Avrupa Basketbol şampiyonası 3

Bu bir katmerli ben demiştim yazısıdır. Diyebilirsiniz ki takım bir üst tura geçti bu nasıl katmerlisi oluyor. Dünya şampiyonasında da bu şampiyonada da ben hem grupları hem de eleme yöntemini bilmeden bu yazıları yazıp eğer 4 takımlı grupta 3 takım üst tura çıkmıyorsa şansımız %1' dir demiştim. Çünkü ne yöntemi, ne gruptaki diğer takımları bilmeme gerek var. Ben bizi biliyorum. Bu nedenle tek şansımız 4 takımdan 3 tanesinin üst tura çıkması olurdu. Öyle de oldu zaten. Ama biz 3 takım bir üst tura geçtiği halde dahi eleniyorduk. İşte bu nedenle bu bir katmerli ben demiştim yazısıdır. Eleneceğimiz takımda az kalsın Çek Cumhuriyeti olacaktı. Basketbol dünyasındaki yerine bakın. Sahaya çıkan kadrosunda 3 oyuncu var. En güvendikleri bir tanesi döküldü ve biz zor kazandık. Bakmayın 80 sayı atıldığına, son dönemlerdeki taktik fauller ile bu sayıya ulaşıldı.

Çek cumhuriyeti' ni bir kenara koyun. Almanya bize rakip olabilir mi? Nowitzki' yi bir yana bırakırsanız kalan tüm oyuncularından hangisini, Avrupa' nın hangi üst düzey hedefleri olan takımı kadrosunda her ne pahasına olursa olsun görmek ister?

Sayın okurlar bu bir mantalite sorunudur. Her konudaki düşünce sistematiğimizin spordaki yansımasını görüyoruz. Hala yazarlarımız bir topa atlamıyoruz, savaşmıyoruz, daha iyi savunma yapmalıyız diyorlar. (İtiraf edeyim artık biz hücum da edemiyoruz demeye başladılar.) Sayın okurlar bu bir boks maçı değil. Basketbol fizik kadar beyin ve taktikle icra edilen ender sporlardan biri. Eğer sizin sahada oynanan oyun için bir stratejiniz yoksa (aslında var meşhur savunma lafı) ne kadar mücadele ettiğinizin, ne kadar savaştığınızın da çok anlamı yok. Almanya' ya attığımız sayı 49. Yani nasıl savunma yapmalıydık ki 48 sayı yiyelim. Aklınız alıyor mu? Bizim takımlarımızın hiç bir zaman hücum ederek kazanma stratejileri olmadı. Takım olarak hücum etmeyi öğrenmediler. (Bunu en sonunda Sn. Yiğiter Uluğ Çek maçında takım bilmiyorki hızlı hücum etsin şeklinde özetledi.) İşte ben de zaten Allah' tan belgeli kayıtlı yıllardır (2000 Avrupa Şampiyonasından beri ) bunu söylüyorum. Her şeyi bir yana bırakın, en sonunda Efes cup turnuvasında Sn. Tanjeviç için artık bu takımın ilk beşi olmalı, bunu oynatalım , setler yerine otursun diye düşüncemi belirttim. Şimdi yorumcularımız sık oyuncu değişikliklerinden yakınıyorlar. Ama hepsi bu camianın içinde. Gün be gün içinde. Ne zaman bu görüşlerini federasyona ilettiler? Ne zaman artık bize mantalite değişikliği getirecek bir coach lazım dediler? Tanjeviç' in yardımcıları ne yapıyor orada ?
Yorumcularımız 45-50 gün çalıştık kros yaptık koşmayacaksak neden bu kadar antrenman yaptık diyorlar. Savunma yapacak takımın sahada koşmaya gereksinimi yok ki zaten. Biz iyi antrenman yaptırıyoruz ama taktiksel yönetimi yaptıramıyoruz, yapamıyoruz. Savunma durarak da yapılabilir neredeyse. Ama hücum durarak yapılmaz. Ama biz zaten hücum etmeyi bilmediğimiz için orada da duruyoruz. O kadar hücum etmeyi bilmiyoruz ki Sn. Yiğiter Uluğ "Kerem gönlüm ile 3' lük kullanmaktan" şikayetçi oluyor. Benim gibi azınlık ise hücumu bilmediğimizi de Sn. Gönlüm' ün bırakın 3' lük tehdidini, pota altı tehdidi de olmadığını da, onun yerine hiç değilse bir tane daha 3' lük atan oyuncunun kadroda olması gerektiğini de yıllardır - maç sırasında değil- söylüyor, yazıyor.

Lütfen gerçekten iyi niyetli isimleri bu kadar konuşmak zorunda bırakılmayalım. Düşünce sistematiklerimizi değiştirelim. Duble yol yapmayla trafik kazaları azalmaz. Değiştirmemiz gereken şey bizim arabayı kullanmayı öğrenmekten başlayarak, kentleşme, büyüme vb tüm temel kavramlardaki çözüm anlayışımızdır. Aynı şekilde savunma yapmayla da şampiyona maçı kazanamazsınız. Hasbelkadar bir turu, belki iki turu geçersiniz. (O da çok zayıf olasılık.) Hep yazacağım her konuda düşünce sistematiğimiz değişmek zorunda ve hepimizin ve hemen.