Avrupa'nın jetonu bir buçuk ay sonra düştü....

Avrupa Birliği arka bahçesinde bekleyen bir Türkiye varken aradan 1.5 ay geçince taziye ziyaretine gelen bir birliğe mi katılmak istiyoruz bunu bir defa daha düşünmek lazım.

Ülkemiz kısa süre önce büyük bir tehlike atlattı. Hem de öyle bir tehlike ki; biraz daha halk erken müdahale etmemiş olsa ölü ve yaralı sayısı çok arta bilirdi. Hatta; başarılı olunsa idi 16 Temmuz da İran devrimi gibi bir sabaha uyana bilirdik.

O günleri çok şükür atlattık. Halkın; civan mert silahsız mücadelesi, cumhurbaşkanı; kelle koltukta ateş hattının üstüne gitmesi, halkı layığı ile meydanlara daveti, Başbakanın; konuya hakim, kararlı tutumu, muhalefet partilerinin; mesele vatansa gerisi teferruat olduğu mesajı,   polisin; basiretli, itidalli yaklaşımı, asker; vatan sever, ülkesine bağlı, kahramanlar hakkını verip karşı durmasalardı nasıl olurdu düşünemiyorum bile.

Avrupa parlamentosu başkanı Martin Schulz Ankara'ya bir ziyaret gerçekleştirdi. Darbenin etkilerini canlı görünce böyle bilmiyorduk dedi. Avrupa'da sırça köşklerinde otururken farklı görünüyordu onu biliyoruz. Gazetecilerin tutuklu olmasına anlam veremiyoruz dedi. Başbakan teröre destek olup, terörist olup, halkına kurşun sıkan darbecilerle bir olan bizim gözümüzde gazeteci olamaz dedi. Anladı mı dersiniz! Hayır.... Bir Gazeteci; darbe sonrası Türkiye'ye dönüş ve desteğiniz geç oldu neden dedi. Sayın Schulz; Darbe oldu hemen ertesi gün nasıl binlerce tutuklama oldu bunu anlam veremedik, aklımız almadı, o yüzden geç anladık dedi. Nasılda topu taç'a atıyor değil mi. Başbakan; Elimize darbeye karışan, bulaşanların, başarılı olunca görev alacakların listesi elimize geçti dedi...

Yine bir gazeteci; "Siz buradasınız, Türkiye'ye ziyarettesiniz, sabah Avrupa Parlamentosunda Türkiye'nin Terör listesinde olan, bir terörist eli silahlı gurubu YPG'nin lideri ziyarette bulunuyor, sizlere Türkiye'yi şikayet ediyor" dedi. Bugüne kadar böyle soru soracak gazeteci de bulunamazdı.  Sayın Schulz; topu taç'a attı. Parlamentoyu ziyaret eden biri, beni bağlamaz dedi.

Ey; Avrupa Birliği, Parlamentosu, Ülkeleri siz Türkiye'ye ön yargılı, dost olmayan tavrınızla, bütün düşmanlarımıza kucak açarak siz üzerinize düşeni fazlası ile yapıyorsunuz. Artık sizin anlattıklarınıza inanacak bir Türkiye yok, size boyun eğecek siyasiler yok, yakındır size rest çekecekler buna da hazırlıklı olun.

Avrupa Türkiye'yi kabul etmeden, oyalayıp, ağzına bal çalarak, kandıracağınız bir ülke değil artık. Hatta; mastürbasyon yapacak siyasilerde yok artık. Eski arka bahçenizde köpek gibi beklettiğiniz ülke de yok artık.

Avrupa kendi içinde birliğini korusun, parasına sahip çıksın, birliği dağıtmadan bize gelsin o zaman  düşünelim. Siyasilerin yerinde olsam çekerim resti, tüm bağları koparır, katılım isteğimizi de geri çekerim. Sonra; Rusya, Çin, Japonya, Orta Asya, Orta Doğu, Afrika devletleri ile bir birlik oluşturup abileri biz olabiliriz. Öyle Fetö abisi değil, İngiltere, Fransa, Almanya'nın Avrupa birliğinde olduğu gibi yanlış anlaşılmasın.

Bu birliğin sonuçları ne olur; bugünden kötü olmaz emin olun. Bu birliği Merhum Başbakan Adnan Menderes denemeye kalktı; "ASILDI". Merhum Başbakan Turgut Özal denemek istediğinde; "ZEHİRLENDİ". Recep Tayyip Erdoğan dillendirdi; "DARBE" yapıldı.

Dedim ya bugünden kötüsü olmaz, kararlı bir şekilde işimize bakıp; Büyüyen, gelişen, paylaşan bir ülke olmuşken bu gücü değerlendirme zamanı gelmedi mi artık. Siyasilere; tavsiye niteliğinde ki temennimizdir.