- Kategori
- Şiir
Avuçlarına sakla beni...
Sakla, Avuçlarına Sakla Beni...
I)
Nerdesin cancağızım, kalbimin muskası!
İsminin harfleri tesbih taneleri gibi dağılır mısralara.
Kalem bir hançer olur o an, /
saplanır bağrına kağıtların.
İki elimde on meşale/
karanlık bir şiirin kayıp ormanlarında/
ararım çocuk yüzünü, gülüşünü, nerdesin...
II)
En ışıksız akşamında bu son çocukluğumun,
-ki artık eskiyen yüzümden takvim yaprakları düşer-
rüyanın ve gerçeğin ötesinde/
koyu bir gölge gibi belirdi siluetin/
perdelerin rüzgar semahıyla...
Gözlerin vardı ışıl ışıl, neşeli,
dudaklarında mosmor bir tebessüm, /
gördüm!
Yürüdüm beni diplere çağıran sesine doğru/
ayaklarımı yutarken gecenin kirli ağzı!
Senin başladığın yerde son buldu bedenim!
Ellerim olsalar, saçlarına tutunacaktım./
Sesim olsa gitme kal diyecektim sadece...
Gittin, penceremde bir uçurum büyüdü!
Gittin, bir intihar çizdim bileklerime...
III)
Her suskun mevsiminde hayatın;
şairlerin yüreği sararır ağaçlarda,
ve çiçekler küser kendi rengine.
Şairlerin ve çiçeklerin küs olduğu mevsim, /
bu sonbahar, /
senin yüzüne benziyor en çok...
Kirpiklerine kuşlar konuyor sabaha karşı, /
yumuyor bitkin gözlerini tedirgin güvercinler/
öpüldükçe gözlerini yuman kadınlar gibi;/
güneşi yeniden doğurmak için...
Yağmur türküleri biriktiriyorum yanaklarında,
ismimi dudaklarından savuruyor bir rüzgar...
Bu sonbahar/
senin yüzüne benziyor en çok...
IV)
Gözkapaklarının ardına gizlediğin dolunay/
düşer dipsiz mavilerine uzak denizlerin...
kalbindeki kurt ölüleri kanatır yalnızlığını,
kanın şarabım olur teninin gümüş kadehinde...
Sana/
acıdan başka birşey vaadetmeyen/
ellerimi uzatıyorum,
eti parçalanmış parmaklarınla ger çarmıha!
İçindeki azraili uyandır, / içindeki celladı;/
ve öldür, öldür beni /
sakla, avuçlarına sakla...
ömerbesimyaviç