- Kategori
- Gündelik Yaşam
Ateşböceği
Hava karanlık, hem de zifiri karanlık. Bu karanlığın içinde, kendini yaz sıcağındaki kaçamak bir esintiye teslim etmeye hazırken; birden gözüne çarptı. Bahçedeki minik ağacın altındaki, o muhteşem, küçük ama bir o kadar da belirgin ışık. Bir metal parıldaması ya da yansıma da olamazdı bu, gökteki dolunay’ın etkisiyle. O zaman bu bir ateşböceğiydi.
Hemen koşup, fotoğraf makinası aldı. Onu o kareye hapsedeceğini düşünerek; büyük bir acemilikle. Fotoğrafçılıktan anlamazdı ama, bu muhteşem görüntüyü almak istemişti. Denedi. Olmadı tabi...Gece karanlığında patlayan otomatik flaş, o muhteşem ışıltıyı, sıradan bir böceğe dönüştürmüştü. Sonuç, hayal kırıklığı...
Ve ardından başlayan sorular...Kendi kendine yaptığı derin sohbetlere dalmıştı yine. Her sohbetinde olduğı gibi, kendine de başlamıştı sorular sormaya...
Hayatta ne kadar yapıyordu acaba bunu?
Bilmeden, tamamen o güzelliği kaybetmemek adına; ne kadar ateşböceği ışığını fotoğraf makinasındaki flaşa yok ediyordu?
Ve o ışığı, herkesle paylaşmak isterken gösterebildiği sadece sıradan bir böcek oluyordu?
Ya da ona da yapılıyor muydu acaba aynısı?
O da parıldayan bir ışık haline gelmişken, sıradan bir böceğe dönüştürülüyor muydu; başka flaşların yok ediciliğinde...
Sorular ve kendi kendine hesaplaşmalarla geçirdi geceyi...
Yanıtlar vardı tabi ki...
Kendine verdiği yanıtlar.
Ders vardı tabi ki, notunu hayatın vereceği dersler...
Ancak, kendi ışığını yok edenlerle ilgili soruları yanıtsız kaldı beyninde...
Kimler, ne zaman yapmıştı acaba bunu ona?
Ve farkedemeden ne kadar yok edilmişti ışığı, en hevesli olduğu anlarda?
Güldü, geçti...
O ışığını salmıştı bir kere...Gören, göremeyen, yok eden veya farklı aksettirenler düşünsündü bunu...
Onun derdi aslında, yok ettiği ışıklarlaydı...
Hemen koşup, fotoğraf makinası aldı. Onu o kareye hapsedeceğini düşünerek; büyük bir acemilikle. Fotoğrafçılıktan anlamazdı ama, bu muhteşem görüntüyü almak istemişti. Denedi. Olmadı tabi...Gece karanlığında patlayan otomatik flaş, o muhteşem ışıltıyı, sıradan bir böceğe dönüştürmüştü. Sonuç, hayal kırıklığı...
Ve ardından başlayan sorular...Kendi kendine yaptığı derin sohbetlere dalmıştı yine. Her sohbetinde olduğı gibi, kendine de başlamıştı sorular sormaya...
Hayatta ne kadar yapıyordu acaba bunu?
Bilmeden, tamamen o güzelliği kaybetmemek adına; ne kadar ateşböceği ışığını fotoğraf makinasındaki flaşa yok ediyordu?
Ve o ışığı, herkesle paylaşmak isterken gösterebildiği sadece sıradan bir böcek oluyordu?
Ya da ona da yapılıyor muydu acaba aynısı?
O da parıldayan bir ışık haline gelmişken, sıradan bir böceğe dönüştürülüyor muydu; başka flaşların yok ediciliğinde...
Sorular ve kendi kendine hesaplaşmalarla geçirdi geceyi...
Yanıtlar vardı tabi ki...
Kendine verdiği yanıtlar.
Ders vardı tabi ki, notunu hayatın vereceği dersler...
Ancak, kendi ışığını yok edenlerle ilgili soruları yanıtsız kaldı beyninde...
Kimler, ne zaman yapmıştı acaba bunu ona?
Ve farkedemeden ne kadar yok edilmişti ışığı, en hevesli olduğu anlarda?
Güldü, geçti...
O ışığını salmıştı bir kere...Gören, göremeyen, yok eden veya farklı aksettirenler düşünsündü bunu...
Onun derdi aslında, yok ettiği ışıklarlaydı...