart '14

 
Kategori
Basketbol
 

Ataman, Türkoğlu ve Milli Takım

           A Milli Takım ile ilgili yazılarımı Dünya Basketbol Şampiyonası yaklaşırken yazmayı düşünüyorum ama konu gündemdeyken kısaca değineyim…

 

           

          Koç meselesi

 

            Ben bir Milli Takım koçunun her zaman yerli olması gerektiğine inanırım. Yalnız, ‘yabancı’ olarak öne sürülen isim Zeljko Obradovic ise, işler değişir. Zaten federasyon yetkilileri de ilk tercihlerinin Obradovic olduğunu açıklamışlardı. Obradovic’le neden anlaşılamadığı açıklanmadı ama akla iki ihtimal geliyor; 1-Obradovic’in isteksiz olması        2-Obradovic’in astronomik bir ücret istemiş olması. Açıkçası ücretin sorun olacağına inanmıyorum. 2014 Dünya Basketbol Şampiyonası’na gitmek için bedel ödemeye razı olan Federasyon, gerekirse Obradovic için de yüksek bir bedel öderdi. Sorun isteksizlik diye düşünüyorum.

 

            Ergin Ataman’a gelelim. Ataman bence doğru tercih. Milli Takım’ın başına gelebilecek birkaç yerli koç vardı; Ergin Ataman, Oktay Mahmuti, Ufuk Sarıca ve Orhun Ene. Ene zaten denendi ve hemen vazgeçildi. Mahmuti hem uzun vadede başarılı olabilir, hem de federasyon ile arası iyi olmayan bir isim. Sarıca yeterli görülmedi. Ataman ise yakn geçmişteki başarıları ve kısa vadede çok başarılı olduğundan dolayı bu görevi ‘hak etti’. Bu ifadedeki sorun şu: Ataman’ın her zaman ‘hak ettiği’ söyleniyor ama Milli Takım koçluğu hakedilecek bir görev midir? Bence ‘hak etmek’ yanlış bir ifade, ‘’Ataman başarılı bir koçtur, Milli Takım koçluğuna yakışır.’’desek daha doğru olur.

 

            Ataman 2014 Dünya Basketbol Şampiyonası’nda hedef olarak ‘yarı final’i ortaya koydu. Şampiyonaya daha aylar olduğu için konuşmak ne kadar doğru bilinmez ama çok da fantastik bir hedef değil. Çeyrek finale çıkabilirsek muhtemel rakibimiz Litvanya/Slovenya olacak ve istenen hava yakalanılırsa, yenmek imkansız olmaz.

 

            Ataman’ın altını çizerek söylediği başka bir şey de ‘’Sezon sonunda en çok kim formdaysa, Milli Takım’a o girecek.’’sözüydü. Bu söze tamamen katılıyorum, Milli Takım bir deneme yeri değildir, Milli Takım’da ‘gençleştirme süreci’ sözlerine hiç inanmıyorum ve Milli Takım’da en formdaki oyuncuları izlemek istiyorum. Umarım Ataman söylediği gibi davranır ve çok kötü performans koyan ama sadece isimleri, takımları nedeniyle Milli Takım’a seçilen oyuncuların önünü keser.

 

            Devşirme meselesi ise ayrı bir tartışma konusu. Bilindiği gibi, FIBA kurallarına göre aynı anda sadece bir devşirme oyuncu Milli Takım kadrosunda yer alabiliyor. Şu anda Emir Preldzic devşirme kontenjanından Milli Takım’da. Ataman göreve gelir gelmez Bobby Dixon’ın ismi ortaya atıldı. Dixon’ın Ataman’ın sahada görmek istediği gard tipi olduğu doğru ama Ataman şimdilik olayı yalanladı. Ataman daha çok Keith Simmons ve Erwin Dudley’nin Milli olabileceğini söyledi. Şu andaki eksiklere bakılırsak Simmons ismi daha doğru duruyor. Milli Takım’ın güçlü bir dış savunmacıya ve ceza şutlarını sokabilen bir isme ihtiyacı var. Ataman Dudley’i çok iyi oynatıyor ama pota altında yeteri kadar iyi oyuncumuz olduğu için ihtiyaçlar doğrultusunda Simmons’ın iyi bir tercih olacağını düşünüyorum.

 

 

 

            Hidayet Türkoğlu

 

            Ataman’ın göreve gelmesinden hemen sonra Hidayet Türkoğlu da Milli Takım’ı bıraktığını açıkladı. Hidayet’in başarıları yadsınamaz ama 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası’ndan sonra Milli Takım’a pek bir şey veremediği de ortada. Bırakması iyi oldu diye düşünüyorum; Hidayet bırakmasa Ergin Ataman’ın Hidayet yerine başka bir oyuncuyu tercih edeceğini sanmam, ayrıca wildcardla katıldığımız bir turnuvada dünya çapında bir oyuncunun kadro dışı kalmazı da beklenmezdi. Hidayet kendiliğinden bırakarak bu tartışmaların önüne geçmiş oldu.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

sahinarif88@hotmail.com 

 
Toplam blog
: 641
: 316
Kayıt tarihi
: 16.12.07
 
 

Bir uluslararası ilişkiler öğrencisinin gözünden dünya ve bonusu olarak da futbol... ..